tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Osmanlı-Memlük hesaplaşması; 1516 Mercidabık savaşı

A+
A-

“… gayret ve hamiyet günüdür, hiç kimse ecelsiz olmaz ve eceli gelen kaçmağile kurtulmaz, şöyle ki derece-i şehâdet müyesser ola, âhirette sa’âdet bizim ve eğer Tevfîk u refîk-ı Hak mukarin olup düşmanımızı kahr ederiz, dünyada devlet bizim olur..”

Mercidabık savaşında Yavuz Sultan Selim’in sözleri.

 

Çaldıran’da Şah İsmail ağır bir şekilde mağlup olmuştu. Safevi tehdidi bir süreliğine bertaraf edilmiş olsa da tamamen ortadan kalkmış değildi. Yavuz Sultan Selim yarım kalan işini tamamlamak istiyordu. Evvelâ Safeviler üzerine yürüdüğü vakit kendine destek vermeyen dedesi Dulkadiroğlu Alaüddevle’yi 1515’te bertaraf etti.

Memlük Sultanı Kansu Gavri durumu izliyor ve Selim’in yükselen gücünden çekiniyordu. Hilafetin kendilerinde olması, Kutsal Topraklara hâkim olmaları sebebiyle Osmanlı’nın hızla yükselen gücünden rahatsızlık duyuyorlardı. Üstelik Yavuz Selim’in ağabeyinin oğulları Memlüklere sığınmışlardı. Memlük-Osmanlı sınır hattında gerginlik hat safhadaydı.

Yavuz Sultan Selim ordusu ile Güneydoğu Anadolu’ya hareket etti. Asıl hedefinde Şah İsmail vardı. Fakat Memlük sınırından gelen haberler hiçte iç açıcı değildi. Memlüklerin Şah İsmail ile mektuplaştığı ve kendisine karşı bir ittifakın oluştuğu istihbaratı geldi. Ayrıca Sultan Kansu Gavri ordusu ile Halep’e doğru yola çıkmıştı. Bazı Memlük emirleri gizliden Sultan Selim’e mektup yolluyor ve kendisini Halep ve Şam’a davet ediyorlardı. Mektup yollayanlar sadece emirler değildi, ayrıca ulemadan da mektup yollayanlar vardı.

Sultan Selim ordusu ile Konya ovasında iken Kansu Gavri’nin 20.000 kişilik ordusu ve Osmanlı şehzadesi Kasım, 4 mezhep kadıları, Abbasî halifesi Mütevekkil ile Halep’e ulaştığı haberi geldi (11 Temmuz 1515). Kansu Gavri boş durmuyor ve Şah İsmail ile ittifak görüşmelerini mektup ve elçiler aracılığıyla sürdürüyordu. Memlük ordu sayısı bu arada 50.000’e yaklaşmıştı. Memlük ordusunda bir Osmanlı şehzadesinin bulunması son derece manidardı. Bu sıralarda Sultan Selim Memlükler üzerine yürümenin hükmünü dahi âlimlere sormayı ihmal etmemişti. Neticede iki Sünni Müslüman devleti karşı karşıya gelecek ve Müslüman kanı dökülecekti. Dinen bunun caiz olmadığı acıktı. Fakat Memlük-Safevi irtibatı çıkan fetvada etkili olacaktır. Verilen fetvalar neticesinde hedefinde artık Memlük ordusu vardı.

İki ordu Hz. Davud’un kabrinin bulunduğu Mercidabık ovasına doğru hareket halindeydi. Memlük ordusunun toplam sayısı 50.000-60.000 arasında tahmin edilmektedir. Ordunun tamamına yakın hadidi ve cündi denilen hafif zırhlı süvarilerden oluşmaktaydı. Yaya askerleri yok denecek kadar azdı, top ve tüfek ise yoktu.

Osmanlı ordusunun toplam sayısı ise 60.000’in biraz üzerindeydi. Osmanlı ordusu son derece disiplinli hareket eden ve ateşli silahları çok iyi kullananan bir ordudur. Özellikle tüfekçi yeniçeriler seri tüfek atışlarıyla bundan evvel ki savaşlarda kabiliyetlerini göstermişlerdi.

Er meydanı!

Tarihler 24 Ağustos’u (1516) gösteriyordu. Her iki ordu artık hazırdı. Osmanlı ordusu kendine has olan klasik düzenini almıştı. Padişah kapıkulu askerleri ile merkezde yerini almıştı. Sağında kırmızı bayrakları ile sipahiler, onların yanında ak-kızıl bayraklarıyla zırhlı ulufeciler ve yeşil bayraklı garipler yerlerini almıştı. Padişahın solunda sarı bayraklı ulufeciler ve yeşil bayraklı garipler yerleşmişti. Sultan Selim’in önünde okçu ve tüfekçi yeniçeriler saf saf dizilmişti. Onların önünde ise zincirlerle birbirine bağlanmış toplar yerleştirilmişti. Selimname’de merkezin vaziyeti “adeta bir kale duvarı gibi” olduğu bilgisi geçer. Merkezin sağında Anadolu kuvvetleri ile Anadolu Beylerbeyi Zeynel Paşa, Karaman Beylerbeyi Hüsrev Paşa, Dulkadırlı Şehsüvaroğlu Ali Bey yan yana dizilmişlerdi. Sol kolda ise sırasıyla Rumeli Beylerbeyi Küçük Sinan Paşa, Amasya Beylerbeyi Mehmed Paşa, Diyarbekir Beylerbeyisi Bıyıklı Mehmed Paşa ve Kırım hanı Saadet Giray kuvvetleri yerlerini almışlardı.

