Lubomyr Melnyk: Türk insanlarıyla tanışmayı seviyorum
Bir müzisyen olarak insanlığın içinden geçtiği bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler hissediyorsunuz? Dünyada neler olduğunu görmek çok …
Bir müzisyen olarak insanlığın içinden geçtiği bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler hissediyorsunuz?
Dünyada neler olduğunu görmek çok çok zor oldu. Tüm düşünme, yaşama nasıl da kapatıldı. İnsanlar nasıl tüm haklarını kaybetti. Çok çok zor.
Piyano müzikteki en özel enstrümanlardan biri ve siz de bu enstrümanı en hızlı çalan kişisiniz. Bu unvan hakkında kişisel olarak ne düşünüyorsunuz?
Ben gerçekten, dünya tarihinin en hızlısıyım. Ve asla, asla benim hızıma yaklaşan biri olmayacak. Bu bir unvan da değil tam olarak. Piyano çalma hızını 100 metrelik bir koşu olarak düşünüyorsanız, o zaman sadece en hızlı değilim; yarışı bitirdim ve onlar hala yarı yolda! Yani aslında, “normal” en hızlı piyanistler ile benim aramda bir fark var. Hiçbiri saniyede 14 montesten daha hızlı çalamaz. Ama ben saniyede yaklaşık 20 nota çalıyorum. Bu sadece “en hızlı” değil dünyanın en hızlı piyanistlerinden neredeyse iki kat daha hızlıyım.
“Continuous Music” kavramı sizinle özdeşleşmiş bir kavram. Bu müziğin köklerini nereye dayandırıyorsunuz? ya da bir kökü var mı?
Bu müzik birkaç unsurdan doğdu. Klasik piyano müziği, felsefesi ve minimalistlerin müziği 1970’lerde oluştu. Benim en iyi piyanist olma ve sınırlarını aşma isteğim bir tutku.
Bach’ın müziğine oldukça matematiksel denir. Sizin müziğiniz için de benzer bir tanım yapılabilir mi?
Kesinlikle! Bu yapının içinde matematiksel bir unsur var. Zaman matematiktir ve yine zaman da bu müziğin bir parçası.
Yaptığınız müziği klasik müziğin bir parçası olarak görüyor musunuz? 200 yıl sonra klasik müzik diyenlere ne söylersiniz?
Bunu şöyle ifade ediyorum. “Mozart, Beethoven veya Chopin’in şimdi piyano çaldığını duymak istiyorsanız, onları ben çalarken duyabilirsiniz. Çünkü piyanonun içinde yanımdalar.”
Uzun bir ayrılıktan sonra dünya yeniden konser heyecanı yaşamaya başladı. Önümüzdeki günlerde müzikseverlerle buluşacaksınız. ne hissediyorsun?
Bu canlı piyano müziğini insanlara bir kez daha ulaştırabildiğim için çok mutluyum! Albüm kayıtları, bir piyanoda çalınan “continuous music”in sesiyle aynı değil elbette.
Daha önce İstanbul’da konserler verdiniz. Burada popüler bir müzisyensiniz. Bu şehir size ne hissettirdi?
Her zaman oraya gelmeyi ve Türk insanlarıyla tanışmayı seviyorum. İstanbul’a en son geldiğimden beri çok zaman geçti ve bu mutlu bir kavuşma olacak.
Yakın gelecekte müzikseverlerin ilgisini çekecek bir projeniz var mı?
Şu anda, İtalya’dan bir elektronik grubuyla ve çellist Julia Kent ile “The End of The World üzerinde çalışıyorum… Sonuç gerçekten harika, gerçekten güzel oldu.
İhsan Dindar – Milliyet.com.tr