Rus ayısına Japon tokadı
Sultan Abdülhamid’in adım adım takip ettiği 1904-1905 yıllarında gerçekleşen Rus-Japon Harbi.
19. yüzyılın sonlarına doğru Japonya, Imparatoru Meiji önderliğinde bir devrim gerçekleştirmiş ve Japonya’nın modern bir toplum ve devlet olmasını sağlamıştı. Bu modernleşme, hala tartışma konusu olsada temel gelenek ve adetlerinden tamamen asimile olmadan gerçekleştirilmişti. Alfabe ve lisan muhafaza edilmiş fakat Batı’dan faydalı olacak askeri ve diğer teknolojileri almışlardı. Meiji Yasaları (1868) bu konuda mühim rol oynamıştı. Japonya yarım asırda modernleşme sürecini tamamlamıştı. Orduyu Osmanlı gibi Prusya modeline göre yapılandırmıştı. Samuray geleneğinden gelen Yamato-damashii disiplin ve sadakat anlayışı ile Prusya usulü eğitim ve strateji birleşince son derece etkili, Imparatora sadık bir ordu meydana gelmişti. Donanmayı ise İngiliz usulüne göre tertip etmiş ve İngiliz tersanelerinde inşa edilen birçok harp gemisini donanmasına katmıştı.
Bu “yeni” modern Japonya, kozunu ilk kez Çin ile girdiği 1894 Harbi’nde paylaşır. Kore’deki etkisini büyük ölçüde genişletir. Harpten zaferle çıksada Batılı Güçlerin müdahalesi sonucu bazı kazançlarından vazgeçmek zorunda kalır. Batılı güçler Çin’in, Japonya lehine zayıflamasını istememektedirler.
Bu sefer Çin devletinin sıkıntılı dönemden geçmesini fırsat bilen Batılı Büyük Güçler pastadan pay kapma kavgasına girişirler. Bölgede bir çok ticaret merkezi ve liman ele geçirirler. İngiltere Weihaiwei limanına yerleşir, Almanya ise Tsingtao limanını ele geçirir. Rusya ise 1898’de Port Arthur (günümüzde Lushun) limanını Çin devletinden kiralar. Çünkü Rusya’nın Uzak Doğu’daki tek deniz üssü olan Vladivostok mevsim şartları sebebiyle yetersizdi. Daha sıcak bir limana ihtiyaç vardı. Bu açığı Port Arthur ile kapatmıştı.
Rusya’nın bölgedeki hedeflerini hiç şüphesiz Vladivostok isminin anlamında görmek mümkündüR. (Vladivostok = “Doğunun Efendisi / Doğunun Fatihi”)
Hem Rusya hem Japonya Çin’in Mançurya bölgesine ilgi duyuyordu. Çin’deki Boxer Isyanı’nı Batılı güçler kanlı bir şekilde bastırdıktan sonra Mançurya bölgesine Ruslar daha fazla asker yolladı. Askerleri daha sonra çekeceğini belirtmesine rağmen büyük bir kısmını muhafaza etti. Bütün bu olup bitenlerden Japonya oldukça rahatsız oldu. Dolayısıyla Japonya’nın Rusya ile bir mücadeleye gireceği açıkça ortadadır.
Japonlar birçok kez Rusya ile masaya oturup Mançurya’yı etki alanlarına (sphere of influence) ayırmayı teklif etmişti. Fakat Rusya bu anlaşmalara yaklaşmayı reddetti. Adeta Japonları ciddiye almazlar ve “kagıt evlerde yaşayan küçük insanlar” olarak bahsederler. Alman Kaizeri II. Wilhelm’de boş durmaz ve kuzeni Çar II. Nikolas’ı Kore ve Mançurya’yı “aşağı sarı maymun ırka” bırakmaması için adeta pohpohlar. Nihayet Japon delegeler Şubat 1904’te görüşmelere son verir ve ülkelerine geri dönerler. Artık Japonya için harp kaçınılmazdır. Her geçen gün düşman daha güçleniyor ve olası bir zafer umudu azalıyordu.