Memlük ordusu süvarileri Osmanlı ordusunu görünce saflara ayrılmaya başladılar. Ön saflarda emir Sudun el-Acemi, emir Ürkmez, emir Bahşibay, Devâdâr Canım el-Eşref yerlerini almışlardı. Halep nâibi Hayırbey sağ kolu, Sibay ve Canberdi beyler ise sol kolu takviye ettiler. Osmanlı şehzadesi adamlarıyla birlikte sağ kolda yerlerini almışlardı.

Memlük ordusu top menziline girmemek ve Osmanlı tarafını harbe çekmek için çeşitli süvari manevraları icra etmekteydiler. Osmanlı ise buna cevaben ürkütme amaçlı topçu atışına başladı. Bu sırada Memlük sağ kolunda bulunan Aslan b. Budak birlikleriyle Osmanlı’nın sağ koluna, Şehsüvaroğlu ile Bıyıklı Mehmed Paşa üzerine hücum etti. Bu hücumu diğer Memlük beyleri Sibay ve Sudun El-Acemi’nin taarruzu izledi. Cesaretlenen diğer Memlük beyleri Emir Allan ve Emir Kertbay aynı şekilde Osmanlı sağ kanadına hücuma kalktı. Böylece Osmanlı sağ kanadında kıran kırana bir muharebe başladı. Osmanlı sol kolu ise ufak saldırı dışında ciddi bir tehlikeye girmedi. Sağ kanatta sarsılma emareleri görülünce Sultan Selim Sinan Paşa’yı sağ kanada, Yunus Paşa’yı ise sol kanada gönderdi. Sultan Selim askerlerine “..koman canlarım, dem bu demdir, görem sizi” sözleriyle cesaretlendiriyor ve dualar ediyordu.

Bu esnada Sultan Selim savaşın seyrini değiştiren bir hamle yaptı. Merkezde bulunan tüfekçi yeniçeriler top ve tüfek atışları ile ilerleme emri verildi. Bu dehşet verici saldırıyı Selimname’de “.. Yeniçeri askerleri yerlerinden kalkarak kin ve düşmanlık ateşini tutuşturdular, top ve tüfek sesleriyle insan çığlıkları yüzünden, yeryüzü tir tir titreyip güneşin yüzü sarardı…” satırları ile görmekteyiz. Memlük ordusu bu yoğunlaşmış ateş karşısında bozguna uğrarken Emir Sibay hayatını kaybetmiş ve birçok bey ve askerler Halep istikametine doğru kaçmaya başlamışlardı. Yaşlı Memlük Sultanı Kansu Gavri’nin ölümü hakkında birçok rivayet vardır fakat hepsinin ortak noktası Sultanın Mercidabık’tan ayrılırken atından düşüp hayatını kaybettiğidir. Sultan başta olmak üzere 50-60 namlı Memlük beyleri hayatlarını meydanda kaybetmişlerdi.

Halife Mütevekkil ve üç büyük kadı esir edilmiş fakat dördüncü kadı ise kaçmayı başarmıştı. Kaynaklarda tam sayı verilmesede Osmanlı ateş gücü karşısında Memlük ordusunun kaybı binlerle ifade etmek mümkündür.

Sonuç

Yaklaşık üç saat süren Mercidabık savaşında Osmanlı tarafı kesin bir zafer kazanmıştı. Sultan Selim Safevileri ortadan kaldırma hedefine ulaşamamıştı fakat Halep, Şam ve Kudüs toprakları Osmanlı’ya kapılarını açmıştı. Sultan Selim bunun ötesine gitmeyi, yani Kahire üzerine yürüme konusunda çokta istekli değildi.  Sultan Selim’in zihninde zafere rağmen hâlâ Şah İsmail’i ortadan kaldırmak yatıyordu. Nitekim meşveret meclisinde hararetli tartışmalar yaşanmış ve nereye hareket edileceği tartışılmıştı. Bazı ulema ve beyler Mısır’ın fethine devam edilmesi görüşüne sahiptiler, bir kısmı ise Doğuya, Şah İsmail’in üzerine yürüme taraftarıydılar. Ordunun büyük bir kısmını Anadolu’ya yollayan Sultan Selim elinde kalan az sayıdaki ordusuyla Şam üzerine yürümeye karar verecekti.Memlükler henüz tamamen mağlup olmamışlardı. Sağ kalan ordu ve namlı Memlük beyleri yeni seçilen genç sultan Tumanbay etrafında toparlanmaya başladıkları haberi ulaştı. Nihai hesaplaşma vakti gelip çattı.. Bir sonraki yazımızda Mısır’ın kapılarını açan Ridaniye meydan muharebesine birlikte göz atalım.

Kaynakça:

Osmanlı Klasik Çağında Savaş / Feridun M. Emecen

Savaşın Sultanları / Feridun M. Emecen & Erhan Afyoncu

Osmanlı Ansiklopedisi / IZ Yayıncılık 

Kayı serisi / Ahmet Şimşirgil

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.