tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Temel sorun açısından algı ve enstrümanları

Temel sorun açısından algı ve enstrümanları
22.10.2021
A+
A-

İngilizce kaynaklarda “pereception management”, yani algı yönetimi olarak geçen kavram, daha çok iş dünyasında kullanılan teknolojinin, metin yazarlığının, gösteren-gösterilen dizgelerinin kullanıldığı, psikolojik yönlendirme sürecini ifade ediyor. Algı yönetiminin bir süreç olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün. Türkiye’de ve dünyada bu süreç içinde ‘operasyon’ olarak tabir edilen keskin hamleler mevcut.

Pek çok yönden algı yönetimi, gerçeğin gösterimi, güvenlik operasyonlarını örtbas etmeyi, aldatmayı ve psikolojik operasyonları birleştirir. Algı operasyonunda kelimelerin yeri ve önemi çok fazla yer kaplıyor şüphesiz. Evet, kelimelerin etkisi parça tesirli bomba gibi olabiliyor çoğu kez. Ama buradaki püf nokta, kelimeleri ince eleyip sık dokuyarak, yani büyük bir titizlik içinde kullanmak. Kitlelerin kendinden menkul düşünceleri olamayacağı varsayımı üzerinden yapılan bu ikna yöntemi, sosyo-psikolojik manipülasyon olarak da adlandırılıyor. Yani zaten çeşitli bağımlıklarla telkine açık hale getirdikleri insan topluluklarını, bir ‘sürü psikolojisi’ üzerinden, düşünülmesi istenen yöne doğru itme/yönlendirme çabası.

Sözünü ettiğimiz ‘algı zerk etme’ yollarından bazıları meşru bir propaganda gibi görünse de esasen, yukarıda da sözü edildiği gibi manipülasyondan ibarettir. Asıl amaç kitlelere, düşünmesi, konuşması için zemin hazırlamaktır, Örneğin Adolf Hitler’in propaganda bakanı Paul Joseph Goebbels, Nazi liderlerine verdiği konferanslarda büyük yalanlar söylemenin, bunları sıkça tekrar etmenin devrimin en önemli aracı olduğunu dile getirmiştir. Algı operasyonlarını izah ederken de bunu not etmek gerekiyor. Sözünü edeceğimiz algı operasyonları yalandan, iftiradan bağımsız olmadığını bilmemiz gerekir.

O halde;

Yeni Dünya düzeni oluşumunda küresel güç olmak isteyen kitleler, topluluklar ve ülkeler açısından önem arz eden bu temel bilgi ağı stratejisi, bireylerin ve kitlelerin istenilmekte olan yöne doğru sürüklenmelerini sağlar. Anlatmakta olduğum bu konuların nerelerde ve ne şekilde kullanıldığına bakacak olursak şu üç kavramı birlikte okumak gerekir: enformasyon, dezenformasyon, manipülasyon.

Enformasyon; “Bir sistemin, kendi durumunu başka bir sisteme bildirmesi olarak tanımlanabilir. Bu bildirme, sistemin alacağı her durum için ayrı bir biçime girebilecek bir işaret [sinyal] gönderilmesiyle gerçekleştirilir.”  

“Enformasyon dendiğinde, yalnızca dil alanında olduğu gibi bir bildirme değil, sibernetikle birlikte kazandığı yeni anlam doğrultusunda, fiziksel bir işaret gönderilmesi de anlaşılır.”

Demek ‘enformasyon’ dediğimiz zaman, her şeyden önce, bir süreç (proses)ten; ‘bildirme Süreci’nden/‘bildirme fiilinden söz ediyoruz demektir.

Bu tanıma göre;

Bir ülkenin siyasi, politik bilim ve teknoloji politikası sosyal mühendisler tarafından tasarlanırken, önce bir “kendi ülkelerinde ve daha sonrada dünya ölçeğinde değerlendirmeler yapılır. Farz edelim ki, 2050 yılında, insanlığı nasıl bir dünya bekliyor; öyle bir dünyada o ülke nerede olmalı; ülkenin arzu edilen yerde olabilmesi için siyasi, politik, bilim ve teknolojide hangi noktalara gelmesi öngörülmeli; öngörülenlere erişilebilmesi için bugünden alınması gereken tedbirler neler olmalı? Bunlar belirlenir.

