Oruç: Ramazan’ın kalbi, müminin manevi yolculuğu
Gökan ÖZTÜRK / Şair
Oruç, Ramazan’ın ruhunu besleyen, bedeni ve ruhu arındıran bir nehir gibidir. İmsak vaktinden iftarın şerefine kadar uzanan bu kutsal ayrılık, Allah’a yakınlaşmanın ve manevi olgunluğa ulaşmanın en yüce yollarından biridir.
Kur’an’ın nuruyla aydınlanan ayetler ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hadisleri, orucun müminin kalbinde bıraktığı derin izleri anlatır. Rabbimiz, “Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir” buyurarak, Allah’ın rızası için tutulan orucun eşsiz değerini hatırlatır. “Oruç ise benim içindir ve mükâfatını da ben vereceğim” sözüyle de orucun yüceliğini ve Allah’a olan yakınlığı vurgular.
Oruç sadece bedeni değil, aynı zamanda ruhu da arındırır. Bir kalkan gibi mümini kötülüklerden korur ve sabır erdemine erişmesini sağlar. Ramazan ayı, insanın kendini keşfetme ve manevi derinliklerine dalma ayıdır. Her günü Allah’a şükür ve sadakatle doldurur, dualar oruçlu bir kalpten daha samimi yükselir ve yüce Allah katında daha kıymetli olur.
Orucun bedene de sayısız faydası vardır. Bedeni arındırır, zihni keskinleştirir ve ruhu hafifletir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kalbi korur ve birçok hastalığa karşı kalkan oluşturur. Fakat oruç sadece bedensel bir eylem değil, aynı zamanda bir ruh halidir. İnsanı manevi açıdan güçlendirir, ahlakını güzelleştirir ve nimetlerin kıymetini anlamasını sağlar.
Herkesin oruçla ilgili kendi hikayesi ve manevi yolculuğu vardır. Kimi sağlık sebebiyle oruç tutamazken, kimi de her oruçla Rabbine daha da yakınlaşır. Bu nedenle, kimin niyetinin ne olduğunu yargılamak bize düşmez. Allah’ın rahmeti sonsuzdur ve samimi niyetlerin değerini en iyi bilen O’dur.
Ramazan ayının bereketi ve feyzi üzerimize olsun. Rabbimiz, tuttuğumuz her orucun, ettiğimiz her duanın ve yaptığımız her ibadetin kabul olmasını nasip eylesin.