Gerçek dünya nerede?
İnsanoğlu binlerce yıldır bu yer kürede yaşamaktadır. Yaşadığı bu gezegeni tanımaya çalışan insan, araştırmakta, sorgulamakta, keşfetmekte ve tasarlamaktadır. Bu minvalde Dünya, yaşadığımız bu gezegenden daha fazlası olmaktadır. Cevabını bulamadığımız sorulara gelecek nesiller cevap aramaktadır. Bir döngü içinde evren ve bu döngünün işleyişi devam etmektedir. Bir birine görünmez iple bağlıdır bu işleyiz. İşte ben bu işleyişe hatta devam etmekte olanlara da tarih diyorum. Tarih, insanoğlunun varlığıyla başlıyor. İnsanoğlunun yaşamadığı (ki bu kesinleşememiş bir veridir) zaman dilimi boşluklardan ibaret olup tanımlayamıyoruz. Varlığımız aslında tanımlamaya başladığımız zaman mana kazanıyor. Tarih de tanımlanmış oluyor. Heideger, Metafizik kitabında ‘insanın bizzat tarih olduğunu’ ifade eder.(s.19)1
Peki insan çevreyi tanımlarken kendini tanımlamada çekimser kalmamış mıdır?
Dünyanın tanımını yaparak ‘yaşam’ kelimesini canlı tutmaya çalışıyoruz. Yaşam; insanın kendi kendisini tanımlaması demekken kelimeyi canlı tutmak için Dünyayı tanımlamayla yetiniyoruz. Heideger’in tanımıyla ‘çevre dünyası’ aslında bizim varlığımızı anlamaya çalıştığımızda anlaşılacaktır. Önce insan kendini bulmalı ve mevcudiyetinin farkına varmalıdır. ‘Ben kimim?’ sorusunu belki ömrünün sonuna kadar sormaya devam etmeli, hayatını aslî mahiyetine ulaştırmalıdır. Kendimizi tanıdığımızda dünya daha farklı bir hal alacaktır. Kendi dünyamızı inşa etmeye başladığımızda ‘çevre dünyasını’ yakıp yıkmayacak, ihya eden olacağız. Evet! Belki Gazali’yi anlayamamamızın( eksik kavramamızın) temel nedeni bu olabilir mi? Kaynağımızı/özümüzü bilmeyişimiz.
İnsan yitirdiğini arar ve özümüzü arayışımızda aslından hakikati yitirdiğimiz içindir. İnsan ilahi nefhadan üflenerek var olmuştur. Rabbimizin ruhundan yaratılan insan, yaratılan varlıklar arasında isimler öğretilen tek varlıktır. (Bakara sûresi 31,32, 33. Ayetler) Özümüz Hak’tır. Döneceğimiz evimizde O’nun huzurudur. Yitirdiğimizi tekrar kazanmak için teslim olup Rabbimizi zikretmeliyiz. Bu alem-i dünyada Allah (c.c.) ile yaşamaya başlarsak gerçek dünyanın kapısını aralamış oluruz. Aldığımız nefes değişir, nefes olmak için gayret ederiz.
Dünyayı dünyanın içinde, meşguliyetlerimizi amaçlarımızla yaşayarak; gerçek dünyayı bulabiliriz. Gazali, uhrevi ve dünyevi duyguların birlikte olabileceğini eserlerinde yazmıştır.2 Bizim inancımızda dünyadan soyutlanmak yoktur.(soyutlama Batının dağıttığı tohumdur. Zehirli tohum çürük meyve çıkarır.Bu konu ayrıca ele alınması gereken metafiziğin konudur.) Mücadele, dünyanın içinde dünya kurarak olacağına inanan her Müslüman ariflerin yolundan ilerler. Allah’ı tanıyan, anlayan insan; insanları da anlayacaktır. Varoluşumuzu unutuşumuz profan aklın açtığı yaralardan biridir. Özümüzü/mevcudiyetimizin farkına varıp fenomen dünyadan sıyrılabiliriz. Gerçek dünya hakikat ile bezelidir.
Şair İsmet Özel’in dizeleriyle seslenmek istiyorum; ‘’Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!
Şarkıya dön! Kalbine dön! Eve dön!’’
NOT: Bakara sûresi: (Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip “Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin” dedi. ﴾31﴿ “Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin” cevabını verdiler. ﴾32﴿ “Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir” dedi. Onlara bunların isimlerini bildirince de “Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim demedim mi!” buyurdu. ﴾33﴿ )’’
SÜMEYRA ÖZEL
Kaynakça:
1:Metafizik Nedir? , Martin Heidegger; 2.basım 2003, İstanbul, kaknüs yayınları
2:İslam Ansiklopedisi ‘Dünya’ maddesi.