Osmanlı eyalet sistemi nasıl işliyordu? Çok uluslu imparatorluğun yönetim modeli
Tarih boyunca geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı Devleti, eyaletleri karmaşık bir idari yapı yerine bölgesel ihtiyaçlara göre şekillenen esnek bir sistemle yönetmişti.
Osmanlı Devleti’nin yönetim anlayışı, fethedilen bölgelerin sosyal yapısına ve siyasi şartlarına göre şekillenen çok katmanlı bir taşra düzenine dayanıyordu. Erken dönemde “beylerbeyilik” ve “vilayet” kavramları kullanılırken, “eyalet” terimi zamanla idarî yapı içinde kalıcı hâle geldi. Fethedilen bölgeler çoğu zaman hizmeti geçen beyler veya hanedan üyelerine bırakılıyor, yönetim bölgedeki düzeni bozmadan sürdürülüyordu.
YARI BAĞIMSIZ YAPILAR VE HARAÇGÜZAR DEVLETLER
Osmanlı idaresinde yalnızca klasik eyaletler değil, imparatorlukla bağlı ancak iç işlerinde özerk pek çok yönetim modeli de vardı.
Raguza (Dubrovnik) Cumhuriyeti, Edirne’nin fethinden sonra Osmanlı’nın haraçgüzarı olmuş ve bu statüsünü 1806’ya kadar korumuştu.
Sakız Cumhuriyeti, Fatih döneminde haraçgüzar olarak bırakılmış ancak 1566’da düzeni bozması üzerine merkeze bağlanmıştı.
Kırım Hanlığı, 1475’ten 1774’e kadar Osmanlı himayesinde varlığını sürdürmüş, ardından Rusya tarafından işgal edilmişti.
Mekke Emirliği, Memlüklerin ilhakından sonra da yarı bağımsız yapısını korumuş ve 19. yüzyıla kadar emirlik statüsüyle yönetilmişti.
Eflak, Boğdan ve Erdel, Osmanlı’ya bağlı olmasına rağmen özel yönetim haklarına sahip voyvodalık ve krallıklardı.
DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA AŞİRET TEMELLİ YÖNETİM
Yavuz Sultan Selim’in fetihleriyle birlikte Şam, Halep, Diyarbekir gibi büyük eyaletler oluşturulurken bölgede çok sayıda yarı bağımsız aşiret yönetimi de bulunuyordu.
“Yurtluk–Ocaklık”, “Hükümet” veya “Hakimlik” adı verilen bu yapılar, özellikle İdris-i Bitlisî’nin girişimleriyle Osmanlı’ya bağlanmış; kendi içinde özerk hareket eden bu beyler, vergilerini toplayıp merkezle paylaşmış ve savaşlarda Osmanlı ordusuna katılmışlardı.
İLK EYALETLER NASIL KURULDU?
Edirne’nin fethinden sonra 1362’de Rumeli Beylerbeyliği, Osmanlı’nın ilk resmî eyaleti olarak kuruldu. Başına Sultan I. Murad’ın lalası Şahin Paşa getirildi. Ardından:
Anadolu Beylerbeyliği (1393)
Eyâlet-i Rum (1413, Sivas merkezli)
Karaman Eyaleti (1468 sonrası)
gibi büyük yönetim birimleri oluşturuldu.
KANUNİ DÖNEMİNDE EYALET SAYISI ARTTI
Kanuni Sultan Süleyman’ın fetihleriyle eyalet sistemi daha da genişledi.
Bu dönemde Halep, Şam, Mısır, Cezayir, Bağdat, Van, Erzurum, Temeşvar ve Budin gibi önemli eyaletler kuruldu. Uzak eyaletlerin başına genellikle vezir rütbesinde beylerbeyiler atanıyor, yakın eyaletlerde ise rütbe daha düşük oluyordu.
TİMAR VE SÂLYÂNELİ EYALET FARKI
Osmanlı eyaletleri iki temel modele göre yönetiliyordu:
TİMARLI EYALETLER
Toprak mülkiyeti devlete aitti.
Gelirler timarlı sipahilere bırakılır, onlar da karşılığında cebelü askerleri yetiştirirdi.
Fazla gelir “irsaliye” adıyla merkeze aktarılırdı.
SÂLYÂNELİ EYALETLER
Timar sistemi uygulanmazdı.
Yıllık belirlenmiş vergi merkeze iletilirdi.
Mısır, Yemen, Cezayir, Tunus, Basra gibi uzak merkezlerde bu sistem hakimdi.
Geliri az bölgeler Mısır gibi zengin eyaletlerden destek alırdı.
KİMLER BEYLERBEYİ OLABİLİRDİ?
Beylerbeyilik, hem idarî hem askerî otorite gerektiren önemli bir makamdı. Fatih’in Kanunnamesi’ne göre bu göreve:
Nişancılar,
Mal defterdarları,
Deneyimli sancak beyleri,
Yüksek rütbeli devlet adamları
atanabiliyordu.
Zamanla Enderun’da yetişmiş “kul sistemi” kökenli yöneticiler de eyaletlerin başına getirilmeye başlandı.
EYALET-SANCAK DÜZENİ
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan’ın konuyla ilgili makalesine göre, (Osmanlı Eyaletleri Nasıl Yönetmişti?, Derin Tarih Dergisi, Mayıs 2013.) Eyaletler sancaklara, sancaklar daha küçük idari birimlere ayrılıyordu.
Beylerbeyilerin görevleri arasında:
Güvenliği sağlamak,
Askerî hazırlıkları yürütmek,
Savaşlarda timarlı sipahileri toplamak,
Bölgedeki divan toplantılarına başkanlık etmek
yer alıyordu.
17. VE 18. YÜZYILLARDA BOZULMA DÖNEMİ
Timar sisteminin bozulmasıyla birlikte taşrada güç dengesi değişti.
Vergiler “iltizam” sistemiyle nakit olarak toplanmaya başlandı.
Beylerbeyilerin yanında geniş “kapı halkı” toplulukları oluştu.
Bu gruplar sık aziller nedeniyle zaman zaman taşrada asayişi bozdu.
Ayanlar giderek güçlendi ve bazı bölgelerde yerel hanedanlar ortaya çıktı.
Bu dönemde merkez–taşra ilişkisi gerildi, devlet kontrolü zayıfladı.
VALİLİK SİSTEMİNE GEÇİŞ VE VİLAYET DÖNEMİ
I.Mahmud döneminde başlayan merkezileşme süreciyle:
Yeniçeri Ocağı kaldırıldı,
Eyaletler müşirlerin yönetimine verildi,
Tanzimat Fermanı sonrası mali yetkiler “muhassıllar”a devredildi,
1864’te Eyalet Nizamnamesi çıkarıldı ve “vilayet” sistemi resmen kuruldu.
Bu yapı, Cumhuriyet döneminin “il sistemi”nin temelini oluşturdu.
Kaynak: Gercektarih.com.tr