tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Tarihin seyrini değiştiren savaş: Ayn Calut

Tarihin seyrini değiştiren savaş: Ayn Calut
03.09.2021
A+
A-

Derin Tarih dergisi Eylül 2021 sayısında Memlüklerin zaferini “Moğol İstilasına Memlük Kalkanı: Ayn Calut” başlığıyla dosya haline getirerek kapağa taşıdı. Derginin tanıtım metninde şu ifadelere yer verildi:

Asya içlerinden başlayıp, önlerine çıkan her şeyi devirerek, nice İslâm şehirlerini dümdüz ederek ve katliamlara katliam ekleyerek Bağdat’a kadar gelen Moğollar, sonrasında bugünkü Ortadoğu mıntıkasının merkezine doğru yollarına devam etmişti. İslâm dünyası ve Müslümanlar açısından, adeta her şey bitmiş gibiydi. Halep’in ve Şam’ın da tarumar edilmesinin ardından, sıra Kudüs ve Kahire’deydi. Fakat Kimsenin ummadığı bir şey oldu: 3 Eylül 1260’da Filistin topraklarındaki Ayn Calut’ta gerçekleşen zorlu bir savaş, Moğol akınının önüne set çekmeyi başardı. Savaşın ayrıntıları Derin Tarih’in satır aralarında…

“Moğol İstilasına Memlük Kalkanı: Ayn Calut” dosya konusunda ilk olarak Prof. Dr. Fatih Yahya Ayaz Moğol tufanını durduran Türk zaferini anlatırken Prof. Dr. Mustafa Alican ise “Moğollar Ayn Calut’ta durdurulamasaydı ne olurdu?” sorusuna cevap verdi. Tarihçi-Yazar Roger Crowley “Ya Moğollar kazansaydı?” sorusunu sorarak sonuçlarını anlatırken Prof. Dr. Reuven Amitai Memlük Devleti’nin varlığını bu savaşa borçlu olduğu tespitinde bulundu. Taha Kılınç Memlük Sultanı Baybars’ın Şam’a hediyesi olan Zâhiriyye Kütüphanesi’ni kaleme alırken Araştırmacı-Yazar Fatma Türk Toksoy İslâm tarihçilerinin Moğol girdabını nasıl tasvir ettiğini yazdı. Araştırmacı-Yazar Ali Emre de Müslüman Şark’ın kalkanı olan Baybars’ın Memlük Devleti’nin gerçek kurucusu olduğunu söyledi.

“Yûnus Emre” özel dosyasında ise Mustafa Tatcı ile Yûnus Emre’nin bugünün insanına söylemek istediklerini konuşurken Dr. Ömer Yağmur, Yûnus’un 15. yüzyılda Latinceye çevrilen iki şiirini anlattı. Ayrıca Prof. Dr. İsmail Güleç “Yûnus’un gözüyle neden derviş olamayız?” sorusuna cevap verdi.

“Moğol İstilasına Memlük Kalkanı: Ayn Calut” dosya konusu haricinde Prof. Dr. Mustafa KaraTarihçi-Yazar H.Yıldırım AğanoğluProf. Dr. Adnan DemircanProf. Dr. Hasan Basri ÖcalanDr. Ahmet UçarDoç. Dr. Kenan YıldızAraştırmacı İbrahim BozbeşparmakAraştırmacı-Yazar Yusuf Sami KamadanDeniz ÇıkılıOktay TürkoğluTarihçi Mehmet Akif BalAbdurrahman Selim ÇelikbilekKevser Aydın ŞimşekYazar-Sunucu-Tiyatrocu Mehmet ÖnderMetin Taha Yılmaz ve Canan Aytaş gibi araştırmacı, yazar ve akademisyenlerden oluşan birçok kişi de birbirinden kıymetli yazılar kaleme aldı.

