tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Çin tarihi, darbeler tarihinden başka bir şey değildir!

Çin tarihi, darbeler tarihinden başka bir şey değildir!
24.09.2022
A+
A-

Geceden beri [23-24 Eylül 2022 gecesi] Çin’de darbe olduğu, zalim Şi Cinping (Xi Jinping)’in gözaltına alındığı haberleri dolaşıyor. Ancak şu ana kadar bağımsız gözlemciler tarafından doğrulanmış değil.

Ne var ki bu durum, Çin’in siyasal çalkantı yaşamakta olduğu, hizipler arası çatışmaların iyice arttığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bilen biliyor ki bu zalim ülke, uzun zamandır içten içe kaynıyor ki bu Çin tarihi açısından yadırganacak bir şey değil, aksine geleneksel bir durumdur.

Öncelikle bugün Çin dediğimiz devlet, 20.yüzyıl başlarında Sun Yat Sen liderliğinde inşa edilen yeniyetme bir siyasal yapıdır. Ondan önce bugün Çin denilen topraklar Mançuların yönetimindeydi ve etnik Çinliler, başka bir ülkede yaşayan ikinci sınıf statüde bir halktı. Dolayısıyla, bizde ve dünyadaki bugünkü Çinli algısı, 20.yüzyılda ortaya çıkan bir olgudur, tarihi bir gerçekliği yoktur.

Çünkü, “Çin” tarihini kıyıdan bile okuyanlar görürler ki “Çinli”ler, çok kısa denilecek zaman dilimleri dışında, hep başka milletler tarafından yönetilmişlerdir. Yani hep idare edilen bir topluluk olmuş, başka milletlerin yönetiminde yaşamışlardır. Öyle ki, 2. Göktürk Kağanlığını kuruluşunu, mesela Kazakistan tarihçiliğinden okursak, “Çinliler”le değil, “Tabgaçlar”la savaşıldığını görürüz. Doğrudur da, çünkü o sıralar bugün Çin denilen ülkeye hakim olan hanedan, aslen Türk olan Tabgaçlardı.

Unutmamak gerekir. Çin”, bir coğrafya adıdır, Anadolu gibi. Bu yüzden biz de coğrafyaya atıf yaparak “Çinli” deriz. Tarihi şuuraltımızdandır bu. Anadolu dışındaki diğer Türkler ise “Hıtay, Kıtay” derler ki, Hıtaylar Orta Asyalı bir halktır, “Çinli” değil.

İfade ettiğimiz gibi tarih boyunca sosyolojik anlamda bir Çin milleti hiç olmamıştır, oluşmamıştır. Nitekim, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) de bunun farkında olduğundan “Han” adıyla yeni bir etnik kimlik oluşturmaya çalışmaktadır. Bu vesileyle altını çizelim ki, ÇHC, sözde sosyalist bir devlet olmasına rağmen en önemli hedefi “Çinli” bir milli kimlik oluşturmak olmuştur. Tıpkı Sovyetlerin “Rus” milli kimliği oluşturması gibi.

ÇHC’nin bu amaçla kabul ettirmeye çalıştığı “Han” kimliği ise Çin gerçeğini yansıtmaz. Çünkü Çin tarihi bir hanedanlar (sülaleler) tarihidir ve “Han”, ülkeyi yöneten sülalelerden birinin adıdır sadece; tıpkı Çing (Çin), Tang gibi. Sülaleler ise tarih boyunca birbirleriyle hep savaş içinde olmuşlardır.

Dolayısıyla çoğu Çinli olmayan hanedanlar çevresinde toplanmış halklar topluluğundan başka bir şey olmayan bugünkü “Çinli”ler millet değil, geniş nüfuslu çeşitli “topluluklar”dır. Aralarındaki mücadele de hiçbir zaman tam olarak sona ermemiştir. Bugünkü Çin’de de Pekin, Şian, Şanhay merkezli üç büyük hizip söz konusudur ve her biri kendini başka bir hanedana dayayarak kendi içlerinde hep iktidar mücadelesi içindedirler.

İşte Şi Cinping’in, vadettiğinin aksine, iktidarını sürekli kılmak istemesi bu hizipler arasındaki iktidar mücadelesini arttırmış, gerginliği had safhasına yükseltmiş durumdadır.

Hatırlarsanız, Tayvan krizi ile ilgili paylaşımımda krizin temel sebeplerinden birinin Şi’nin dikkatleri bu krize çekmek yoluyla yükselen muhalefeti bastırmak olduğunu yazmıştım. Nitekim, bir süre sonra en güçlü muhaliflerinden biri olan Adalet Bakanını tutuklattı ve bir kaç gün önce idama mahkum ettirdi. Bu ise zaten tedirgin olan Şanhay hizbini çok rahatsız etmiş görünüyor. Bu arada Şanhay’ın haftalarca anlaşılmaz bir şekilde karantina altında tutulmasını hatırlamak da konuyu anlamamıza yardımcı olabilir düşüncesindeyim.

Velhasıl, darbe haberleri doğrulanamasa da, Çin’de siyasal bir kargaşa ve iç çatışma olduğu kesin. Nitekim Şi Cinping’in Çin öncülüğünde kurulan ŞİÖ’nün Semerkant Zirvesi’ni alelacele terk ederek ülkesine dönmesi de bu ihtimali destekliyor. Anlaşılıyor ki, etnik olarak da farklı olan Şanhay ve Pekin hizipleri pozisyonlarını daha da tahkim etmeye çalışıyorlar.

Yani, yaşananlar sadece ABD parmağı ile izah ediliverecek kadar basit değil, kökleri tarihin derinliklerine dayanan bir sorundur.

Diğer yandan Çin gerçeği ve etnik durumu, özellikle üzerinde durulmaya, analiz edilmeyi gerektiren bir konudur. Biz sadece özetlemeye, bazı önemli noktalara parmak basmaya çalıştık.

Son söz olarak da Çin’den fazla Çincilik yapan “Türkiye Türkleri”ne bir çift sözüm olacak! “-Hayır, Çin dimdik ayakta, her şey süt liman” mealinde paylaşımlar yaparak Çin’e yaranamazsınız! Belki sizi kişisel olarak pohpohlayacak, yüceltecekler ama biraz tarih okursanız Çinlilerin tarihteki asıl hedeflerinin Türkleri yok etmek ideali olduğunu görürsünüz. Tabii görmek isterseniz!

Son söz mü?

Çin, milletler halitasıdır. Er-geç tarihin akışı kendini gösterecek, Çin Halk Cumhuriyeti parçalanacaktır. Doğu Türkistan da hakkı olan bağımsızlığına kavuşacak ve Gökbayrak özgürce dalgalanmaya başlayacaktır, inşallah…

Prof. Dr. Abdulhamit Avşar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.