Kadın: Medeniyetin tohumu, reklamın kurbanı
Kadınların toplumdaki yeri sadece bir meta, kurban veya pazarlama aracı olarak algılanması, son derece sığ ve bencil bir bakış açısını yansıtır. Bu zihniyet, kadınlara haksızlık etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun ilerlemesini de engeller. Gerçek medeniyet, kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu, birbirini tamamlayan ve saygıyla yaklaşan bir toplumda yeşerir.
Kadınlar sadece bireyler olarak değil, aynı zamanda ailelerin, toplumların ve milletlerin de temel taşlarıdır. Eğitimli ve özgür bir kadın, çocuklarına daha iyi bakar, topluma daha fazla katkıda bulunur ve milletini ileriye taşır. Kadınların potansiyellerini engellemek, toplumun sadece yarısını kullanmaya benzer ve bu da kaçınılmaz olarak kalkınmayı yavaşlatır.
Kadınların değerinin anlaşılması ve hak ettiği değeri görmesi, medeniyetin tohumlarının yeşermesine yol açar. Bilimden sanata, edebiyattan siyasete kadar her alanda kadınların katkıları, toplumun ilerlemesine ivme kazandırır. Dolayısıyla, eşitlikçi ve adil bir toplum inşa etmek için kadınların gücünden tam anlamıyla faydalanmak gereklidir.
İnsanlığın hikayesi, kadınların ve erkeklerin birlikte yazdığı destansı bir anlatıdır. Ancak bu destanın birçok bölümünde kadınların sesi bastırılmış ve katkıları görmezden gelinmiştir. Oysa tarih boyunca kadınlar, medeniyetlerin gelişimine ve şekillenmesine büyük katkılarda bulunmuştur.
Anadolu toprakları, kadınların gücüne ve zekâsına dair tarihi birçok örneğe sahiptir. Hititlerde kraliçeler yönetimi etkili bir şekilde sürdürmüş, Sümerlerde ise rahibeler tapınaklarda önemli görevler üstlenmiştir. Lidya’nın madeni para icadında Kraliçe Sardes’in rolü unutulmamalıdır. Bizans İmparatorluğu’nda ise Theodora gibi güçlü imparatoriçeler devlet yönetiminde etkin roller üstlenmiştir. Bu örnekler, kadınların tarihsel ve kültürel açıdan ne kadar önemli olduğunu açıkça göstermektedir.
Kadınların topluma katkıları sadece siyaset ve yönetimle sınırlı değildir. Bilim ve sanat da kadınların iz bıraktığı önemli alanlardır. Tarih boyunca, Hypatia gibi matematik ve astronomi alanında öncü çalışmalar yapan ve Hypatia Okulu’nu kurarak birçok bilim insanını yetiştiren kadınlar olmuştur. Mısır Kraliçesi Hatshepsut, mimarisi ve keşifleriyle tanınmış ve Osmanlı döneminde ise Fatma Sultan gibi padişah eşleri, camiler, kütüphaneler ve imaretler inşa ederek eğitime ve kültüre katkıda bulunmuştur.
Kadınların en önemli rollerinden biri de anneliktir. Çocukları yetiştiren, onlara değerleri aşılayan ve geleceğe hazırlayan anneler, toplumun temelini oluşturur. Eğitimli ve bilinçli anneler, topluma daha iyi bireyler kazandırır ve bu şekilde medeniyetin ilerlemesine katkıda bulunur.
Ne yazık ki, tarih kitapları genellikle erkek egemen bakış açısının gölgesinde yazılmış gibi görünmektedir. Bu gölge, birçok kadını karanlığa sürüklemiş ve onların hikayelerini ve katkılarını görmezden gelmiştir. Bu durum, hem kadınlara hem de topluma büyük bir haksızlık teşkil etmektedir.
Tarihsel anlatının eksik ve sığ olması, medeniyetin inşasında ve gelişmesinde önemli rol oynayan kadınların görünmez bir güç olarak kalmasına neden olmuştur. Ancak, kadınların tarihsel ve kültürel katkılarını anlamak ve gelecek nesillere aktarmak, daha adil ve kapsayıcı bir gelecek inşa etmenin anahtarıdır.
Bu çaba sadece tarih kitaplarıyla sınırlı kalmamalıdır. “Kadın Hakları”, “Anneler Günü”, “Sevgililer Günü” ve “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” gibi anlamlı günler, kadınların görünürlüğüne katkıda bulunabilir. Ancak, bu günlerin de kapitalist sistem tarafından gölgelenmemesi ve kadınların değerinin yozlaştırılmaması gerekmektedir.
Toplum mühendisleri, cinselliği öne çıkararak ve sömürerek kadını bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sergilemeye teşvik edebilirler. Bu durum, erkeğin bilinçaltındaki bakış açısını etkileyebilir ve kadına karşı yanlış tutum ve davranışlara yol açabilir. Ancak, herkesin giyim tarzı kendine özgüdür ve bu konuda yargılamak kimsenin hakkı değildir.
Kadın, medeniyetin temel taşıdır. Onu yüceltmek, ona saygı duymak ve eşit haklara sahip görmek, medeni bir toplum inşa etmenin temel taşlarından biridir. Kadınları sergilemek ve yargılamak yerine, onları anlamaya ve değerlerini takdir etmeye çalışmalıyız. Kadın ve erkek bir bütündür ve ancak birbiriyle saygı ve sevgi çerçevesinde varlığını sürdürebilirler.