tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Mehmet Poyraz

Gazeteci ve Araştırmacı Yazar

Ziya Gökalp’in fikirleri Sebilürreşad’ın karşısındadır

14.12.2024
A+
A-

Ziya Gökalp’in (1876-1924) fikirleri aradan geçen onlarca yıla rağmen tartışılmaya devam ediyor. Gökalp’in de şahitlik ettiği Osmanlı’nın son dönemlerinde entelektüel manada yenilik arayışları üç ana eksende toplanabilir.

KLASİK MEDRESE YAKLAŞIMI

Geleneksel yapıyı muhafaza etmeyi amaçlayan bu yaklaşım, kadim metinleri neredeyse sorgulanmaz bir şekilde benimsemiştir. Yeniliğe itiraz eden bu anlayış, köklerden kopmanın sorumluluğunda pay sahibidir.

GELENEKTEN KOPMADAN YENİLENME

“Mevcut usül işlevsiz hale gelmiştir, ancak asli kaynaklarımızdan kopmadan, toplumsal gerçeklikleri dikkate alarak yeni bir yol bulabiliriz” görüşünü savunan bir çabadır.

BATIDAN FAYDALANMA

Gelenekle devam etmenin mümkün olmadığını savunarak Batıdan ödünç alınacak fikirlerle ilerleme önerisi sunan bir yaklaşımı temsil eder.

Bu farklı yaklaşımlar, Sebilürreşad, İslam Mecmuası ve İçtihad dergileri arasında görülen tartışmaları şekillendirdi. İçtihad daha çok modernleşme ve Batıllaşma fikri etrafında yoğunlaşmıştı. Gökalp, fikirlerini İslam Mecmuası’nda Halim Sabit aracılığıyla dile getirirken, İzmirli ise Sebilürreşad’da eleştirilere yer verdi. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un başyazarlığını yaptığı Sebilürreşad’daki yenilikçi fikirler hem gelenekçi ulema hem de Batı yanlıları tarafından eleştirilmiştir.

ZİYA GÖKALP SEBİLÜRREŞAD’IN KARŞISINDADIR

Ziya Gökalp, Diyarbakır Ergani’de doğmuş ve burada eğitim almış bir fikir adamıdır. Abdullah Cevdet ile tanışması, onun fikir dünyasını derinden etkilemiştir. Geleneksel medrese eğitimi sayesinde fıkıh ve usul alanında yetkinlik kazanmış, fakat eğitimini Baytar Mektebi’nde tamamlamıştır. Sosyolojiye olan ilgisi, sosyal değişimleri anlamaya yönelik çalışmalar yapmasına vesile olmuş, bu alanı geleneksel fikirlerle birleştirerek yeni bir yaklaşım arayışına girmiştir.

II. Meşrutiyet dönemi, Osmanlı toplumunun hızlı bir dönüşüm süreci yaşadığı bir zaman dilimiydi. Bu sürecin beraberinde getirdiği sarsıntılar, düşünce alanında eklektik ve pragmatik yaklaşımları öne çıkardı. Bu ortamda fikirlerini geliştiren Ziya Gökalp, klasik meşrutiyet düşünürlerinden biri olarak dikkat çeker. Gökalp, Abdullah Cevdet’in etkisiyle Selanik’e gelmiş, burada İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde fikrî çalışmalar yaparak Cemiyet içinde önemli bir yer edinmiştir.

Gökalp’in, karşılaşılan sorunlara getirdiği çözüm önerileri ve gelecekte ortaya çıkabilecek meselelere dair yaklaşımları, onu Cemiyet içinde merkezî bir figür haline getirdi. II. Meşrutiyet’teki rolü ve Osmanlı’nın çöküşü sonrasındaki tartışmaları, hem kendi düşünce dünyasını anlamak hem de dönemi kavramak için kritik bir öneme sahiptir.

Türkçü Ziya Gökalp’in fikirleri, İslamcı Sebilürreşad dergisinde çeşitli eleştirilere maruz kaldı. 1904 yılında Yusuf Akçura’nın “Üç Tarzı Siyaset” başlıklı makalesiyle başlayan tartışma, Meşrutiyet döneminde canlı bir fikir iklimi oluşturdu. Ziya Gökalp de bu tartışmalara 1913’te kaleme aldığı “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak” yazısıyla katılarak, Osmanlı düşünürü kimliğiyle görüşlerini dile getirdi.

Başlangıçta Sebilürreşad, hem Türkçüler hem de İslamcıların fikirlerini yayınladığı bir platformdu. Ancak zamanla Türkçüler farklı mecralara yönelmiş, Ziya Gökalp ve dönemin diğer Türkçü isimleri, İttihat ve Terakki’nin desteklediği İslam Mecmuası’nda yer almışlardı. Gökalp’in burada başlattığı “İçtimai Usulü Fıkıh” tartışması, Sebilürreşad’da eleştirilmiştir. İzmirli İsmail Hakkı, Gökalp’in ve destekçilerinin fikirlerini sert bir şekilde ele alırken, Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” kitabında ortaya koyduğu görüşler de 1933 yılında Hüseyin Kadri Kazım tarafından eleştirilmiştir.

1948’DE ZİYA GÖKALP

Sebilürreşad’ın ikinci dönem yayınında, 1948’e gelindiğinde de Ziya Gökalp mecmuanın sayfalarında yer bulur. Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalman, bayram dolayısıyla kaleme aldığı yazıda, dinde yenilikten bahsederken “dinciler”e de eleştiri getirip Ziya Gökalp’i zikreder.

15 Ağustos 1948 tarihli Sebilürreşad, bu eleştirilere “İnkilap ve Din” başlıklı bir yazıyla yanıt verirken Ziya Gökalp’e işaret eder:

“Halbuki İslâm dininden bahsedenler, Müslümanlığın, akla büyük mikyasta önem verdiğini bilmeli idiler. Nakle kıymet vermek, keyfî ve indî bir hakimiyet kurmak değildir. Bu mütalâaları Ziya Gökalp ile başlamış bir hareket olarak tasvir eden başmuharrir, şundan da gaflet etmektedir ki, Ziya Gökalp dinî vesair içtimaî müesseselere kıymeti vermekte ve bu sebeple nakillere mantıkî hükümlerden ziyade değer ayırmaktadır.”

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.