Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib ve Ali Şir Nevai: Türk dilinin muhafızları
Selim Gürbüzer / Yazar
Kaşgarlı Mahmud’un filolojik ve dilbilimsel çalışmaları büyük öneme sahiptir. Kaşgarlı Mahmud, yaşadığı dönemde benzer bir dilbilim yolunu takip ederek kendinden söz ettirmiş ve sözlü kültürü yazıya aktarmıştır. Bu çaba, Türk dilinin uzun süre hâkimiyeti olacağını öngörmüş olmasıyla da dikkat çeker.
Kaşgarlı Mahmud’un göçebe yaşamdan yerleşik hayata geçişte, sözlü kültürün unutulabileceği endişesinden hareketle yazıya geçirdiği bilgiler, milli ruhun nesilden nesile aktarılması açısından büyük önem taşır. Divan-ı Lugati’t Türk eseriyle Türkmen, Oğuz, Kırgız, Yagma, Çiğil Türklerinin konuştuğu geniş dil haritasını gelecek kuşaklara aktarmıştır. Ayrıca eserinde Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu vurgulamıştır. Folklorik özelliklerden destanî ve örf adetlerine kadar geniş bir yelpazede derin bilgiler sunarak Türk kültürünü zenginleştirmiştir.
Yusuf Has Hacib, Kaşgarlı Mahmud’un çağdaşıdır ve Kutadgu Bilig adlı eseriyle Türk dili edebiyatına değer katmıştır. Kutadgu Bilig, Mevlana’nın Mesnevi üslubuyla yazılmış, mutlu olma bilgisini anlatan bir eserdir. Öğütlerinde dilin gücüne vurgu yaparak, doğru kullanıldığında dilin altın, düşünmeden kullanıldığında ise felaket getirebileceğini ifade etmiştir. Aynı zamanda dilin tatlı kullanımının önemine ve her canlının kendi hal lisanıyla Allah’ı şahadet etmesine vurgu yapmıştır.
Ali Şir Nevai, Kaşgarlı Mahmud ve Yusuf Has Hacib gibi önemli bir şahsiyettir. Çağatay lehçesinin büyük şairi olarak, dilin dirilişi için mücadele etmiş ve Çağatay dilini edebi bir lisan haline getirmiştir. Aynı zamanda devlet adamı, şair ve bestekâr olarak çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Dilin bir milletin var olma ve yok olma savaşı olduğunu vurgulamış ve Türk dilini Farsça karşısında diriltme çabalarını kalemiyle gerçekleştirmiştir.
Ali Şir Nevai’nin Türkçe şiirleri, dilde, fikirde, işte birlik ülküsüyle gönülleri fethetmiş ve Osmanlı padişahlarından halka kadar geniş bir kitleye ulaşmıştır. Dilin gücüyle gerçekleştirilen bu fethi, kalemiyle gerçekleştirmiş ve Türk dilini Farsça karşısında ileri düzeyde bir dil olarak ispatlamıştır. “Dilde fikirde işte birlik” sözüyle dilin önemini vurgulamış ve dilin gücüyle gerçekleştirilen fethin değerini ortaya koymuştur.
Bu önemli şahsiyetlerin dil üzerindeki çalışmaları, Türk kültürünü zenginleştirmiş ve dilin gücünü vurgulamıştır. Bu çabaların sadece dilbilimsel değil, aynı zamanda kültürel ve milli bir değer taşıdığı da açıktır. Bu bilge şahsiyetlerin dil çalışmalarının, Türk dünyasının birliğini sağlamak ve kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarmak adına değerli olduğunu söylemek mümkündür.