Yaşar Kemal’in Ustadır Arı kitabı: Toplumcu gerçekçi bir bakış açısı
Yaşar Kemal’in 1995 yılında yayımlanan “Ustadır Arı” kitabı, yazarın gazete ve dergilerde yayınlanmış yazıları ve konuşmalarından derlenmiştir. Bu eser, Kemal’in toplumcu gerçekçi bakış açısını yansıtan önemli bir derlemedir.
Kitabın başlığı, Yaşar Kemal’in arılara olan sevgisini ve hayranlığını yansıtmaktadır. Arıları, çalışkanlık, üretkenlik ve dayanışma gibi özelliklerinden yola çıkarak kendi görüş ve değerleriyle ilişkilendiren Kemal, bu kitapta toplumcu gerçekçi bir perspektifle okuyucuya seslenmektedir.
“Ustadır Arı”da Yaşar Kemal, toplumsal sorunları ve adaletsizliği eleştirel bir bakış açısıyla incelemektedir. Özellikle yoksul halkın karşılaştığı zorluklara ve bu sorunların kökenlerine dikkat çekerek, okuyucuya düşündürücü bir perspektif sunmaktadır.
Kitap aynı zamanda Kemal’in edebiyat ve kültür üzerine düşüncelerini içermektedir. Yazar, edebiyatın toplumsal değişimde oynayabileceği önemli rolü savunmaktadır.
“Ustadır Arı,” Yaşar Kemal’in yazarlık serüvenini ve düşünce dünyasını anlamamızı sağlayan önemli bir eserdir. Toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla yazılmış olması, günümüzde de güncelliğini korumaktadır.
Kitap, Yaşar Kemal’in gazetelerde ve dergilerde yayınlanmış toplumcu ve gerçekçi bakış açısını yansıtan yazılarından oluşuyor. Kitap, 1950’lerin sonundan 1990’ların ortasına kadar yaklaşık kırk yıllık bir süreyi kapsayan çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış yazılardan oluşuyor. Kitabın içerdiği konuları altı ana konu başlığı altında sınıflandırabiliriz:
- Toprak, tarım ve orman sorunu
- Kültür (milli ve evrensel manada)
- Yozlaşmış, toplumdan kopuk aydınların eleştirisi
- Türkiye ve dünyada sosyalizm ve demokrasi
- Savaşlar (Vietnam ve Bosna Hersek iç savaşı ağırlıklı olarak)
- Kürt meselesi
Yaşar Kemal’in yazılarında, halkına büyük bir sevgi ve bağlılıkla yaklaştığı, içinden gelen samimiyetin okuyucuya aktığı görülmektedir. Sanatçı portreleri bölümünde, Arif ve Abidin Dino kardeşler, Onat Kutlar, Turhan Selçuk, Zülfü Livaneli ve Mikis Theodorakis gibi farklı sanat dallarında eser vermiş sanatçılar hakkındaki düşüncelerine de yer verilmiştir.
Kitabın son bölümünde, Yaşar Kemal ile yapılmış söyleşilere de yer veriliyor. Bu bölümde Kemal’in yazarlık serüvenine, yazın tekniğine dair düşünceleri okuyucularla paylaşılmıştır.
Kitap, “Demirciler Çarşısı Cinayeti” gibi önemli olayları anlatan bölümlerle de dikkat çeker. Kemal’in bu olayı anlatırken duygusal bir derinlikle ve anlamla ifade etmesi, okuyucuya etkileyici bir deneyim sunar.
Yaşar Kemal’in yazılarında dile getirdiği düşünceler arasında, insanın yaşamaya mahkûm edildiği zorlu koşullara, toplumdaki düşünce kısırlığına ve kültürünün küçümsenmesine dair çarpıcı tespitler bulunmaktadır.
“Ustadır Arı,” geniş bir zaman dilimindeki yazıları ve konuşmalarıyla, Yaşar Kemal’in derin düşünce dünyasını, toplumcu gerçekçi bakış açısını ve edebi yeteneğini anlamamızı sağlayan önemli bir kaynaktır. Kitap, günümüzde de okuyuculara seslenmeye devam eden etkileyici bir eser olarak değerini korumaktadır. Kitaptan alıntıladığım bazı yerleri de paylaşmak isterim.
“İnsanoğlunu sonsuz bir uçurum üstüne ayağını koyacak kadar orada yaşamaya mahkûm edin; yağmur altında, karda kışta, o acı içinde, açlıkta yoklukla yaşar da ölmeye razı olmaz, yaşamını sürdürmekte direnir,”
“Birtakım aydınlarımız, Anadolu dilinin, şiirinin, dil, anlatım zenginliğinden yararlanma gerekliğini duymadı. Halk şiirine öykünme modası, halk ürünlerini baş tacı etme birtakım aydınlarımızda, yazarlarımızda tepkiyle karşılandı. Evlere kilim serme, duvarlara nakışlı çorap asma, heybe, çam bardak, demir işleri birer alay konusu oldu. Halk müziği dinlemek de bir alay konusuydu.”
“En namuslu, en demokrat gözüken bir devlete bakıyoruz, çarpışanların en ırkçısına, haksızına türlü yardımlar ediyor, silah yardımından politik yardımlara kadar. Bundan vatandaşlarının bile, kimi zaman, haberleri olmuyor. Medya da ona göre koşullandırılmaya çalışılıyor. Halklar da koşullandırılıyor. Kimi devletler Birleşmiş Milletleri bile istediklerinde istedikleri yöne sürükleyebiliyorlar. Dünya şu anda bir çıkar çatışmasında. Kim kimi daha çok sömürebilecek, kim kime daha çok kazık atabilecek, kim kimi daha çok kandırabilecek. Bu küçük savaşlar, büyük çıkarların savaşlarıdır.”
“Ülkemiz zor, ülkemiz kısırlaştırılmış, her yönüyle fukaralaştırılmış bir ülkedir. İnsanlarımız baskılar altında, kendi öz kültürünü küçümseme, hor görme yüzünden, yozlaşmış medyası, okulluktan çıkmış okulları, tükenmiş üniversiteleriyle yaratıcılığını yitirdi yitirecek.”
“Ülkemizin başındaki bela, düşünce kısırlığıdır. Her şey bir ezbercilikten geliyor, başka bir ezberciliğe gidiyor. Bir insanoğlu için bir yabancılaşma, bir yozlaşma, bir çürümedir. Yaratıcılık gücünü yitirmiş bir insan soyu tükenmiş demektir. Bir ülkenin bu duruma düşmesi, düşürülmesi, yaşamdan da umudunu kesmesi, mutluluğunu tüketmesidir.”
“Ben, her şeyden önce anlaşılmayı isterim. Ne kadar karmaşık olursam olayım, ben derdimi anlatmak isterim insanlara. İnsanları büyük bir şiir havasına sokmak yerine, güzel bir havaya sokup anlaşılmamak yerine, daha az dünyam olsun, daha az belirli bir dünyam olsun, ama insanlar beni anlasınlar isterim. Onun için bu Demirciler Çarşısı Cinayetinin başını en azından belki yirmi beş defa yazdım. Bir dil müziği yapmak istedim.”