Şu anda böyle bir politika tasarımı yapmak istense ve bu amaçla dünya geneline bakılsa, “sanayi toplumlarının enformasyon toplumuna çevrilmeleri, “üreten ekonomilerde bilginin rolünün giderek artması”, “küreselleşme”, ama bununla birlikte giden “bölgesel bloklaşmalar” ve “ulusal çıkarların ifadesine yönelik yeni arayışlar”, ayrıca “düşük yoğunluklu savaşlar” gibi bazı küresel süreçler göze ilk çarpan hususlar olacaktır.

Genel manada enformasyon süreçlerini burada tamamını irdelememiz mümkün gözükmüyor, fakat enformasyonu günümüzde medya olarak adlandırdığımızda kitle iletişim araçlarının temel ögesi olarak, gerek seçim, gerek hazırlanış, gerekse yayılım süreçlerinde Yeni Dünya düzenine paralel bir değişim göstermekte olduğunu, küreselleşen medya anlayışında aktüel enformasyonun değişim sorunsalını ele almakta ve özellikle savaş ve kriz dönemlerinde enformasyondan dezenformasyona yöneliş sorununu medya etiği ve medya politikaları açısından baktığımızda küresel medyada geniş ve etkin yer almış olan Körfez Krizi, Balkanlardaki çatışmalar ve 11 Eylül terör saldırıları, Arap baharı ve Suriye sorunu medya etiği ve medya politikaları açısından incelendiğinde küreselleşen medya içeriğinde değişen iletişim anlayışında, propaganda ve imaj oluşturma adına dezenformasyona yoğun bir yöneliş olduğu görürüz. Günümüzde modern teknolojik iletişim araçları ve bilgi transferi sonucu bireyler yalnızca devletin sınırladığı bilgilerle yaşamamaktadırlar.

Artık dünya çapında bir bilgi akışı ve buna bağımlı bireylerden söz edilmektedir. Üstelik bu bilgi akışı yalnızca kültürel gelişme ile ilgili olarak değil, dünya çapında ekonomik çevre yönetimiyle de ilgilidir. Küreselleşmiş dünya düzeninin görünen aktörleri, ulus-ötesi medya girişimcileridir ve onlar bilgi adına hareketlilik veya durağanlık oluşturmaktadırlar. Bacon’un söylediği gibi bilginin güç olduğu ve bilgiyi elinde bulunduranın hâkimiyetinin, daha fazla hissedildiği günümüzde gerçek ve objektif bilgiye daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü küresel dünya üzeninde, artık daha çok tek yönlü seçicilik, dezenformasyon ve manipülasyon tehlikesi yaşanmaktadır.

Şimdi enternasyonal bilginin dezenformasyon kavramı ve küreselleşen medya içeriğinde dezenformasyonun yerine bakaca olursak, dezenformasyon kavramı, genel olarak bilimin bütün dallarında kullanılan bir kavramdır. Çünkü burada bir bilginin kasıtlı veya kasıtsız olarak yanlış sunulması, deforme edilmesi söz konusudur. Konuya, kitle iletişim açısından baktığımızda dezenformasyon, enformasyonun değiştirilmesi, çevrilmesi, çarptırılması, saptırılması, suiistimal edilmesi suretiyle politik amaçlarla kamuoyu düşüncesinin manipüle (yönlendirme) edilmesidir. Çözülebilecek politik bir problemin halkın yanlış bilgilendirilmesi, dezenformasyon kullanılması yüzünden akıllıca çözülememesi desek yanılmış olmaz. Dezenformasyon medyada her zaman kasıtlı olarak kullanılmaz. Ancak kamuoyunu yanlış düşünmeye sevk eden her enformasyon, dezenformasyon olarak değerlendirilir.

Dezenformasyonu kimler ve hangi amaçlarla kullanmaktadır? Bu sorunun cevabı çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu alan içinde ulusal ve uluslararası politika, gizli servisler, medya, şirket ve holdingler gibi hedef kitlenin tutum ve düşüncesini değiştirmekten yarar bekleyen kurum ve kişiler yer alabilirler.  Dezenformasyonun yayıldığı kanallar çeşitlidir. Bu kanallar, gazete, dergi, radyo, televizyon gibi medya araçları olabildiği gibi halkın arasına karıştırılan provokatörler de olabilmektedir. İletişimin bir kolu olan ikna edici iletişimde kullanılan bazı yöntemler, dezenformasyon hazırlanmasında da kullanılmaktadır. Dezenformasyon, enformasyon toplumunun bir problemidir ve toplumlara zarar verir.

