Osmanlı Devleti Anadolu’ya yatırım yapmış mıdır?
(Gerçek Tarih) – Hümayun Yayınları’ndan çıkan ve Mustafa Armağan’ın kaleme aldığı “İçimize Açılan Kapılar” adlı kitabın ilgili bölümünde Osmanlı’nın Kilis’e yapmış olduğu yatırımlara yer verilmesi tarihi önemi bakımdan dikkat çekiyor. Zira belli bir kesim Osmanlı’nın Anadolu’ya yatırım yapmadığını savunmaktadır.
Armağan çalışmasındaki sözünü ettiğimiz detaya şu ifadelerle başlıyor:
“Kilis’te tarih kokan sokaklar, sokakların üstünü bir kemerle kapatmak suretiyle oluşturulan hoş görünümlü kabaltılar, içleri ayrı birer cennet olan evlerin muhteşem tezyinatlı kapıları, her biri başka bir dünyayı çağıran kapı tokmakları, hele taş süslemeleri, hiç ihmal edilemeyecek zengin kültür ve mimarlık mirasları olarak sık sık karşınıza çıkacak ve kaybettiğiniz değerlerin neler olduğunu ısrarla hatırlatacaktır size.” (s.72)
“Kilis’te hızlı bir gezi yaptığımızda ilk dikkatimizi çeken mimarlık eserlerinden birisi, Kanunî’nin teşvikiyle şehre yerleşen ve nesiler boyu Kilis’i kalkındırma görevini başarıyla yerine getiren ailenin reisi Vali Canbolat Bey’in yaptırdığı benzersiz külliyedir. Bugün sadece cami, Mevlevîhâne, hamam ve arastası ayakta kalabilmiş olan bu renkli külliye, tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı’nın deyişiyle söylersek, eğer Kilis’in abideleri zümrüt bir tespihin tanelerine benzetilecek olursa onun ‘pırlanta imamesi’ (başı) sayılmalıdır.” (s. 72-73)
Mustafa Armağan akabinde Vali Canbolat Bey’i ve faaliyetlerini detaylandırıyor:
“Öncelikle kendisi bir Mevlânâ aşığıdır. 1525 yılında, Kanunî devrinin başlarında Kilis’in sakin bir köşesinde bir Mevlevîhane yaptırmış, ardından tekkenin önüne bir cami inşa ettirmiştir. (Halep Mevlevîhânesi ile tıpatıp denilecek derecede benzeşmesi, Halep’in yalnız mutfağı ile değil, mimarisi ile de Anadolu’nun bir uzantısı olduğu tezini kuvvetlendiriyor.) Caminin yanında türbe, şadırvan, okul, lojmanlar (meşruta), Mevlevîhane, hamam ve çarşıyla birlikte o devrin pek az bir nüfusa malik olan Kilis’inde gerçekten de çok parlak bir medeniyet nümunesi olmuş ve bugüne kadar da şehrin merkezini, dahası can damarını oluşturmuştur.” (s. 73)
OSMANLI’NIN ANADOLU’YA YATIRIMLARI
Mustafa Armağan, “İçimize Açılan Kapılar” kitabındaki Kilis bölümüne galat-ı meşhur ifadelerle son veriyor:
“Bir de Osmanlı Devleti için ‘Anadolu’ya yatırım yapmamıştır’ derler. İftiranın bu kadarına da pes doğrusu. 16.yüzyılda, bir rivayete göre Mimar Sinan’ın eseri olan, 14,5 metre yarıçapı olan kubbeye sahip bu seçkin cami ile etrafındaki sosyal tesisler birer yatırım değilse nedir? Hatta Kilis’in üç cami dışındaki bütün eserleri Osmanlı dönemine aittir.
Osmanlı fethi sırasında neredeyse bir köy olan Kilis, daha 1590’larda sancak merkezi yapılmış ve nüfusu iki katından fazla artmıştır. 1891’e geldiğimizde ise Fransız araştırmacı Vital Cuinet’nin verdiği rakamlara göre, 15 bini Türk olmak üzere 20 bin nüfusa sahiptir ki, bu rakam o yıllar için oldukça yüksektir. Demek ki, Kilis yalnız leziz yemekleriyle değil, bize Osmanlı tarihi hakkındaki bazı hatalı yargılarımızı kırma fırsatını sunduğu için de değerlidir. Öyleyse sevgili tarihçiler, siz de ‘Marş marş Kilis’e!’” (s. 73-74)
gercektarih.com.tr