Kadınlar Halk Fırkası
15 Haziran 1923 tarihinde Darülfunun’da gerçekleşen bir konferansın ardından Nezihe Muhiddin’in başkanlığında “Kadınlar Halk Fırkası” kuruldu.
Yayımlanan parti programında kadınların siyasi hakların yanında eğitim, iş hayatına katılma, savaş durumunda askerlik yapma gibi talepleri de yer alıyordu.
Devlet uzunca bir süre sesini çıkarmaz. 8 ay sonra Dahiliye Vekaleti tarafından söz konusu “Kadınlar Halk Fırkası”nın kurulmasına izin verilmez.
***
Araştırmacı yazar Mustafa Armağan “Cumhuriyetten önce kadınların “parti” kurduğunu biliyor muydunuz?” başlığıyla Yeni Akit’te kaleme aldığı yazısında Türkiye’de kadın hareketinden ve Kadın Halk Fırkası’ndan şöyle bahsediyor:
“CHP 1950’den beri tek başına iktidar yüzü göremedi ama tarihi iktidarda. Bu çarpıklık hiç mi rahatsız etmiyor CHP’ye karşı olduğunu söyleyenleri?
Yakın tarihin CHP versiyonunun nasıl iliklerimize işlediğine basit bir misal vereceğim.
Kitaplarımızda ne yazıldığını şöyle bir gözümüzün önüne getirelim:
Kadınlara seçme ve seçilme hakları onlar istemeden lütfedilmiş!
•
Göreceğiz ki baştan sona yanlış bu bilgi.
Bir kere hak verilmez, alınır.
İki: Kadınlara hakları verilmemiş, hakları tanınmıştır.
Üç: Kadınlara hakları lütuf olarak verilmiş olmayıp söke söke almışlardır
•
Peki kadınlar haklarını nasıl aldı?
Bilir misiniz ki 1923 Haziranında Türkiye Cumhuriyeti yoktu ama bir kadınlar partisi vardı.
Kadınlar Halk Fırkası diye siyasî örgüt, hükümete verdiği kuruluş beyannamesi ile hayata atılmıştı. Düşünün, o tarihte daha CHP parti bile olmamış, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yani bir dernek halindeydi.
Nezihe Muhiddin’in başkanlığında teşekkül eden partinin ikinci başkanı Nimet Remide, sorumlu üyesi Latife Bekir, genel sekreteri şair Şükufe Nihal’di. Parti yönetiminde Matlube Ömer veznedar, Seniye Hanım da muhasebeci olarak yer alırken Nesime İbrahim, Zeliha, Tuğrul ve Faize hanımlar da üye yazılmıştı.
Partinin beyannamesi de ilginçti. Ülkenin siyasî, sosyal ve iktisadî meselelerinde kadının dolaylı veya doğrudan müdahale ve etkisinden azade tek bir nokta bulunmamasına rağmen bu çalışmanın gözle görünür derecede bariz olmadığı, bu yüzden kadın varlık ve şahsiyetinin kitlesel bir çapa yükseltilmesi gerektiği vurgulanıyordu.
Prof. Dr. Zafer Toprak’ın 1988 tarihli makalesinde ve Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm adlı kitabında ortaya koyduğu gibi partinin kuruluş beyannamesinde ülkenin gerçek mutluluk ve kurtuluşunu sağlayacak umdeler etrafında toplanan kadın âleminin toplum hayatında etkili bir güç olacağı kaydedilmekteydi.
Partili kadınlara büyük iş düşüyordu: Anadolu’nun ücra köylerine kadar gidip “hemşireleri”ni aydınlatacak, ardından sıra siyasî haklara gelecekti, yani seçme ve seçilme haklarına.
Sonuç ne oldu dersiniz?
Kadın partisi mi olurmuş? diyen erkek yazarlar gazetelerde partiyle dalga geçti, hatta hücuma geçenler oldu. Kalkan olsun diye bir erkek müşavir (danışman) getirdiler yönetime ama o da kâr etmedi. Kuruluş çalışmaları sekteye uğratıldı. Hem dernek kurmak kadınların neyine yetmiyordu?
Sonuçta İçişleri Bakanlığı tarafından Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulmasına, cins ayrımına dayalı bir parti olmaz gerekçesiyle izin verilmedi. Halk Partisi kuruluyordu zaten. Ne gerek vardı?
Bunun üzerine kadınlar 7 Şubat 1924’de Türk Kadın Birliği’ni kurarak mücadelelerine devam edecekti.
1927 seçimlerinde 1 tek olsun kadın aday koymak istediler. Kabul edilmedi. Hiç değilse kadınları temsilen 1 erkek aday koymak istediler, o da kabul edilmedi.
1931 seçimleri yaklaşırken yerel seçimlerde oy kullanma hakkını elde ettilerse de genel seçimlerde yine engellendiler.
Mücadelenin yeni hedefi 1935 seçimleriydi.
Kasım 1934 tarihinde Gazi, Ankara Kız Lisesi’ni ziyaret ettiğinde aldığı cevap karşısında şaşıracaktı. Müjgan adlı bir kız talebe söz aldı ve “Neden bizim hakkımızı vermiyorsunuz Paşam?” diye sordu. Gazi klasik cevabını verdi: “Mebus olabilirsiniz ama askerlik de yapacaksınız.” Müjgan’ın sarsıcı cevabı bundan sonra gelecekti:
“Biraz geç kalmış olmuyor musunuz? Ulus meydanındaki heykelde sırtında mermi taşıyan kadın benim annemdi.” (Yani kadınlar askerlik vazifesini çoktan yaptı.)
Dananın kuyruğunun koptuğu nokta işte bu cevap oldu. Kadınlar ilk seçimde haklarını aldı.
•
Ne Nezihe Muhiddin’i öğretiyoruz çocuklarımıza, ne de Müjgan hanımı. Bunlar bilinmeden tarihte kadının “adı” olabilir mi?”
Gercektarih.com.tr