Bir devlet adamı örneği: Selahattin Adil Paşa
Amiral Adil Paşa’nın oğlu olarak 1882 yılında dünyaya gelen Selahattin Adil, babası ve ağabeyi Muzaffer gibi asker olmayı seçiyor ve topçu subay oluyor. 1902 yılında Kurmay Yüzbaşı olduktan sonra 1905 yılında Şam’a 5. Ordu’da görev almak için gidiyor lakin kısa bir süre orada çalıştıktan sonra görev yeri Selanik oluyor. Selanik’te 3. Ordu’da vazifesinin başında oluyor. Bir yıl sonra İstanbul’a tayini çıkıyor ve öğretmen olarak Mekteb-i Harbiye’de çalışmaya başlıyor.
Bir devlet adamı olarak Selahattin Adil Bey kendisine verilen görevleri yerine getirirken iyi bir analiz ve muhakeme ile devrin problemlerini çok iyi gözlemlemeyi de başarıyor. 1911 yılında Romanya’da Bükreş Askeri Ateşesi görevindeyken Bingazi’ye çağrılıyor ve burada İtalyanlara karşı savaşıyor. Daha sonra Bingazi’de bulunan subaylar Balkan Savaşı için çağrılınca o da diğer meşhur subaylar gibi Balkan Savaşlarında görev alıyor. Savaşın kötü sonuçlarından ciddi şekilde etkiliyor ve tekrar Bükreş’teki vazifesine geri dönüyor. Buradan da şunu anlıyoruz ki kendisi iyi bir asker olduğu kadar iyi bir diplomattır. Diplomasi zekâsının bir sonucu olarak belki de askerlikten istifa etmeyi bile düşünüyor ve içinde bulunduğu ruh hali neticesinde İstanbul’a geliyor.
İstanbul’a gelen Selâhattin Adil Bey, ruh halini değiştirmek niyetiyle veya kendisine bu yönde gelen telkinler sebebiyle Dr. Hüseyin İhsan Bey’in kızı Fazile Siret Hanım ile 1913 yılında evleniyor. İyi bir analist olduğundan bir süre kendini Balkan Savaşları üzerine değerlendirmeler yapıyor. Bu süreçte Genelkurmay’da kendine verilen vazifeyi nazikçe kabul etmiyor. Lakin diplomasi söz konusu olunca Bulgaristan sınırının belirlenmesi ve Bulgaristan ile yapılacak İstanbul Anlaşması için verilen görevleri kabul ediyor. Karargâh Subayı olarak II. Balkan Savaşı’na iştirak ediyor ve Edirne’nin a geri alınmasına vesile oluyor. Bu onda fevkalade bir mutluluğa sebep oluyor. Alman Subayların Türk Ordusunun güçlendirilmesi ve eğitilmesi için orduya dâhil edilmesi biraz moralini bozuyor olsa gerek ki, 4’üncü Sahra Topçu Şube Müdürlüğü görevini isteyerek kabul ediyor. Bu görevi sırasında Avrupa’da bazı silah fabrikalarını gezme fırsatını buluyor ve fabrikalarda teknik analizler yapıyor. 1 Dünya Savaşı patlak verdiğinde Müstahkem Mevki Kurmay Başkanlığı vazifesiyle yolu bu sefer Çanakkale’ye düşüyor. Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın Kurmay Başkanı olarak Boğaz savunması için çalışmalara başlıyor. Sahra Topçu Şube Müdürlüğü görevindeyken edindiği tecrübe ve yaptığı teknik analizlerini Boğaz savunmasında başarıyla uygulamaya koyuyor ve bulduğu etkin çözümler ile ‘Çanakkale Geçilmez’ hale geliyor. Çalışkanlığı ve diplomasi becerisiyle kurduğu iyi ilişkiler ile Alman komutanlarla uyumlu çalışması devlet adamlığına yakışır bir başarıyı da haliyle beraberinde getiriyor.
