tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Selimcan Yelseli

Sanat Tarihçi/Yazar

Mesut körlüğümüz: Dünyadaki gelişmeler üzerine

15.01.2024
A+
A-

3 Ocakta yayınlanmaya başlayan Eipstein belgelerinin yarattığı infial süratle büyürken, Brooklyn’de malumunuz sinagog altındaki gizli odalar ve tüneller dünya gündemine bomba gibi düştü. Bu kadarıyla kalmadı… Bir de Yemen’de Husilere karşı ABD ve İngiltere müşterek bir operasyona başladılar. Baş döndürücü bu süratle dünya nereye varacak, bu yolun sonunda dünyayı bekleyen akıbet ne olacak? Şimdilik muğlak bir vaziyetin içinde olduğumuzun kabulünden başka bir şey gelmiyor elden.

Bu gelişmeler hakkında uzun uzun malûmat verecek değilim, her birimiz çeşitli mecralarda bu meselelere -aktarılan kadarıyla- vâkıf olduk. Her birimiz, bu meselelere dair hiç değilse birkaç kelam edebilecek kadar hâkimiz şüphesiz.

İnsanlık takdir edersiniz ki hâkim olduklarından değil, hakim olamadıklarından ya da bir mesele üzerinde tahakküm hakkının gasp edilmesinden doğan körlükten tedirgin olmalı. Bu husus gayet sarih.

Çeşitli mecralarda bu meselelere bize aktarılan kadarıyla vâkıf olduk dedim. Ya aktarılmayanlar? Çok sevdiğim şahane bir piyes kitaplaştırılırken, yazarı tarafından kaleme alınan takdim yazısında şu müthiş tespitle uzun uzun düşündüğüm günleri hatırlıyorum: “İnsan, mesut körlük içinde hayatını doldurup gidiyor.”

Mesut körlüğümüze en ufak bir zeval gelmemesi uğruna kitle iletişim araçlarının da yardımıyla cereyan eden tüm vakaları müthiş bir umursamazlık perdesi ardından seyrediyoruz. Pandemi oluyor, daha ortaya şöyle tutarlı bir bilimsel çalışma koyulmadan ölenleri sayılara indirgiyoruz… Rusya ile Ukrayna cephe savaşlarının kanlı cinnetine savruluyor, bizler tüm dünya ile birlikte Putin’in üzerine giydirilen kararlı adam hırkası ile Zelensky’e biçilmiş cesur lider kaftanının ışıltısına dalıyoruz. Gazze’de insanlığın damla damla, çığlık çığlığa kanı akıtılıyor, bizler birkaç slogandan ibaret tavrımızı dünyanın ortak ve sözde vicdanına -kendimizi avutmaktan başka bir işe yaramadığını da itiraf ederek- serdetmekten geri durmuyoruz. Mesut körlüğümüz ise sürüp gidiyor.

Gelelim son dönemde nelere karşı körlüğümüzün keskinleştiğine dair bazı mülahazalara… Keskinleştiğine dedim, keskin bir görüş açısının zıttıyla kaim olan keskin bir körlüğe inandığım için bilerek söyledim bunu.

Körlüğümüzün arttığı ya da bilerek arttırıldığı zamanlar manidar hep. Ya olaylar her nedense hep üst üste geliyor, ya da birçok düşünce, tek bir ağızdan bir kakafoniyi ilmek ilmek uyuşmuş kulaklarımıza nakşetmek için harekete geçiyor. Sonrası malum… Keskin körlüklerimizin baş döndürücü hayreti.

Stanley Kubrick’in 1999 yapımı “Eyes Wide Shut” (Gözleri Tamamen Kapalı) filminde Piyanist karakteri doktora bir yerde piyano çalmaya gideceğini fakat nereye gideceğini bilmediğini söylüyor ve piyano çalarken gözlerinin daima bağlı olduğunu da ekliyor. Aslında tüm dünya, her gün kendisine sunulan yaşam vazifesinin gerekliliklerini tıpkı filmdeki bu piyanist gibi gözleri tamamen kapalı bir şekilde icra ediyor. Hadiseler, başlıyor, hadiseler bitiyor, gözlerin bağlılığı ve körlük değişmiyor.

Eipstein olayı büyüyor, büyümesinin şiddeti toplumların nabzına göre ince ince ayarlanıyor. Bazılarının çoktan aşina oldukları vahim meselelerin kesif zehri toplumlara yavaş yavaş zerk ediliyor. Sinagog meselesi ise gayet ironik, o güne kadar şehrin göbeğinde keşf edilmeyen bu tüneller ve odalar birdenbire ne oluyorsa ifşa oluyor. Ardından Yemen’e karşı acele olduğu herkesçe tespit edilebilecek garip bir operasyon başlıyor.

Körlüğümüz mü? O olduğu yerde, bizi, hâkim olmamızı istemedikleri meselelere ait tahakküm kudretimizi felç etmeye her daim hazır ve nazır başımızda bekliyor. Kimilerinin ipliği pazara çıktığında, kimileri intikam duygusuyla kendi ipliğini pazara çıkaranların yumağını işportaya seriveriyor. Hani şu meşhur “Cambaza Bak” hikâyesi bir işporta hikâyesine dönüyor. Aslında bunların hepsi danışıklı dövüş… Biz işporta tezgahlarında dönen bu al takke ver külahı izleyip her şeyi açık açık gördüğümüzü zannederken, tezgahların gerisinde, global merdiven altlarında ipliği pazara çıkanlar ile pazara çıkaranlar arasında yumak yumak büyüyen gayet sakin bir alışveriş sürüp gidiyor. Bu merdiven altlarında yumaklarca örülen çoraplar körlüğümüzden istifade edenlerce her ne hikmetse daima başımıza örülüyor. Dünyanın başında kaç çorap var şimdi? Her geçen gün tespiti zorlaşıyor…

Gözlerimiz kimi zaman kısmen, kimi zaman ise tamamen kapalı… Sürmesini istedikleri mesut bir körlük bu.

Telaş içinde yaşamı icra etmeye çalışırken, cereyan eden olayların hayretine kapılıp bunu asla aklımızdan çıkarmayalım. Bizi bekleyen daha ne vakalar, ne vahim meseleler var kim bilir?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.