Büyük Britanya’da Rusya’ya düşmandı ve Rusya’nın fazla güçlenmesini istemiyordu. Bu yüzden Büyük Britanya ve Japonya daha 1902 senesinde Londra’da ittifak anlaşması imzalamıştı. Bu ittifak ile Uzak Doğu’da, Kore ve Mançurya’da birbirlerini destekleyecek ve karşılıklı çıkarları gözeteceklerdi. Japonya belli başlı büyük harp gemilerini İngilizlere inşa ettirmişti, yani Japon-İngiliz ilişkileri son derece iyiydi. Ruslar ise buna karşılık Almanya ve Fransa’ya müttefiklik teklif etmiş fakat sadece Fransa müspet cevap vermişti. Büyük Britanya olası bir harpte zaten tarafsız kalacağını açıklamıştı. Japonya harbe Rusya ile teke tek savaşacağı bilinci ile girmeye karar vermişti. Rus kurmaylar kendilerinden okadar emindiki bir subay anılarına şu cümleyi geçmişti; “Barış anlaşması savaşın başlamasından 3-4 hafta sonra Tokyo’da imzalanacak”.
Japonlar uzun vadede Rusya’ya karşı koyamayacaklarının farkındadırlar. Bu yüzden harbi kısa sürede bitirmeyi hedeflemişlerdi. Rusya, toprak, nüfus ve ekonomik güç bakımından çok daha fazla imkanlara sahipti. Ayrıca kayıplarını daha kısa sürede telafi etme gücünede sahipti. Demiryolları sayesinde hızlı sevkiyat mümkündü. Japonya ise bu sınırsız imkanlara sahip değildi. Temel stratejileri gizli ve hızlı bir şekilde Rusları gafil avlamaktı. Japonlar daha sonra yaşanacak kargaşa içinde olabildiğince hızlı hareket edip karada ve denizde Rusları mağlup edip anlaşma masasına eli güçlü bir şekilde oturmayı hedefliyorlardı. Buna müteakip Amerika ve diğer Büyük Güçler tarafları savaşı durdurmaya zorlayacak ve Japonya istediğini barış masasında alacaktı.
Harp başlıyor!
Japonlar Rusların Uzak Doğu’daki varlıklarından rahatsızdı. Özellikle Port Arthur’daki Rus Pasifik Donanması büyük bir tehditti. Japon Donanması 8 Şubat 1904’te harp ilanına gerek duymadan Port Arthur’da demirlemiş Rus Donanmasına anı bir gece baskını düzenledi. (Bu baskın hiç şüphesiz Japonların 37 sene sonra 1941’de Pearl Harbor baskınını hatırlatıyor). Deniz çarpışmaları ertesi günde devam etmiş, birçok gemi hasar görmüştü. Japonlar 90, Ruslar ise yaklaşık 150 kayıp verdi. 10 Şubat 1904’te Japonlar harp ilanını Ruslara iletti. Japonlar limanı ablukaya almaya karar verdiler. 12 Nisan 1904’te Ruslar ablukayı yarma teşebbüsünde bulundular. Sancak gemisi Petropavlovsk’aya mayın isabet etmiş ve gemi ünlü Rus Amiral Makarov ile birlikte batmıştı. Ayrıca 662 Rus denizcide hayatını kaybetti.
Denizdeki başarılar sonrası Japonlar Kore’ye çıkartma yaptı. Hızla ilerleyen Japon ordusu Rus ordusu ile “Yalu Nehri Muharebesi’nde” karşı karşıya geldi. 30 Nisan ve 1 Mayıs 1904 tarihleri arasında gerçekleşen muharebede Ruslar yüzlerce ölü ve yaralı bırakıp geri çekildi. Bu çarpışmada Japonlar makineli tüfekleri yaylım ateşi taktiği ile son derece etkili bir şekilde kullanmıştı. Gece karanlığında inşa edilen seyyar köprüler sayesinde Japonlar Rusları kuşatmış ve zafer kazanmıştı. Böylelikle Ruslar hem deniz ve karada mağlup olmuş ve Japonların kolay bir lokma olmadığını geçte olsa anlamışlardı. “Nanshan” ve “Te-li-Ssu” muharebelerinde Japonlar Rusları mağlup etsede, istedikleri nihai zafere ulaşamamışlardı.
