tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Muhammed Işık

Gerçek Tarih Yayın Koordinatörü

Anadolu’nun bağrında kardeşlik: Türk ve Kürt birlikteliği

21.02.2024
A+
A-

Anadolu’nun bağrında, tarih boyunca iç içe geçmiş iki kadim halk: Türk ve Kürt. Birlikte yazılmış destanlar, paylaşılan acılar ve sevinçler, ortak bir kaderin izlerini taşır. Fakat bu kadim birliktelik, zaman zaman hain tuzaklarla sarsılmaya çalışılmıştır.

Geçmişin karanlık dehlizlerine geri dönmek, 1970’lerden 1990’lara kadar uzanan acılı dönemleri yeniden yaşamak, kimseye fayda sağlamayacaktır. Kardeşlik bağlarımızı zehirlemek isteyenlere karşı, sağduyulu ve birlik içinde durmanın zamanıdır.

Kürt kardeşlerimizi sadece PKK ile özdeşleştirmek, ayrımcılığın ve kutuplaşmanın tohumlarını ekmekten başka bir işe yaramaz. Bu topraklarda yaşayan her Kürt vatandaşı PKK militanı değildir. PKK, Kürt kimliğini kaçırarak kullanan, masum canları hedef alan bir terör örgütüdür.

Mevsimlik işçi kardeşlerimize yapılan saldırılar, esnafların dükkânlarına ve otobüslere taş yağdıran öfke patlamaları, sadece bölücülüğe hizmet eder. Bu tür eylemler, birlik ve beraberlik ruhunu zehirleyerek kargaşa ve huzursuzluk tohumları eker.

Kardeşlik bilincimizi diriltmek, sağduyulu ve vicdanlı bir şekilde hareket etmek bu zor zamanların aşılması için kritik önem taşır. Unutmamalıyız ki, barış ve huzur ancak birbirimize saygı ve sevgi ile yaklaştığımızda yeşerecektir.

Gelin, bu kadim topraklarda kardeşlik türküsünü yeniden yazalım. Birlikteliğe ve barışa uzanan ellerimizi, hain tuzaklara karşı kalkan olarak kullanalım. Geçmişin yaralarını sarmak, geleceğe umutla bakmak için birbirimize sımsıkı sarılalım.

Bu topraklarda Türk’ü Kürt’ten, Kürt’ü Türk’ten ayıran bir sınır yoktur. Var olan tek sınır, sevgi ve barışın sınırlarıdır. Gelin, bu sınırları birlikte aşalım, kardeşlik güneşinin aydınlığında yeni bir geleceğe yelken açalım.

Türk-Kürt kardeşliği, bu topraklarda yeşeren en nadide çiçeklerden biridir. Fakat bu çiçeği besleyen toprak, hain eller tarafından kirletilmeye çalışılmaktadır. PKK’nın emperyalist güçlerle ve uyuşturucu baronlarıyla işbirliği, Türkiye’yi zayıflatmaya çalışan devletlerle kurduğu kirli ilişkiler, bu kardeşliği gölgelemektedir.

Bu gerçeği görmezden gelmek, kardeşlik türküsünü sahte nakaratlarla süslemek, ancak felakete yol açacaktır. PKK’nın vahşetini görmezden gelip Kürtleri bu örgüt ile özdeşleştirmek, Türk milliyetçilerinin öfkesini körüklemek, sadece bölünmeye ve kaosa hizmet eder.

Jön Kürtçülük ve Jön Türkçülük gibi ırkçı ideolojiler, bu topraklarda fitne tohumları ekmektedir. MHP ve HDP gibi partilerin milliyetçi gençlerini aşırılıklardan uzak tutması, barış ve huzur için hayati önem taşımaktadır. Devlet yöneticileri de aşırı milliyetçiliğe ve kan siyasetine prim vermemelidir.

Birlik ve beraberlik ancak gerçeklerle yüzleşerek ve kardeşlik hukukunun üstünlüğünü kabul ederek sağlanabilir. Dil, din, ırk, soy ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlara eşit haklar tanınmalı, bu topraklarda yaşayan her bireyin can ve mal güvenliği devlet tarafından korunmalıdır.

Barış ve huzur için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Kardeşlik türküsünü yeniden yazmak, bu topraklarda sevgi ve saygı dolu bir gelecek inşa etmek hepimizin elindedir.

Terörün karanlık gölgesi, masum insanların hayatlarını esir almış, sokağa çıkma yasakları ile umut ışıkları sönük hale gelmiştir. Bu zor zamanlarda, devletin sağduyulu tavrı ve şeffaf iletişimi, güven duygusunu yeniden inşa etmek için hayati önem taşımaktadır.

Türk milliyetçiliği duyguları, sağduyulu eylemlerle sakinleştirilmeli, nefret ve öfke diline karşı barışçıl bir dil tercih edilmelidir. Asıl çözüm ise terörün kökünü kurutmak, bu karanlık ideolojinin toplumdan tamamen silinmesini sağlamaktır.

Devletin temel sorumluluğu, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumaktır. Zor durumdaki bölgelere insani yardım ulaştırılmalı, yoksulluk ve işsizlik gibi temel sorunlara çözümler üretilmelidir. Devletin şefkatli eli, her bir vatandaşa ulaşmalı, umut ve güven duygusunu yeniden yeşertmelidir.

Dağa kaçırılan küçük çocukların dramı, yüreklerimizi dağlamaktadır. Bu masumların ailelerine kavuşturulması, devletin insan haklarına saygısının ve vicdanının göstergesi olacaktır. Onların tedavisi ve rehabilitasyonu için gerekli tüm adımlar atılmalı, geleceklerine dair umut ışığı yakılmalıdır.

Terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerine bırakılmaması, topyekûn bir mücadele ile bu sorunun çözümü için tüm toplumun seferber olması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, medya ve her bir vatandaş bu mücadelede önemli bir rol oynamaktadır.

Tarih, acılarla örülmüş bir kumaş gibidir. Geçmişte yaşanan zorlu süreçler, izlerini ruhumuzda ve toprağımızda derinlemesine kazımıştır. Terörün gölgesi, Türk ve Kürt kardeşliği gibi kadim bir bağın üzerine düşmüş, umutlarımızı karartmıştır.

Fakat karanlığın kalbinde bile, bir ışık parıldamaktadır. Bu ışık, barış ve kardeşlik umududur. Terörün sona ermesiyle birlikte, devletin vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmesi, bu umudu yeşertmek için kritik önem taşımaktadır.

Her ölüm, bir gözyaşıdır. Her yitirilen can, geride kalanlarda derin yaralar açmaktadır. Bu nedenle, sağduyulu bir yaklaşım ve kardeşlik bilinciyle hareket etmek, terörün karanlığını aydınlatmak için tek çaredir.

Türk ve Kürt vatandaşlar, ortak bir paydada buluşarak bu karanlığa karşı birlikte durmalıdır. Terörü lanetleyerek, kin ve nefret tohumlarını ekenlerin oyunlarını bozmaya hazır olmalıdır. Kardeşlik ruhu, bu topraklarda barışın ve huzurun yegâne teminatıdır.

Geçmişin yükünü geride bırakarak, geleceğe umutla bakmak için birbirimize uzanan ellerimizi sıkı sıkı tutmalıyız. Acıların gölgesinde filizlenen bu umut, ancak birlikte hareket ederek yeşerebilir ve meyvesini verebilir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.