18 Martta Çanakkale geçilmez olunca kara savaşlarına yöneleceği tespit edilen İtilaf Devletleri kuvvetlerine önlem olsun diye gerekli çalışmaları yapan Genelkurmay’ın Selahattin Adil Bey’e verdiği yeni vazife Enez-Edremit/Akçay İskelesi hattını korumaktır ve 5. Ordu mensubu olarak 4. Kolordu 12. Tümen’de görevine başlar. Tümeni ile Güney Grubu muharebelerine katılır. Kirte Muharebeleri’nde önemli başarılar kazanır. Bu savaşlar yaşanırken orduyu denetleyen Enver Paşa’nın dikkatini çeker lakin tümeni şehit ve gaziler ile epey azalır. Birkaç geçici vazife daha aldıktan sonra 12 Eylül 1915’te gelen emir neticesinde 13. Tümen’e atanır. Bu görevleri sırasında yaptığı gözlemleri şu şekildedir;
“Çanakkale Savaşları, az zamanda yetiştirilen, gerek Balkan Savaşı’nda uğradığı yenilginin verdiği acıdan gelen ve bir kat daha artan duygusal vatanseverlik, gerek durumun memleketin geleceği için doğuracağı tehlikeli ve belki yurdun parçalanmasını gerektirecek haller, bütün ordu mensuplarını en yüksek fedakârlığı yapmaya sebep olmuş, en büyüğünden, en küçüğüne kadar bütün millet birbirine rekabet edercesine görevini yapmaya azmetmiştir. Bu düşünce ile ordumuzun muvazzaf ve yedek sınıfları bu uğurda hayatlarını feda etmeyi seve seve kabul etmişler, illet en seçkin ve yetişmiş evlatlarını Çanakkale siperlerinde bırakmış ve başarımızı sağlamıştır. Bu savaşlarda şehit ve yaralı olarak uğradığımız kayıplar 300 bine yakındır. Çanakkale Savaşları ayrım yapmaksızın bütün yabancı ülkelerde olduğu gibi, en seçkin bir yerde her zaman önünde saygı ile eğileceğimiz bir Meçhul Asker milli anıtı ihmal edilmiş ve onlara teşekkür borcumuz unutulup gitmiştir. Milli ülkü ve duygular ancak ölmeyen bu gibi milli anıtlarla yükselir ve milleti yükseltir.
Çanakkale Muharebeleri sonrasında Doğu Cephesinde görev alan Selahattin Adil Bey, sonrasında Kurtuluş savaşına kadar farklı görevler ile orduya hizmet ediyor. Milli Mücadele yer alıp Kuvâ-yi Milliye örgütlenmesi için çalışıyor ve bu maksatla Çukurova Bölgesi’ndeki Fransız unsurlarının işgallerine son vermek için Adana Cephesi (Güney Cephesi Kumandanlığı) Komutanlığı’na atanıyor. 2. Kolordu Komutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi’ne katılıyor ve savaştaki üstün başarısı dolayısıyla Mirliva rütbesine terfi ediyor; Paşa unvanını alıyor.
Selâhattin Adil Paşa, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde üstün yeteneği ile Türk askerini düşmana karşı iyi bir şekilde komuta ediyor. Mudanya Mütarekesi’nden sonra İstanbul’a geçiyor. Komuta ettiği 81. Alay, İstanbul’un kademeli olarak Türk birliklerine geçişini sağlıyor; TBMM tarafından İstanbul Komutanlığı’na getiriliyor. Savaş sonrası ‘İstiklal Madalyası’ ile taltif ediliyor. Ankara Hükümeti tarafından kendisine verilen yeni vazifesini kabul etmiyor ve fikir ayrılığı sebebiyle askerlikten emekliliğini istiyor.
Emeklilik sonrası edildiği tecrübeleri ticarete aktarmaya niyet ediyor ve birçok fabrikada önemli görevler üstleniyor. Türk elektrik kablo fabrikasını kuruyor. Ülkenin çok partili siyasi hayata geçmesiyle birlikte Demokrat Parti’den Milletvekili seçiliyor. Mecliste bağımsız düşüncenin temsilciliğini yapıyor ve iktidarda olan kendi partisine bile gerekli zamanlarda muhalefet etmekten çekinmiyor. Başbakan Adnan Menderes ile fikir ayrılığına düşünce siyasetten umduğunu bulamayarak vaktinden evvel vekillikten istifa ediyor.
Selâhattin Adil Paşa, bilgi ve belgelerle de doğruluğu teyit edilen özgün bir hatırat da yazıyor ve yayınlıyor. Ömrünün sonuna kadar doğru bildiğini savunan ve hiçbir grup ve dönemin adamı olmayan, devlet adamlığından asla taviz vermeyen bir vatansever olarak devletine gücü yettiğince hizmet etmeye çalışıyor.
27 Şubat 1961 tarihinde vefat ediyor.
MUHAMMED IŞIK – gercektarih.com.tr
Kaynakça:
https:.//www.canakkaleharbi.com/2021/04/02/selahattin-adil-bey-1882-1961/
https:.//www.devletialiyyei.com/Zaman-Tuneli/selahattin-adil-pasa