Toroslar’dan Adana’ya uzanan bir aşiretin hikâyesi: Conolar
1911 yılında Toroslar’ın Bolkar yaylalarında bir çocuk dünyaya geldi: Cono Ahmet. Yaşamı, bir aşiretin tarihine şekil verecek kadar sıra dışı ve dönüştürücüydü.
Genç yaşında, babasının peşinden Bulgaristan’a giden Ahmet, burada bir Roman kızıyla evlenerek farklı kültürlerle iç içe bir yaşamın ilk adımını attı. Ancak bu başlangıç, yalnızca bir hayat hikâyesi değil; Türkiye’nin en ilginç ve marjinal topluluklarından birinin köklerini atan bir dönemin başlangıcıydı.
Cono Aşireti’nin Kökenleri ve Dağılımı
Cono Ahmet, hayatını yalnızca Bulgaristan’la sınırlamadı. Suriye, Irak, İran ve Ürdün gibi farklı coğrafyalarda yaşadı, farklı kültürlerin izlerini taşıyan evlilikler yaptı ve nihayetinde 1942 yılında beş karısıyla birlikte Adana’ya yerleşti. Ahmet’in 1985’teki vefatına kadar süren hayatı, onu 42 çocuk ve 150 torunla geniş bir ailenin lideri hâline getirdi. Adana’da 300 hanelik bir aşiret olarak başlayan Conolar, zamanla Türkiye’nin farklı şehirlerine dağıldı. Bugün, özellikle Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Ulubatlı Hasan ve Yavuzlar mahallelerinde yoğunlaşmış olan bu topluluk, Türkiye’nin birçok farklı noktasında yaşamaya devam ediyor.
Bir Yaşam Tarzı: Kurallar, İnançlar ve Hayatta Kalma Mücadelesi
Conolar, dış dünyaya kapalı, kendi içinde yaşayan bir topluluk olarak bilinir. Birbirleriyle evlenir, yabancılarla pek iletişim kurmazlar. Ne İslam ne Hristiyanlık, Conolar için bir anlam taşımaz. İnançsız olarak tarif edilen bu toplulukta, dine yönelmiş bireyler bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Ancak Conoların yaşamında kuralsızlık bir hayat felsefesi hâline gelmiş gibidir. Eğitimsizlik, okuma yazma bilmemek ve çocukların okuldan uzak tutulması, onları yalnızca kendi kabile hayatlarına bağımlı kılmıştır.
Suç ve Hayat: Hayatta Kalmanın Bir Yolu
Conolar için suç, bir tercih değil; hayatta kalmanın bir yolu gibi görünmektedir. Çalmak, gasp etmek, otobanlarda kurgulu soygunlar düzenlemek, onlar için bir yaşam biçimi. Adana otobanlarında yapılan soygunlar, topluluğun en bilinen eylemleri arasındadır. Bu soygunlar, genellikle güzel giyimli bir kadının otostop çekmesiyle başlar. Araç durdurulduktan sonra, kadının araca binmesiyle birlikte 10-15 Cono erkeği araca üşüşerek sürücünün üzerindeki tüm değerli eşyaları çalar. Bu tür senaryolar, onların hayatta kalma mücadelesinin birer parçasıdır.
Cono kadınları da bu suç düzeninin aktif bir parçasıdır. Dükkanlardan yapılan “tırnakçılık” adı verilen hırsızlıklarda, anneler ve çocuklar birlikte çalışır. Çocuklar, gerektiğinde kavgalarda annelerine yardımcı olur; bu yardımlaşma, Conoların dayanışma kültürünün bir göstergesidir.
Toplumdan Dışlanma ve Ötekileşme
Conolar, Türk toplumunun en marjinal topluluklarından biri olarak görülmüş, çoğu zaman ötekileştirilmiş ve dışlanmıştır. Onlar için mahkeme salonları ve karakollar, toplumla iletişim kurdukları yegâne alanlar olmuştur. Bu ötekileşme, onların daha da kapalı bir topluluk hâline gelmesine neden olmuştur. Eğitim ve sosyal entegrasyondan uzak kalmaları, onları toplum dışına itmiş; kendi kurallarını yaratarak yaşamaya zorlamıştır.
Aile ve Evlilik Gelenekleri
Cono aşiretinde evlilik, sadece bir aile kurma meselesi değil, aynı zamanda ticari bir anlaşma gibidir. Kız çocukları, babalarının malı olarak görülür ve genellikle küçük yaşlarda evlendirilir. Bir kız çocuğunun evlilik yaşı 9’dan başlar, 14’ü geçenler ise evde kalmış sayılır. Bu kızlar, babaları tarafından birkaç bin lira karşılığında satılır; bazen birden fazla kez farklı kişilere verilerek ticari bir meta gibi görülür.
Cono erkekleri için ise evlilik, büyük bir soygun vurgunuyla mümkün olur. Bu, onların topluluk içinde yetişkin sayılmaları için bir gereklilik gibidir. Kızların evliliği, bazen büyük kavgaların ve ölümle sonuçlanan çatışmaların fitilini ateşler.
Bir Aşiretin Dışavurumu: Kurallar, Şiddet ve Direniş
Conolar, sadece toplumsal kuralları değil, aynı zamanda otoriteyi de sıklıkla sorgulayan bir topluluk olmuştur. Mahallelerine polis bile giremez; girerse büyük bir direnişle karşılaşır. Bu mahalleler, neredeyse bağımsız birer kale gibidir. Conolar, kendi içlerinde düzenlerini sürdürmek için şiddeti bir araç olarak kullanır. Meydan kavgaları, çivili sopalar, satırlar ve bıçaklar, onların yaşamlarının sıradan bir parçasıdır.
Conolar: Gizemli Bir Dünya
Conoların dünyası, dışarıdan bakıldığında karanlık ve anlaşılması güç bir yapı olarak görünür. Onların yaşam biçimi, tarih boyunca süregelen bir mücadelenin sonucudur. Ancak bugün, Conolar hakkında bildiklerimiz sınırlıdır. Onların hikâyesi, bir yanıyla derin bir hayatta kalma mücadelesini, bir yanıyla ise toplumsal dışlanmanın yarattığı bir öfkeyi taşır.
Conolar, kuralları ve inançları olmayan bir topluluğun, hayatta kalma uğruna nasıl kendi düzenini yarattığının çarpıcı bir örneğidir.
Mehmet Baş