2023’e doğru giderken sorunlar ve stratejik hedefler
Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümü yaklaşırken devlet yeniden yapılanma sürecini sancılı da olsa sürdürüyor. 2023, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için yeni bir kilometre taşı olabilir. AK Parti hükümetinin 2023’ten sonra da devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Göstergeler devam edeceğine dair bazı veriler verse de önümüzdeki yılın neler getireceği belli değil. Devlette var olan güç unsurlarının çoğu, Cumhurbaşkanının öncülüğünde 2023 sonrası döneme hazırlanıyor ve kadrolar bu yeni duruma göre yetiştiriliyor. 2023 vizyonu ortaya çıktığında FETÖ’nün devlete hâkim olmak için hain bir darbe girişiminde bulunduğunu hatırlamakta fayda var. 2023’ten sonra geniş tabanlı bir “Milli Hükümet” kurulmalıdır. Bunu “Birinci Meclis Hükümeti” örneği olarak düşünebiliriz.
“Milli Hükümet” bizi bir yüz yıl daha kurtarabilir. Dünya yeni bir çağa doğru ilerlerken ve bizim faaliyetimizde en az “5G” olacakken, hız ve devrimlerle “Yeni Dünya’da” en iyi konumda yerimizi almalıyız.
Cumhurbaşkanımız Devlet Bahçeli’nin sınırsız desteği ile “Gülü seven dikenine katlanır” olarak 2023 yılına kadar devleti yeni döneme hazırlamak için çalışmalarına devam etmektedir. Gecesini gündüzüne katan, vatan söz konusu olduğunda gerisini bir detay olarak gören ve koltuğunun hakkını vermek için gerekirse radikal kararlar almaktan çekinmeyen “Reis” birçok zorlukla karşılaştı. Bu çalışmasına ve çabalarına rağmen sık sık “Tek Adam” eleştirisine maruz kalmaktadır. Devletler hiçbir zaman “Tek Adam” tarafından yönetilmemiştir. Böyle bir şeyin olması özellikle Türk tarihinde mümkün değildir.
Hanedanlar geleneklere göre yönetilirken han, hakan veya padişah bazı dengeleri göz önünde bulundurarak kararlar almak ve geleneğe göre hareket etmek zorunda kalmıştır. Çoğu karar töreye göre alınmış ve bu konuda “Toy” toplantıları olmuştur. Cumhuriyetten sonra kurulan hükümetler tek başına iktidara gelseler bile belirli koşullar altında ülkeyi yönetmeye çalışmışlardır. Mustafa Kemal Atatürk, Kenan Evren Paşa ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet’in ilanından sonra “tek adam” olarak yetkilerini kullanmak için sınırları zorlayacak en güçlü liderler olduğu düşünülse de bu doğru değildir. Kamuoyunda görülen devlet ile masada varlığını sürdüren devlet aynı değildir. Vatandaş, liderin her ne isterse, arzuları veya emirlerinin anında yerine getirildiğini düşünebilir, ancak devlet dinamiği böyle çalışmaz.
Ülke bu günlerde enflasyonla mücadele ederken, hükümet düşük faiz politikasında ısrar ediyor. Bu kararlılığın seçmen gözünde nasıl tepki vereceğini kestirmek kolay olmasa da bu hareketin 2023 vizyonu belirli ilkeler çerçevesinde devam ettiği görülüyor.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak “Burası Çok Önemli” kitabında bu konuda şu önemli tespiti de paylaşıyor: “Öyle bir düzen kurulmuştu ki, iç ve dış kur spekülatörler hem faizimizi hem de döviz kurlarımızı diledikleri şekilde belirleyebiliyor, speküle edebiliyordu. Diledikleri zaman döviz kurları üzerinde baskı oluşturup Merkez Bankamızı faiz artırmaya zorluyor, hedeflerine ulaştıklarında da yüksek kur seviyesinden TL’ye dönüp yüksek faiz kazancı elde ediyorlardı.”
Türkiye’nin 2023 vizyonuna ulaşabilmesi için bu kısır döngüden bir an önce kurtulması gerekiyor. Bunun yol ve yönteminin doğru belirlenip uygulanıp uygulanmadığı tarihte ayrı bir husustur. Küresel dünyada ekonominin başkalarının kontrolünde olması ve keyfi olması, devletler için büyük stratejik riskleri beraberinde getirmektedir. Önemli kararlar arifesinde döviz operasyonu ile ülkeyi tehdit etmek, baskı yapmak ve bunun sonucunda da bu yolla istenilen amaca ulaşmak isteyenlere asla fırsat verilmemesi gerekir.
DEVAMI GERÇEK TARİH TEMMUZ 2022 SAYISINDA