Sürgün ve acının bitmediği topraklar: Filistin
Takvim yapraklarında ne kadar geriye giderseniz gidin Filistin’de aynı manzaraya tanık olursunuz.
Filistin toprakları 1. Dünya Harbi ile başlayan çözülmenin en büyük acı resmini taşıdı ve taşımaya devam ediyor.
Osmanlı Devletini tarihe gömmek isteyenler türlü planlarla, tüm gayretleriyle kanlı dişlerini İslam coğrafyasına geçirdiler. Kan akmaya devam ederken vampir cinsi vicdandan yoksun katiller değişmedi, dün de aynı zulmü işleyenlerin yerini aynı vicdansızlar aldı.
Nekbe, Filistin topraklarından sürgüne gönderilen insanların tarihi demek isterdim! Ama bu, bizim de tarihimiz ve asıl tarihi sorumluluğu biz taşıyoruz.
Tüm Müslümanların uykuya daldığı devirde onları uyandırma sorumluluğu. Yüzleşmemiz gereken acı gerçek, unuttuğumuzdur. UNUTMA! Çünkü sen tarihe yön vermiş, zalimlerin karşısına mertçe dikilmiş ecdadın torunusun. Ne oldu da uykuya daldın. Kendine gelme zamanı değil mi?
15 Mayıs 2025 yılındayız, Filistin halkı hala sürgünde. Müslümanlar hala dağınık. Betonlaşmış zihinlerimizle çağımızda olup bitenlere kayıtsız kalıyoruz. İmame lazım tüm İslam alemine. “Toparlanın sahip çıkma vaktidir’’diyerek inancından aldığı feyizle gayrete sarılıp dirilme vaktidir. Korkudan arınarak hareket etme vaktidir. Batının eteğinde ninnilerle uyutulduğumuz yetmedi mi? Hangi ninni bizi ülkümüzden alıkoydu? Oysa bizim ninnilerimiz uyutmak için değil, zamanı gelince uyuyanları uyandırmak için söylenmemiş miydi?
Sanatçı Yücel Arzen’in anneler günü için yayınladığı videoda, annelerimizin söylediği ninnilerden bir tanesini besteleyerek, uyandıracak ruhun küçük yaşta eğitilmesine değindi.
Uygur ninnisinin mesajı çok açık; Doğu Türkistan’da Çin’in zulmü devam ederken zalime dur diyecek, boyun eğmeyen Türk milleti olduğunu hatırlatmak. Ninninin sözleri “Hür atanın balası, sürgün olur köle olmaz. Ninni balam, ninni…’’
Asla Köle Olma başlığıyla bestesini yayınlayan Yücel Arzen, bize kendimizi hatırlatıyor. Dünyada zalimlerin bu denli hoyratça salya saçmasının nedeni senin olmayışındır. Filistin, Doğu Türkistan ve nice mazlumun olduğu her yer, seni beklerken batının beşiğinde uyumayı seçmekten vazgeç.
Bugün 15 Mayıs ve Nekbe; sürgünün tarihi. Senin yokluğunu fırsat bilenlerin 1948’de Filistin halkını sürgüne gönderdiği gün. Şehirlerimizin ismini değiştirdikleri, işgalle kurdukları devletlerini pervasızca ilan ettikleri gün 15 Mayıs. Nekbe, özelde Filistin halkı, genelde tüm Alem-i İslam’ın sürgünde olduğu tarihtir.
Modern düşüncenin ilimleri daraltmasıyla self oryantalizm hastalığına yakalanan fikir insanlarımızın konuşması gerektiği bir zamanda sustuklarına şahit oluyoruz. Oryantalizmin öncülerinden Hegel, doğuyu çürümüş, kurak ve düşünmekten uzak bir toplum olarak tanımlar. Avrupa, gücünü metal parçalarıyla dayatarak benimsetmedi. İlk olarak küçümseme ve tanımlamalarıyla kendine yabancılaştırarak yaptı. Kendine yabancı olan kendileriz.
7 Ekim 2023’te başlayan Gazze katliamın bugün, 586. günü oldu. Katliam hala devam ediyor. Okullar, hastaneler bombardıman altında. Anne karnındaki çocukların göbek bağını bombalar kesiyor. BM’nin Siyonist İsrail devletine engel olmasını geçtik, destek olarak kanı ellerinde taşıyorlar. Dengelerde görünürde bir değişiklik yok gibi. Fakat tüm insanlarda Filistin direnişini aşıladıklarının farkında değiller. Vicdan sahibi insanların dilinde “Özgür Filistin’’, “Nehirden denize özgür Filistin’’ sloganları var. Avrupa da insanlar Gazze’nin yanında olduklarını eylemlerle haykırıyor. Gazze halkının iradesini gören Avrupalı insanlar, İslam’ı merak ederek araştırıyor. Müslüman olma oranındaki artış herkesin dikkatini çekecek düzeyde. Gazze, Müslümanların yüz akı ve rahmeti.
Filistin halkının uğradığı zulmü dile getirmeliyiz. Gençlerimizi tarihe tanık olarak yetiştirmeliyiz. Nekbe’yi anlatmalı ve yakın tarihi öğretmeliyiz. Okullarımızda farkındalık çalışmaları yapmalı, öğrencilerimizi yabancı olarak yetiştirmemeliyiz.
15 Mayıs Nekbe hala devam ediyor.
Sesiz kalma!