tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Talip Işık

Şair/Yazar/Eğitimci

Işıltılı sularda tebessüm eden bir yüz

22.10.2022
A+
A-

Hangi mevsimdeyiz, zamanın hangi diliminde? Yoksa Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle “yekpare” bir zamanın içinde düşler ülkesinin inşasıyla mı meşgulüz? Nasıl bir inşadır bu? Kılavuz olmadan bunu başarabilir miydik?
Rasim Özdenören tam da bu anlayışla insan ve toplum inşasında ruh ve düşünce dünyamızın inşasını önceler. Kelimeler ve kavramlar üzerinden didaktik bir yöntem kullanarak yapar bunu. Bu yöntem öznel olduğu kadar evrensel bakış açısıyla verilir. Deneme çalışmalarını bunun üzerine kurar.
Kavramlar alaca karanlıkta ruhumuzu ve zihnimizi aydınlatan yıldızlar gibi maveraya açılan kapı olur. Müslümanca düşünmenin, yaşamanın, kendini ve Rabbini tanımanın anahtarı buradadır.
İnsan için refik belirlenmiş, yola çıkma vakti gelmiştir. Ansızın çıkılır yola. Ansızın doğar, ansızın ölür insan. Yola her an hazır olmak, hatta yolda olmak, bunun bilinciyle yaşamak gerekir.
Bu açıdan Özdenören, Red Yazıları’ından, Düşünsel Duruş’a, Ruhun Malzemeleri’ne daha birçok eserinde çağın bulanıklığına karşı kılavuz olur. İnsan – mekân, insan – zaman olgusu üzerinden hiçbir ayrıntıyı ıskalamadan betimlemeler yapar, insanı evrensel bir varlık olarak hayatın ve edebiyatın merkezine konumlandırır.
Zarif bir şair hassasiyetiyle ışıltılı sularda tebessüm eden bir yüz olarak çıkar karşımıza. Onu tanıyan herkes bu tebessümden, sevgi ve hoşgörüsünden nasibini alır. Değil mi ki tebessüm içimizdeki kışı bahara çevirir. Bitmeyen bir öykü gibi üstümüze yıldız tozu serper. Yüzündeki ışıltılı tebessümle kendini hep eşikte görür. Naif kalbi, mütebessim yüzüyle geçer eşikten vuslat bahçesine.
Eserlerini sanat, edebiyat ve düşünce üzerine kurar. İnsan mekân ilişkisinde hiçbir detayı atlamaz. Öykülerinde varoluşçu düşüncenin aksine Anadolu’nun çeşitli köy ve kasabalarında bizzat tecrübe ettiği gerçek kahramanlara yer verir. Toplumsal değişimi an be an takip eder, eserlerine taşır. Müslüman kimliği ve duruşuyla tanıklık ettiği çağa karşı itirazlarını, ortalığı birbirine katmadan adeta yaşamın dinginliği içerisinde sessiz bir çığlık gibi vaveyla kopartarak sunar. Uyarıcı kimliğe bürünür, öze dokunur. Özden hareket ederek sürdürür mavera yolculuğunu.
İnsandan sadır olan eylemlerin doğru düşünceyle temellendirilmesi, buradan da iyiliğin neşet etmesi için gayret eder. Öykü ve denemelerinin özünde, şiire bakışında hep bu telaş vardır. Yekpare bir zamana karşı ne söylenmesi gerekiyor ise onu söyler, neredeyse tüm eserlerini öz duruş ile sağlam kavramsal ögeler üzerine inşa eder.
Şiir konusunda yaptığı şu tespit dikkatle okunmalı. “Şiirin her şeyden önce bizim bilincimizi değiştirdiğini söylemek bence yeterlidir. Bilincimiz değişirse, hayata ve kendi hayatımıza müdahale edebilme yeteneğini kazanmış oluruz.” Öykü ve denemelerinde gösterdiği hassasiyeti aynı şekilde bilinç üzerinden şiire bakışında da sergiler. Sağlıklı değişimin anahtarı olarak bilince, bilinci besleyen düşünce ve kavramlara işaret eder. Eserlerinde şiire yakın bir üslup kullanarak edebi sanatlardan ustaca yararlanır.
Özdenören öykücü, yazar ve aydın kimliğinin yanı sıra gençlerin ağabeyi, hocası ve öğretmeniydi. Yazı hayatının önemli bir kısmını Mavera Dergisinde, edebiyat ortamlarında gençlerin yetişmesine, aydınlanmasına vakfeder, sağlık problemi olmadığı sürece hemen her davete icabet eder, sohbet, panel ve konferanslara iştirak ederdi.
Bir yaz günüydü. Ankara’da Akçağ Kitapevinde Cumartesi günü öğleden sonra buluşmak üzere randevulaşmıştık. Kitap evine geldiğimizde, kitaplarla dolu yüksek rafların arasında sandalyede oturmuş gençlerle sohbet ediyordu.
Kısa bir selamlaşmanın ardından konu edebiyat dergilerinden açıldığında;
-Rasim ağabey, Mavera Dergisini neden tekrar çıkarmıyorsunuz, diye sorduk.
Tebessüm ederek bize döndü ve
-Her derginin kendi döneminde yerine getirdiği bir misyona sahip olduğunu, Mavera Dergisi’nin edebiyat ve düşünce dünyamıza kattığı değerle kendi misyonunu tamamladığını, ifade etti. Herhangi bir şekilde tekrar çıkarılmasının doğru ve yararlı bir davranış olmayacağını, edebiyata, düşünceye dair yeni eylemlerin harekete geçirilmesinin gençler için çok daha yararlı olacağını söyledi.
Evet, gerçekten de Mavera Dergisi, öğrencilik yıllarımızda her sayısını heyecanla takip ettiğimiz, sanatta, edebiyatta ve düşüncede çığır açan bir okuldu bizim için. Yedi Güzel Adam’la birlikte nice güzel kalemlerin, yüreklerin yetişmesinde ana damar oldu, düşünce ve edebiyat tarihimizde iz bırakan nadir dergilerden biri olarak yerini aldı.
Rasim Özdenören, zamanın ruhunu yakalayan, yeni şartlara göre özgün yaklaşımlar geliştiren, yenilikçi ve gelişime açık öncü bir duruşa sahipti. Her zaman cemiyet içinde olmayı tercih eder, her fırsatta genç öykücülerle, edebiyatçılarla bir araya gelir, Türk edebiyatı üzerine mülahazalarda bulunurdu. Kimi zaman gençlerin çalışmaları, kimi zaman Türk öykücüleri ve eserleri üzerine mütalaada bulunur, bilgi ve tecrübelerini aktarırdı.
Zaman yekpare idi, bugüne bırakılan yazı ve öyküler toprağa serpilen tohum gibi geleceği kuracak, genç kalemler bu sayede usta kalemlere dönüşecek, ışıltılı sularda parlayan güneşler gibi toplumu aydınlatmaya devam edecekti.
Büyük usta arkasında bıraktığı kadim eserleri ve ışıltılı tebessümüyle gönüller fethederek çıktı ahiret yolculuğuna.
Rabbim ahiret yolculuğunu kolaylaştırsın, rahmetiyle kuşatsın…

Makamı âli, mekânı cennet olsun.
Saygı ve minnetle…

TALİP IŞIK

Gerçek Tarih dergisi Ekim 2022 sayısında yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.