Manipülasyon, başkalarının fikirlerini, algılarını ve davranışlarını onlara belli etmeden, aldatma yoluyla ve bazı taktikler kullanarak değiştirmeyi amaçlayan sosyal bir etkidir. Manipülasyon yöntemleri, genellikle manipülatörün menfaatleri doğrultusunda kurnazca, sömürücü ve aldatıcıdır. Manipülasyona kendini birçok açıdan geliştirememiş ve haksızlığının farkında olan, ihtiyaç ve isteklerini gizli tutarak olay örgüsünün kendi amaçlarınca yoğrulmasını hedefleyen kişiler başvurur. Manipülatör olarak adlandırılan kimseler, acımasızlığı en önde sahiplenmiş kimselerdir. Belki burada olumsuz bir şeyler bahsediyor olabiliriz, ama bu legal bir şeydir ve birçok reklam firması bu konuda ciddi algı yönetimleri gerçekleştirirler.

İyi bir manipülasyon ise hiç kuşkusuz şu maddelere bağlıdır; gizli tutulan istekler, psikolojik zafiyetlerin farkında olmak ve acımasız olmak. Bu yönüyle baktığımızda psikolojik savaş, algı operasyonu ve yumuşak güç ile ilgili en çok karşılaştığımız kelime gruplarının başında halkla ilişkiler, pazarlama ve kamu diplomasisi geliyor. Birbirlerine yabancı olmayan bu kelimeler, aslında psikolojik manipülasyon ikna yöntemlerinde sık sık başvurulan tercih yollarıdır. Kullanılan terimler sürekli değişse de işin aslı hedefteki bireyi ya da kitleyi kendi rızası ile ikna ederek istenilen kanaati sağlamaktır. Bu kanaati sağlamak adına yapılan her türlü faaliyet ve yöntem psikolojik manipülasyonun gerçekleşmesini sağlar. Sözü edilen ve şirin kılıflara bürünen bu terminolojiler, temelinde farklılık algısı yaratmak amacıyla bilgi ve bilgilendirme üzerine gerçekleşen psikolojik manipülasyonun ana parçalarıdır.

İşte bu bilgi akışını kendi lehinde ve istenilen seviyede tutarak kontrolünü sağlayan ülkeler, psikolojik savaş içerisinde büyük bir gücü kendilerinde bulundurmaktadır. Özellikle ince algı operasyonları ile yapılan bu taktiksel durumlarda kitleler, doğru analizi ve doğru bilinci yakalamak zorunda kalmaktadır. Aksi taktirde koyun durumuna düşecek ve birilerinin istediği doğrultuda düşüneceklerdir. Yeni Dünya düzeninin en etkili savaşı olarak bilinen psikolojik savaş ve algı operasyonları her geçen sene daha da çok artarak ulusları farklı bir konuma götürebilecek büyük bir etkiye sahip. Bu etkilere karşı savunma ya da kurtulma da yine belirlenen propaganda ile olacaktır, denilebilir. Kısaca, Yeni Dünya düzeninde bu üç okuma biçimini bilmeden küresel güçlerin üzerimizde oynadıkları oyunları bilmemiz mümkün görülmemekte. Vesselam.

***

-Bundan (Kur’an’dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)’ı da indirdi. Gerçek şu ki, Allah’ın ayetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azab vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır. (Al-i imran 4)

-Bütün insanlığa bir uyarı olsun diye, kuluna hakkı batıldan ayırt edici ve fark ettirici bir ölçü olarak Kur’ân’ı indiren Allah yücelerin yücesidir. (Furkan 1)

– Hani bir zaman, kafir olanlar, seni bağlayıp hapsetmek, yahut öldürmek, yahut da yurdundan çıkarmak için düzenlere baş vurmuşlardı. Onlar, bu düzeni kurarken Allah da cezalarını hazırlamadaydı ve Allah hilekarları cezalandıranların en hayırlısıdır. (ENFAL 30)

-Onlar (inanmayanlar) bir düzen (hile ve tuzak) kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır.( Al i İmran 54)

– “Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine bölük bölük kuşlar gönderdi. Onlara ateşte pişirilmiş taşlar attılar. Rabbin onları yenilmiş ekin çöplerine çevirdi.” (Fil Sûresi, 105/1-5)

– “Onlar tuzaklar kurdular, ama Allah nezdinde de onlara tuzak var; isterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun.”(İbrahim, 14/46)

– “Onlar, tuzaklar kuruyorlar. Ben de bir düzen kurmaktayım. Ey Muhammed! Sen o kâfirlere mühlet ver. Onlara az bir zaman tanı” (Tarık, 86/15-17).

-“Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik.” (Neml, 27/50)

MURAT ONARAN – gercektarih.com.tr

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.