Derin Tarih ek kitap olarak bu ay, 1946 seçimlerinin ardından CHP’nin Demokrat Parti’yi gururuna yediremeyerek hırsını çıkarmak için halka yaptığı zulümlerden sadece birine değiniyor. Seçim sonuçları yüzünden Senirkent’te halka yapılan dayak, işkence ve hatta tecavüzle tehdide varan olayların bizzat avukatlığını yapan Avukat Şefik Seren’in kaleme aldığı Senirkent Faciası bütün okurlara armağan ediliyor. Eser, sadece Cumhuriyet döneminin değil, günümüz Türkiye’sinin de anlaşılması için dikkate değer.

Memlük Devleti Varlığını Bu Zafere Borçludur

Reuven Amitai’nin kaleme aldığı “Memlük Devleti Varlığını Bu Zafere Borçludur” başlıklı yazıda söz konusu zafere şöyle değinilmiş:

Memlüklerin Moğollar karşısında zafere -muhtemelen Memlükler dahil herkesi şaşırtmıştı- götüren savaş söz konusu olunca şu soruya cevap aramak gerek:

Memlük zaferini hazırlayan sebepler nelerdir? Yalnızca talihin bir oyunu muydu? Yoksa bu netice bir çabanın veya stratejik bir dehanın ürünü müydü? Bu makalede, Memlüklerin zaferi ve Moğolların yenilgisinin veya müteveffa Prof. John M. Smith Jr.’un ifadesiyle, Memlüklerin başarısı ve Moğolların başarısızlığının bazı etkilerini ele alacağız.

Savaşın gürültüsü nihayet dinip tozlar yatıştığında, Sultan Kutuz savaş alanında ne buldu? Çok sayıda Moğol cesedi ve bir miktar esir… Diğer Moğollar ise yakındaki tepelere ve (Calut Vadisi dahil) dere yataklarına sığınmışlardı. Bunların da peşine düşüldü ve dere yataklarına saklananlar çıkarılan yangınlar yüzünden ya açığa çıktılar veya diri diri yandılar.

Savaş meydanından kaçabilen Moğollar ise kuzeye yönelerek ülkeyi terk ettiler. Yol boyunca da subayları ve Moğol yanlısı yerel kabile mensuplarını yanlarına aldılar. Bölgedeki köylüler ve bedeviler yenilip kaçan Moğolları avlamada üzerlerine düşeni yaptılar. Emir Baybars bir Memlük birliğinin başında Moğolları Suriye’nin kuzeyine kadar takip etti. Ele geçirdikleri ganimetler arasında Moğol garnizonu ile birlikte Suriye’de bulunan Moğol kadınlar ve çocuklar da vardı.

Moğol komutanı Kitbuka’nın savaş meydanındaki ölüler arasında bulunan cesedi oğlu tarafından teşhis edildi. Savaşın nimetlerini paylaşmak veya en azından affedilmek için üç Eyyubî prensi öne çıktı. Hamalı el-Mansur Muhammed Memlüklerin yanında savaşmıştı ve kuzey Suriye’deki prensliğine geri döndürülerek ödüllendirildi. Sabık Humus prensi Melik Eşref Musa Moğolların saflarında savaşmıştı ancak savaş meydanından (Memlüklerle koordineli olduğu açıktı) erken kaçmasından dolayı ödüllendirilmedi. Yine de birkaç yıl sonra Humus’a dönmeyi başardı. Öbür yandan, kuzey Golan’daki Sübeybe ve Baniyas emiri Said Hasan da ödüllendirilmeyip, Moğolları coşkuyla desteklemesi ve savaşın sonuna kadar onların safında savaşması (ve hatta Hıristiyanlığı kabul ettiğine dair dedikodular vardır) nedeniyle ağır biçimde cezalandırıldı ve oracıkta idam edildi.

Kutuz Şam’a ilerledi ve 8 Eylül’de, yani savaştan yalnızca beş gün sonra oraya ulaştı. Moğolların yenildiği haberi bu şehre ulaştığında Hıristiyan karşıtı ayaklanmalar çıkmıştı. Hıristiyanların Moğolları coşkuyla karşıladığı görüldü (oysa Moğolların yerel işbirlikçilerinin hepsi Müslümandı) ve Hıristiyanlar kısa süreliğine -ama aşırı gürültücü bir şekilde- zımmi yasalarının kaldırılmasının sevincini yaşamışlardı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.