Antik Yunan’dan Roma’ya ve Hristiyanlık dönemine eşcinsellik
Antik Yunan kültürü, genellikle eşcinselliğin o dönemde yüceltildiği şeklinde algılanır. Ancak, cinselliğin geniş bir perspektifte ele alındığı ve tabuların olmadığı bir dönemdi. Örneğin, Antik Girit’te, Tanrı Zeus’un genç Ganymedes’i kaçırarak, yetişkin erkeklerin ergenlik çağındaki erkek çocukları kaçırma geleneği bulunmaktaydı. Bu, genç neslin, yaşlı kuşak tarafından hayata hazırlanması ritüellerinden bir parçaydı. Şölenler (sempozyum), “erastes” (daha yaşlı, evli erkek) ile “eromenes” (genç erkek) arasında yakınlaşmayı sağlayan toplantılardı ve burada aktif-pasif ilişki önem kazanıyordu. Genç erkek, yetişkinliğe geçtiğinde “eromenes” rolünü bırakmak zorundaydı. Ancak, Antik Yunan kültürünü sadece bu örneklerle sınırlamak yetersiz olur çünkü yetişkinler arasındaki eşcinsel ilişkiler de doğal karşılanıyordu. İlyada destanındaki Akhilleus ile Patroklos’un ilişkisi bunun bir örneğidir. Platon’un “Şölen” adlı eserinde, eşcinsel çiftlerin güçlü askerler olabileceğine dair bir düşünce bulunmaktadır. Ancak, Platon’un “Yasalar” adlı eserinde eşcinselliğin doğaya aykırı olduğunu ve ideal toplumda yasaklanması gerektiğini belirtmesi, Antik Yunan düşüncesindeki çeşitliliği gösterir.
Roma uygarlığında ise, aktif olanın üstün, pasif olanın ise aşağı olduğu bir ahlak anlayışı vardı. Örneğin, Jül Sezar’ın Bitinya Kralı IV. Nicomedes’in yanına gönderilmesi ve bu durumun dedikodulara neden olması, bu anlayışın bir yansımasıdır.
Hristiyanlık, eşcinselliği tabu haline getiren bir etki yarattı. Eski Ahit’in Levililer kitabında eşcinselliğin iğrenç olduğu ifade edilir. Yeni Ahit’te de benzer bir görüş devam eder. Ortaçağ boyunca kilisenin eşcinsellere karşı sert tavrı ve ölüm cezasını içeren yasalar etkili oldu. Ancak, bu cezanın ne kadar uygulandığı konusunda belirsizlik vardır.
Fransız Devrimi ile birlikte eşcinsellik, dine dayalı suç ve ceza tanımından kurtuldu. 19. yüzyılda birçok ülke, Napolyon yasalarını benimsedi ve eşcinselliği suç olmaktan çıkardı. Ancak, 20. yüzyılın sonlarına kadar bazı ülkelerde eşcinsellik hala suç olarak kabul edildi ve bu konuda toplumsal görüşler önemli ölçüde değişkenlik gösterdi.