Japon Genelkurmay’ı artık kesin bir zafer istiyordu. 20 Şubat – 10 Mayıs 1905 tarihleri arasında gerçekleşen “Mukden Muharebesi” kesin Japon zaferiyle sonuçlandı. Dünya Harp Tarihine en büyük meydan savaşlarından birisi olarak geçti. Japonlar 200.000 asker, Ruslar ise 275.000 asker ile bu muharebede yer aldılar. Sayısal üstünlük Ruslarda olsada Japonlar makineli tüfek sayısı bakımından avantajı ellerinde bulunduruyordu. Japonların 174 makineli tüfeğine karşı Ruslar muharebeye sadece 56 makineli tüfek sokmuştu. Japonlar Rusların sağ kanadına göstermelik saldırı gerçekleştirdi. Ruslar genel bir taarruz olduğunu zannedip ihtiyat birliklerini yanlış cepheye yolladı. Japonlar daha sonra sol kanattan çevirme harekatı ile genel taarruza geçti ve Rus cephesi düştü. Japonların toplam kaybı 75.504 ölü ve yaralı, Ruslar ise yaklaşık 90.000 kayıp verdi. Bu zaferle Japonlar Güney Mançurya’yı ve inşaat halindeki Rus Trans-Sibirya demiryolu hattını ele geçirmişti. Bu demiryolu ayrıca daha Doğu’da Vladivostok’a ulaşıyordu. Böylece Japonlar önemli bir koz ele geçirmiş oldu. Rus ordusunun morali ise dibe vurmuştu. Japonlar çok fazla asker kaybetmişti. Kamuoyundan saklamasına rağmen savaş sonrası ölen askerlerin toplu halde yakıldığına The Times muhabiri Lionel James şahit olmuştu.
Port Arthur’da “Banzai!” sesleri!
Port Arthur ablukasını Ruslar İkinci kez yarmaya çalıştı. Bu yarma hareketide başarısız oldu. Rusların diğer sancak gemisi Tsesarevich Japon topçu ateşine maruz kaldı. Tuğamiral Wilgelm Vifgeft bu olayda hayatını kaybetti. Ruslar böylelikle savaşta iki ünlü amiralini kaybetmişti.
Japonlar Aralık 1904’te Port Arthur çevresinde bulunan tepelere topçu yerleştirmeye karar verdi. Çünkü daha önce cepheden girişilen hücumlar Rus müstahkem mevkilerini geçememişti. Japonlar ağır kayıp vermiş ve bu sebeple çevre tepelere hücum emri verildi. Bu tepelerden kanlı çarpışmalar sonrası Ruslar geri püskürtüldü. Bu hamle ile limanda demirlemiş Rus Pasifik donanması açık hedef haline geldi. Şiddetli bombardıman sonucu Rus Pasifik Filosu tamamen imha edildi. Batırılan belli başlı Rus harp gemi ve kruvazorlerinden bazıları: Poltava, Retzivan, Pobeda, Peresvet.
Ağır hasar alan Sivastopol harp gemisi daha sonra kaptanı tarafından düşman eline geçmemesi için batırıldı. Bazı gemiler Japonlar tarafından kurtarılır ve kendi donanmalarında hizmete alınır. Bu saldırı sonucunda Port Arthur’daki Rus direnci kırılmış ve Ruslar teslim olmuştu. Japonlar Port Arthur kuşatmasında 57.000’den fazla kayıp verir. Ruslar ise 31.000’den fazla kayıp verir ve ayrıca 33.325 askeri esir düşer. Japon teğmen Sakurai bu kuşatmanın en az Plevne kadar mühim olduğunu hatıratında zikreder.
