İstanbul’un fethine doğru siyasi ve politik ortam
29 Mayıs 1453, dünya tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu tarihte Osmanlı sultanı II. Mehmet, yani Fatih Sultan Mehmet, liderliğindeki Osmanlı kuvvetleri, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti ‘i fethetti. İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ın sonunu ve Yeni Çağ’ın başlangıcını simgeler. Bu tarihi olaya giden siyasi süreç, pek çok tarihçinin çeşitli açılardan incelediği karmaşık ve çok katmanlı bir yapıya sahiptir.
Osmanlı devleti’nin İstanbul’u fethetme süreci, devletin kuruluş döneminden itibaren izlenebilir. Osmanlılar, 13. yüzyılın sonlarında Batı Anadolu’da küçük bir beylik olarak ortaya çıktılar. Osman Bey’in önderliğinde bağımsızlığını ilan eden Osmanlı Beyliği, Bizans İmparatorluğu’nun zayıflığından faydalanarak hızla genişledi. Bu genişleme süreci, Osmanlıların siyasi ve askeri yeteneklerinin bir göstergesiydi ve İstanbul’un fethine zemin hazırladı.
Öte yandan, Bizans İmparatorluğu 11. yüzyıldan itibaren iç siyasi istikrarsızlıklar, ekonomik sorunlar ve dış saldırılar nedeniyle zayıflamaya başlamıştı. 1204’teki Dördüncü Haçlı Seferi, Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’in yağmalanmasına ve Latin İmparatorluğu’nun kurulmasına neden oldu. Bu olay, Bizans’ın toparlanmasını engelledi ve zayıflığını artırdı.
II. Mehmet, İstanbul’u fethetmeyi hedefleyen ilk Osmanlı sultanı değildi; ancak bu hedefe ulaşmak için en ciddi hazırlıkları yapan liderdi. II. Mehmet, babası II. Murat’tan devraldığı güçlü orduyu ve donanmayı daha da güçlendirdi. Bizans İmparatorluğu’nu izole etmek için diplomatik girişimlerde bulundu. Osmanlılar, Bizans’ın müttefikleriyle ittifaklarını güçlendirirken, Bizans’ın olası destekçilerini etkisiz hale getirmek için çeşitli stratejiler geliştirdiler.
II. Mehmet’in İstanbul’u fethetme planında en önemli adımlardan biri, Rumeli Hisarı’nın inşasıydı. Boğaz’ın en dar noktasına inşa edilen bu hisar, İstanbul’un Karadeniz’den gelecek yardımlarla bağlantısını kesti. Bu stratejik hamle, Bizans’ın direnişini kırmak için kritik öneme sahipti.
Sonunda, 29 Mayıs 1453’te Osmanlı kuvvetleri, yaklaşık 53 gün süren bir kuşatmanın ardından İstanbul’u fethetti. Bu fetih, büyük bir top teknolojisi olan Şahi toplarının kullanımıyla desteklendi. Osmanlılar, güçlü surlarla çevrili şehri aşmak için büyük bir askeri ve mühendislik çabası gösterdiler. II. Mehmet’in liderliğindeki Osmanlı ordusu, Bizans İmparatoru XI. Konstantinos’un direnişini kırarak şehre girdi.
Tarihçiler, İstanbul’un fethini farklı açılardan değerlendirmişlerdir. Edward Gibbon, “Roma İmparatorluğu’nun Gerileyişi ve Çöküşü” adlı eserinde, İstanbul’un fethini Orta Çağ’ın sonu olarak tanımlar ve bu olayın Avrupa tarihindeki büyük önemine vurgu yapar. Steven Runciman, Bizans İmparatorluğu tarihçisi olarak, fethin Bizans’ın uzun süredir devam eden iç ve dış sorunlarının bir sonucu olduğunu belirtir. Runciman’a göre, Bizans’ın düşüşü kaçınılmazdı ve Osmanlılar, bu boşluktan faydalanarak imparatorluğun sonunu getirdiler. Halil İnalcık gibi Osmanlı tarihçileri ise, İstanbul’un fethinin Osmanlı İmparatorluğu’nun bir dünya gücü haline gelmesinde kritik bir rol oynadığını vurgular. İnalcık’a göre, fetih, Osmanlıların askeri ve idari yeteneklerinin bir göstergesidir ve II. Mehmet’in stratejik zekasını ortaya koyar.
İstanbul’un fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda büyük bir siyasi ve kültürel dönüm noktasıdır. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişini ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonunu simgeler. Fetih, Osmanlıların askeri teknolojideki yenilikçi yaklaşımlarını ve stratejik düşünme becerilerini gösterirken, aynı zamanda Bizans’ın iç sorunlarının ve dış tehditlerin birleşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
İstanbul’un fethi, tarihin akışını değiştiren bir olaydır ve tarihçiler arasında çeşitli perspektiflerle ele alınmıştır. II. Mehmet’in liderliği, Osmanlı’nın askeri gücü ve Bizans’ın zayıflıkları, bu büyük dönüşümün anahtar faktörleridir. Bu fetih, Osmanlı İmparatorluğu’nu dünya sahnesine taşırken, aynı zamanda Avrupa’da yeni bir dönemin başlangıcını işaret eder. İstanbul’un fethi, tarihin akışını değiştiren bir olay olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun dünya gücü haline gelmesinin ve Bizans İmparatorluğu’nun sona ermesinin sembolü olmuştur.