Tarihi zenginlik ve doğal güzellikleriyle Karadeniz’in incisi Sümela Manastırı
Sümela Manastırı, Trabzon’un ilçesi sınırları içinde yer alan ve Meryem Ana’ya adanmış bir Rum Ortodoks manastırıdır. Manastır, 300 metre yükseklikteki Karadağ’ın zirvesinde, Altındere Vadisi’ne hakim bir konumda bulunmaktadır. İnşa tarihi olarak 4. yüzyıla dayanan bu manastırın kuruluşuyla ilgili kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, iki farklı rivayet mevcuttur. Birinci rivayete göre, Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios adlı iki keşiş tarafından 375-395 yılları arasında kurulmuştur. İkinci rivayete göre ise, manastırın kökeni 6. yüzyıla kadar gitmektedir.
Manastır, 12. yüzyılda Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde önemli bir dini ve kültürel merkez haline gelmiştir. Bu dönemde, manastırın mimarisi ve freskleri yenilenmiştir. Ancak, 14. yüzyılda Trabzon Rum İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte manastırın önemi azalmıştır. 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise manastır, yeniden canlandırılmıştır.
1923 yılında Türkiye’nin cumhuriyet ilanıyla birlikte Sümela Manastırı, Türk egemenliğine geçmiş ve bir süre bakıma alınmamıştır. Ancak, 1990’lı yıllarda başlayan bir restorasyon süreciyle manastır, 2010 yılında restore edilmiştir.
Sümela Manastırı, üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümü, kayalara oyulmuş bir şapeli içermektedir ve Meryem Ana’nın ikonasını barındırır. Orta bölüm, kayalara oyulmuş bir kilisedir ve içerisinde çeşitli freskler ve ikonalar bulunmaktadır. Üst bölümde ise manastır hücreleri ve bir mutfak yer almaktadır.
Manastırın freskleri, Bizans sanatının en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu freskler, 13. ve 19. yüzyıllar arasında farklı dönemlerde yapılmıştır ve İsa, Meryem Ana, havarilerin yanı sıra, Trabzon Rum İmparatorluğu’nun kurucusu I. Aleksios ve eşi Theodora gibi figürleri içermektedir.
Sümela Manastırı, Karadeniz Bölgesi’nin en önemli tarihi ve kültürel yapılarından biridir. Hem dini bir merkez olarak hem de tarihi bir eser olarak, manastır bugüne kadar varlığını sürdürmekte ve ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen bu anıt, bölgenin turistik cazibe merkezlerinden biridir.