Tsushima Deniz Muharebesi
Ruslar bu mühim kaybı telafi etmek için Baltik Filosunu Uzak Doğu’ya yolladı. Filo 8 aylık yolculuk boyunca birçok sıkıntı ile karşılaştı. Moraller düşüktür ve intihar vakaları yaşanır. Nakhimov kruvazorü ve Orel zırhlısında isyan bile çıktı. Rus Baltik Filosu Vladivostok’ta kalan ikinci Pasifik Filosu ile birleşmek isterken Amiral Togo önderliğindeki Japon Donanması’nın saldırısına maruz kaldı. 33.000 kilometre mesafe kat eden Rus donanması bitkindi. Japonlar ise hazırlıklıydı. Koramiral Akiyama Saneyuki bu hazırlıkları şu şekilde açıklar: “Taktik ve strateji eğitimi icin harcadığım 10 sene, hep bu 30 dakikalık çarpısma içindi… ”
Ruslar top ve gemi sayısı bakımından üstün olsalarda Japonlar gemi hızı (knot), taktik ve moral bakımından daha üstündü. 27-28 Mayıs 1905’te gerçekleşen Tsushima Deniz Muharebesi kesin Japon zaferi ile sonuçlandı. Tsushima Deniz Muharebesi modern zırhlı harp gemileri arasında gerçekleşen ve kazananın kesin bir şekilde belli olduğu ilk deniz muharebesi olarak tarihe geçti. Ruslar 10.000’in üzerinde kayıp verdi. 39 irili ufaklı harp gemisinden sadece 3’ü Vladivostok limanına ulaşmayı başardı. Japonların kayıpları ise çok daha hafifti. 700 ölü ve yaralı olmak üzere 3 torpidobot kaybetmişti. Böylece Ruslar Pasifik Filosundan sonra Baltik Filosunuda kaybetmişti. Muharebeyi etki bakımından Ingilizlerin 1805’te Napolyon’u mağlup ettikleri Trafalgar muharebesinden bile üstün görenler olmuştu.
Tsushima Deniz Muharebesi’nde Japon Donanması
Rus Karadeniz Filosu ise Osmanlı’nın Boğazlardan geçişe izin vermediği için Uzak Doğu’ya yola çıkamaz ve imha olmaktan kurtulur.
Nikudan Kogeki
Japonlar Rus müstahkem mevzileri ele geçirmek için ilginç bir yöntem uygulamıştı. “Nikudan Kogeki”, yani “İnsan kurşunu” stratejisi ile Rus mevzilerine amansız şekilde hücumlar gerçekleştirmişlerdi. Bu strateji hiç şüphesiz II. Cihan Harbi’ndeki kamikaze intihar saldırılarını hatırlatıyor. Port Arthur’a gerçekleştirilen sadece bir hücumda Japonlar 16.000 kayıp vermişti.
Barış görüşmeleri
Japonların kesin zafere yaklaştığını gören Batılı Devletler tarafları barış masasına davet eder. 5 Eylül 1905 tarihinde özellikle Amerikan başkanı Roosevelt’in çabaları ile Portsmouth anlaşması imzalanır. Bu anlaşma ile Rusya Mançurya ve Liaodong yarımadasından çekilecek ve Güney Sakhalin adalarını Japonlara teslim edecekti. (bu adalar daha sonra Sovyet Rusya tarafından II. Cihan Harbi sırasında işgal edilecektir, günümüzde iki ülke arasındaki en büyük anlaşmazlıkların başında gelir). Ruslar ayrıca bağımsız Kore devletinin Japon etki alanı içinde olduğunu kabul edecekti. Harp tazminatı maddesi iflas etmiş Japon devleti için mühim bir maddeydi fakat Rusya herhangi bir tazminat ödemeyi reddetti.
Ayrıca barışı tekrar tesis etme çabalarından dolayı Amerikan Başkanı Roosevelt Nobel Barış Ödülüne layık görülür. Hiç süphesiz Roosevelt Japonların 37 sene sonra aynı mantıkla bu sefer Pearl Harbor’da kendi ülkesini hedef alacağını bilmiyordu.
