tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Muhammed Işık

Gerçek Tarih Yayın Koordinatörü

Kalemin üstadı: Necip Fazıl Kısakürek

28.06.2022
A+
A-

Necip Fazıl (Ahmet Necip) Kısakürek, 26 Mayıs 1904’te Mediha Hanım ve Abdülbaki Fazıl Bey’in oğlu olarak Çemberlitaş’taki bir konakta dünyaya geldi. Çocukluğunu doğduğu konakta geçiren Necip Fazıl, aile eğitimini daha çok Mehmet Hilmi Efendi’den almıştır.
Henüz 5 yaşında olmasına rağmen günlük gazeteleri okuyup çevresindekilere anlatabilecek bilgi birikimine sahipti. Büyük annesi Zafer Hanım, çocukluğunda oldukça yaramaz olan Necip Fazıl’ı 6-7 yaşından itibaren Alexandre Dumas ve Michael Zevaco gibi romancılarla tanıştırır.
Başta ablası Selma’nın ve yalıdaki vasisi Hilmi Efendi’nin vefatına 12 yaşındayken tanık olmak, kişiliğini derinden etkilemiştir. Ölüm fikri, bu dönemlerde metafizik titremelere zaten müsait olan Necip Fazıl’ın ruhunu tüm şiddetiyle sarmaya başladı.
Necip Fazıl; Gedikpaşa Fransız ve Kumkapı Amerikan Kolejlerinden başlayarak Emin Efendi Mahalle Mektebi, Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi, Rehber-i İttihad-ı Osmanî Mektebi, Gebze Aydınlı Köyü İlk Mektebi ve Heybeliada Numûne Mekteplerinde öğrenim gördü.
1916’da girdiği Mekteb-i Fünûn-u Bahriye-i Şahane›de Yahya Kemal, Aksekili Ahmet Hamdi ve Hamdullah Suphi gibi hocalardan ders almış ve tasavvuf ile ilk teması, bu okulda edebiyat öğretmeni İbrahim Aşki (Tanık) Bey tarafından Semerât-ül Fuad (Gönül Verimleri) ve Divan-ı Nakşî eserleri kendisine anlatılır.
Mektepte “Şair” olarak anılmaya başlayan Necip Fazıl, Aksekili Ahmet Hamdi, İbrahim Aşki ve Yahya Kemal gibi hocalarından takdir ve teşvik görmektedir. Aynı zamanda “Nihal” adlı bir el yazması dergi çıkarmaya başladı.
Necip Fazıl, hazırlık sınıflarının ardından 3 yıl daha okuduğu Bahriye Mektebi’ne bir sene daha eklendiğinde okulu bırakmaya karar verir ve ilk 3 yılını tamamladığını gösteren diplomasıyla Darülfünûn Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi›ne girer. Bu arada ilk şiirlerini 13-14 yaşlarındayken Yeni Mecmua’da yayımlayarak edebiyat dünyasında sesini duyurmuş; Ahmet Haşim’in “Çocuk, bu sesi nereden buldun sen?” hitabına henüz 18 yaşındayken muhatap olmuştur.
Necip Fazıl, 1924 yılında girdiği sınavı kazanarak 4 arkadaşıyla birlikte devlet bursuyla Paris Sorbonne Üniversitesi’ne gönderildi. Burada Henry Bergson’un derslerine de katılma fırsatı bulan Necip Fazıl, 20. Yüzyıl tefekkürünün bu mühim kilometre taşını etkileyecek ve ona Sorbonne’dan emekli olduğu gün yöneltilen “Yerinize bırakabileceğiniz herhangi bir talebeniz var mı?” sualine, “Yeni nesilden pek umutlu değilim. Bir Türk vardı, o da derbederin biri çıktı” dedirtecektir. Burada hastalanan Necip Fazıl, okulu bırakmak zorunda kaldı ve 1925’te Türkiye’ye döndü.
Aynı yıl yayımladığı Örümcek Ağı ilk şiir kitabı oldu ve büyük beğeniyle karşılandı. 1928’de bu çalışmayı “Kaldırımlar” adlı ikinci şiir kitabı izledi.
“Bir mısraı bir millete şeref vermeye yeter (Yaşar Nabi)”, “Şimdiye kadar gelen şairlerin en büyüğü (N. Ataç)” gibi ifadeler de bu dönemde yoğunlaşır.
1931-1933 yılları arasında askerliğini yapan Necip Fazıl, eski ve yeni şiirlerin bir karışımını içeren “Ben ve Ötesi” adlı eserini 1932’de yayımladı.
Bindiği vapurda karşısında oturan Hızır bakışlı birine rastlar, o kişi kendisine Abdülhakim Arvasi’yi adres gösterir ve Abidin Dino ile birlikte daha sonra “kurtarıcım” diyeceği Hazret-i Abdülhakim Arvasi’yi ziyarete gider. Bu olay hayatındaki en önemli dönüm noktasıdır.
1934 yılına kadar gireceği yolu arayan Necip Fazıl, bundan sonraki buhranlarını yol aramaktan ziyade, inandığı davasıyla ilgili olarak yaşamaya başlar ve içtimai mücadelesinin yankı bulabilmesi için pek çok çileye katlanır. 1934, Necip Fazıl’ın ikinci doğum yılıdır.
1935 yılında Muhsin Ertuğrul’un tavsiyesiyle ilk oyunu Tohum’u yazdı. Necip Fazıl, Tohum’dan edindiği tecrübeyi çok iyi inceleyerek 1937 yılında Türk tiyatrosunun zirvesini elinde tutan “Bir Adam Yaratmak” adlı eserini yayınlayarak Türk Shakespeare’i olarak anılmasına yol açmıştır. Eser o kadar büyük bir tesire sahip olur ki, tiyatronun gösterildiği salonlarda eserden etkilenip bayılanlar olur; yer bulamayanlar seans beklemek durumunda kalır. Oyun oynanırken Mihailov isimli Rus ataşesi Necip Fazıl’a : “Bize senin gibi adamlar lazım. Komünist olacağını bilsek sana Moskova’nın yarısını verirdik, fakat olmayacağını biliyoruz” demiştir.
1936’da Necip Fazıl, dönemin sosyalist olmayan yazarlarını bir araya getirdiği Ağaç adlı edebiyat dergisini çıkarır. 17 sayı çıkan bu dergiyle alakalı bir hususta kendisine mektup gönderen Sait Faik’in “Sen bir peygambersin!” sözü; Necip Fazıl’ın bu sözü her hatırlayışında korkunç bir üzüntü duymasına sebep olacaktır.

DEVAMI GERÇEK TARİH HAZİRAN 2022 SAYISINDA

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.