Üstad Abdurrahim Karakoç
Gökan Öztürk / Şair
Üstad Abdurrahim Karakoç; insanlığı ile, mütevaziliği ile Türk halkının gönlünde taht kurmuştur. Halk onu sevmiş bağrına basmıştır. Âşk şiirlerde Mihriban diyerek gönlümüze tercüman olmuş. Hicivlerinde Hakim Beğ, Tohdur Beğ, İsyanlı Sukût diyerek halkın çektiği sıkıntıları cesur bir şekilde dile getirmiştir. Yaşadığımız yüzyılın en sağlam en büyük heccav ustası desek abartmış sayılmayız. Değişik türlerde de şiirler yazmış 60 yıl şiirle hemhâl olmuş, ve Allah’ın takdiriyle onu bize nasip etmiş. İyi ki Abdurrahim Karakoç gelmiş ve onu tanımışız, o olmasaydı Türk Halk şiirimiz ciddi anlamda yetim kalırdı. Yüzlerce şâir ve ozana şiir yazdıran onun gönül tasından şu içen bu güzel insan bu toprakların sesidir. Kıyamete kadar geride bıraktığı güzel hatıralarla ve yazdıklarıyla anılacaktır. 2 kez evine gidip muhabbet etmişliğim çay içmişliğim olmuştur. Telefonda görüştüğümüz çok olurdu. Üstadın evine ilk ziyaretim 24 Ekim 2007. Hayatımın en güzel günüydü. İkinci ziyaretim 23 Temmuz 2011. Kardeşim Muhammed Işık ile beraber gitmiştik. O zamanlar elimizde süslü-püslü telefon yoktu. Bir kaç resim çekildik. Üstada yine şiirlerimi götürmüştüm.
Kartal Rüyası ilk şiiri kitabımın adını ve önsözü üstad yazmıştı. (Kasım 2008) Kitap çıktığında gazetede köşe yazısında tanışmış. Daha öncesinde köşe yazılarında zaman zaman bana yer verirdi. O köşe yazıları hâlâ bende durur, saklıyorum.
Kartal Rüyası ilk şiir kitabım çıktığında bizim burda bir televizyon programına davet edildim. Üstadı aradım bana şunları söyledi. “Sana siyaset ile ilgili bir şeyler sorarlarsa, ben buraya şiir okumak için geldim de” diye nasihatte bulunmuştu.
Bazı şeyler vardır ki anlatılmaz. O da bende kalsın. Üzerimde hakkı çoktur. Hakkı ödenmez. Diyeceğim tek şey inşallah bana ettiği duası bir gün kabul olur. Anadolu insanı, dava adamı, bilge, şair, üstat, olmuş bu güzel insanın kıymetini yeterince bilemedik. Özellikle gençler Üstadı iyi okusunlar, verdiği mesajları iyi analiz etsinler, 12 eser külliyatını alsınlar. O, söyleyeceklerini söyledi bize düşen onun yolunu yol edinmek ve çok okumak. Sözlerime üstadın “Taksim” adlı şiirinin son dörtlüğü ile bitiriyorum.
“Hiçbiriniz telaş etmesin boşa
Doyacak gözünüz toprağa taşa
Beni inancımla koyun başbaşa
Topyekûn dünyayı size bıraktım”