Erkin Baba’nın ardından: Anadolu’nun rock ruhu sustu
Türk müziğinin köklü ve renkli tarihinde, adı altın harflerle yazılmış bir ismi daha kaybettik. 7 Ağustos’ta aramızdan ayrılan Erkin Koray, müziğin sınırlarını zorlayan ve kendine has tarzıyla birçok kişinin gönlünde ayrı bir yer edinmiş bir sanatçıydı.
Ölümüyle Türk müziğinin derinliklerine dokunan, Anadolu’nun ruhunu modern müziğin renkleriyle buluşturan bir yolcu daha sonsuzluğa uğurlandı.
Mustafa Erkin Koray, 24 Haziran 1941’de İstanbul’da doğdu. Sanatla iç içe bir ailede dünyaya gelen Erkin Baba, müziğe olan ilgisi annesinden aldığı ilk piyano dersleriyle başladı. Ancak asıl müzik yolculuğu gitarla tanışmasıyla başladı. 60’lı yıllardan itibaren profesyonel olarak müziğe adım atan Koray, o dönemin durgun müzik ortamına enerji, renk ve asi bir ruh getirdi.
Erkin Koray, Türkiye’nin geleneksel müziği ile batı tarzını ustalıkla harmanlayan “Anatolian Rock” akımının öncülerindendir. Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok gibi isimlerle birlikte Türk müziğine yeni bir soluk getiren, gençleri ve genç kalanları harekete geçiren bir akım başlattı. Halk türküleri ile sanat müziği eserlerini kendine has yorumuyla buluşturan, western enstrümanları ve rock tarzını da ekleyerek özgün bir kimlik oluşturan Koray, adeta bir müzikal köprü kurmuştur.
Türkiye müziğine yenilikçi yaklaşımıyla Erkin Koray, geleneksel Anadolu türküleri ile sanat müziğini özgün yorumlarıyla birleştirerek özgün bir üslup oluşturmuştur. Ama bu da yetmezmiş gibi karışıma batılı enstrümanlar ve rock müziğin enerjisini de ekledi. Ortaya çıkan eserlerde hem geçmişin tonları hem de modernitenin çarpıcı ritimleri bir araya geldi.
Erkin Koray’ın müziği birçok farklı tını içeriyor. Arabeskin iç burkan tonlarından Anadolu’nun köklerine dokunan türkülerin ezgilerine kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Ancak onun sihirli dokunuşu, bu farklı tonları bir araya getirerek bambaşka bir dünya yaratmasında yatıyor. Bu dünya Türkiye’nin farklı yerlerindeki insanların ruhlarına dokunmuş ve onları bir araya getiren duygusal bir köprü olmuştur.
Erkin Koray’ın şarkıları hit şarkı olmanın yanı sıra insanların iç dünyalarında ayrı bir yer edinen anlamlı hikayeler olarak kaldı. Şarkılarının derin ve samimi dili, dinleyenleri kendilerini ifade etmeye ve duygularını keşfetmeye teşvik etti. Şarkılarını, yaşadıklarını ve duygusal deneyimlerini anlatarak kendi hikâyelerini bulan Türk insanı, tarihin derinliklerinde dolaşan, sanatı duygusal bir aşkla kucaklayan bir ruh taşıyor. Şiirin kıvrak dizeleri arasında dolaşırken, ezgilerin büyülü dünyasında kaybolmaktan büyük keyif alıyor. Hemen hemen her birey defterlerine birkaç damla şiir damlatmıştır. Şiirlerin akışı Türk insanının iç duygularının bir yansımasıdır. Bu duygu denizinde yüzenlerin sevgisi hem sözde hem de sesle hayat bulur.
Müziğin büyülü dünyası aynı duygusal kıvılcımlarla doludur. Sözleri ve notalarıyla insanın içine işliyor. Sözleri sevinci, ezgileri hüznü anlatır. Bir sanatçının yüreğini ve yeteneğini en iyi ifade ettiği an, sözlerinin mutlu olduğu, sazının onu çalanla birleştiği andır. Beste yaparken lirizm ve usta saz çalma becerisi bir araya geldiğinde ortaya ölümsüz eserler çıkıyor. İşte o an sanatın en parlak anıdır.
Ancak bu parlaklığı sadece sanatçının bireysel başarısı değil, kitlelerin kalbindeki yankısı da şekillendiriyor. Bir sanatçı sadece yeteneğiyle değil, kitleleri etkileme gücüyle de tanınır. Yarattığı ezgiler ve sözler milyonların iç âlemine dokunmuşsa, o zaman “baba”, “kral”, “imparator”, “kraliçe”, “paşa” gibi yüce unvanlarla anılmaya layık görülür.