Cephe gerisinde yaşananlar
Daha önce bahsettiğimiz gibi bu harpte bir çok yenilik yaşanmıştı. İlk kez telsiz sistemi ile harbin seyrini The Times gazetesi muhabiri Lionel James bölgeden dünyaya aktarmıştı. Bu teknoloji Rusların Çin ve Japon esir ve sivillere uyguladığı baskıyı an be an aktarmakta faydalı olmuştu. Ruslar bu teknoloji sayesinde askeri bilgilerin süratle sızmasından dolayı bu tip eylemleri casusluk eylemi sayacağı ve Port Arthur civarında bu eylemi yapan gemilerin meşru hedef sayılacağını büyük devletlere iletmişti. Rusya’nın bu kararı büyük devletler nezdinde protesto edilmişti. Fakat aynı şekilde Japonlarda ağır kayıpları kendi halkından sansür uygulayarak saklamıştı.
Sonuç
Sonuç itibariyle Japonya harpten ağır bedel ile olsada galip ayrılmayı başarmıştı. Karşısında ki hezimete uğramış güç ise öyle yabana atılacak türden bir hısım değildi. Çarlık Rusya’sı dönemin süper güçlerinden sayılırdı, ve yeni yeni tırmanışa geçmiş, aşağı ırk olarak görülen Uzak Doğulu bir ülkeye feci bir şekilde mağlup olmuştu. Rusya harpten maddi ve manevi olarak ağır yara alarak çıkmıştı. Bu mağlubiyet zaten var olan Çar karşıtı muhalifleri ateşlemiş ve 1905-1907 arasında gerçekleşen Birinci Rus ihtilalinde Çar neredeyse tahtını kaybetmişti. 50.000 Rus ve 80.000 Japon askeri çarpışmalarda, çeşitli yara ve hastalıklar sebebiyle hayatlarını kaybetmişti.
Japonya bu zaferle dünyaya yeni askeri bakış açısı sunmuş ve kendini süper güç olarak kabul ettirmişti. Batı ve özellikle Ingiliz basını Davud (Japonlar) ve Calut (Ruslar) çarpışmasından bahsetmişti. Bu harbin asıl önemi Japonya’nın Uzak Doğu’da hakim bir güç olması ve uluslararası arenada süper güç vasfını kazanmış olmasıdır. Ayrıca tarihte Avrupalı, Batılı bir süper gücün aşağı ırk sayılan Doğulu devlet tarafından hezimete uğratılması daha önce görülmüş bir olay değildi. Japonlar adeta bir yenilmezlik havasına girmişlerdi. Japonların bu yürüyüş ve ilerlemesi II. Cihan Harbi’nin sonlarında atılan iki atom bombasına kadar sürecekti.
O dönem bu harp öyle bir yankı uyandırmıştı ki Sultan II. Abdülhamid gün be gün harita ile bu harbi takip etmişti. Hatta Sultan Abdülhamid döneminde bir Japon heyeti İstanbul’u ziyaret etmiş ve olası bir Rus-Japon harbinde Osmanlı’nın tutumunu sormuşlardı. Japonların zaferi Osmanlı’da büyük sevinçle karşılanmıştı. Basında zaferden bahseden bir çok yazı çıkmıştı. Nede olsa Japonlar, ezeli düşman olan Ruslara unutamayacakları bir tokat atmıştı. Ertuğrul firkateyni faciası ile ayrı bir önem kazanan Osmanlı-Japon ilişkileri bu Japon zaferi ile hiç şüphesiz farklı bir seviyeye ulaşmıştı.
MÜKREMİN ÜMİT GÜL
Kaynakça:
Reporting the Russo-Japanese War, 1904-5 – Peter Slattery
The Russo-Japanese War 1904-1905 – Geoffrey Jukes (Osprey)
Abdulhamid’in Kurtlarla Dansı – Mustafa Armağan
Ertuğrul Firkateyni Faciası – Erol Mütercimler & Mim Kemal Öke
Human Bullets, a soldiers story of the Russo-Japanse War – Tadayoshi Sakurai
World War Z (The Russo Japanese War)