Bu rütbeler arasında “Baba” unvanı ayrı bir yerde durmaktadır. Herkese “baba” denmez, bu unvan özel bir saygıyı ifade eder. Arabeskin efsaneleri “Orhan Baba”, “Ferdi Baba”, “Müslüm Baba” gibi lakaplarla anılırken, Anadolu rock müziğinin de önemli isimlerinden Erkin Koray, unvanını alan “baba” ilk sanatçı oldu. Yorumladığı eserler, onun ruhunu ve eserdeki titizliğini yansıtmaktadır. Bu unvanın verilmesinin sebebi ise sadece yaptığı işin hakkını vermesi değil, müziğiyle de insanları peşinden sürüklemesi ve bu sanatın doruklarında dolaşmasıdır.
Türk müziğinin kökleri Anadolu’nun derin ve özgün tonlarında yankılandığından bu zengin miras, modern zamanların teknolojik dokunuşlarını bir araya getiren unutulmaz bir saz olan elektrikli bağlama ile karşılanmıştır. Bu özel çalgı 1960’ların sonunda Orhan Gencebay ve Erkin Koray’ın ortak çalışmasıyla hayat buldu. Bu dönemin yaratıcılığı ve müzik enerjisi, elektro bağlamanın doğuşuna ilham verdi.
Elektro bağlama, geleneksel ile modernin uyumunun en güzel örneklerinden birini sunuyor. Bu çalgının ortaya çıkmasıyla Türk müziği sınırlarını aşarak daha geniş kitlelere ulaşma imkânı bulmuştur. Geleneksel bağlamanın orijinal tınıları korunarak, elektrik baget de içine yerleştirilen elektrogitar manyetikleri sayesinde modern teknolojinin imkânlarıyla kullanılabilir hale getirilmiştir. Bu sayede hem akustik hem de elektrik bağlamanın özelliklerini bünyesinde barındıran elektro bağlama, Türk müziğine eşsiz bir renk katmıştır.
Erkin Koray’ın Özer Şenay ile yakın işbirliği, müziğin yaratıcı potansiyelini elektro bağlama ile en iyi şekilde değerlendirdi. Erkin Koray’ın “Arapsaçı”, “Cümbür Cemaat”, “Sarhoş Gibiyim” gibi unutulmaz şarkılarının arkasındaki gücü Özer Şenay’ın besteleri oluşturdu. Bu işbirliği, hem geleneksel hem de modern müziğin iç içe geçtiği bir sentezi başarıyla temsil ediyor.
Erkin Koray’ın müziği her zaman insanların iç dünyasının tercümanı olmuş, sadece bir dönem değil, duygularını ifade etme aracı olmuştur. Unutulmaz şarkıları dinleyenleri geçmişe götürürken, geleceğe umutla bakmayı da tavsiye etti. Bu şarkılar yıllar sonra bile taze bir hisle her dinleyişte kalplerde aynı titreşimi yaratmıştır.
Kendi besteleriyle Türk müziğine yeni bir soluk getiren Erkin Koray, “Fesuphanallah”, “Çöpçüler,” “Arapsaçı,” “Esterabim” gibi unutulmaz şarkılarıyla dinleyicilerine duygusal bir yolculuk sundu. Şarkılarının sözleri sadece söz değil, sosyal bir aynanın yansımasıydı. Müziği sadece eğlenmek için değil, aynı zamanda düşünmek ve hissetmek içindi.
Erkin Koray sadece müziğiyle değil, sahne performanslarıyla da iz bıraktı. Sahnedeki duruşu, enerjisi ve etkileyici sesi onu unutulmaz kılan detaylar arasındaydı. Performansı, müziğini bir adım öteye taşıyarak izleyenleri büyülü bir dünyaya sürükledi.
Erkin Koray sadece spot ışığı altında değil, sanatı ve özgünlüğüyle de yolu aydınlattı. Müzik dışındaki toplumsal konulardaki duyarlılığı ve duruşuyla da anılacak olan Erkin Baba, Türk müziğinin kalıcı yıldızları arasına adını yazdırdı.
Erkin Koray’ın ölümüyle bir devrin ezgileri sussa da onun ezgileri, sözleri ve ruhu hep yaşayacaktır. Türk müziğinin zengin mozaiğinde yarattığı renkler ve titreşimler gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya devam edecektir. Erkin Baba’nın müziği sadece notalar olarak değil, duygu ve anılar olarak duygularımızın en derin köşelerinde yaşayamaya devam edecektir.
MUHAMMED IŞIK