Hudut şehri, fetretler şehri Erzurum, huzuru Kanûnî ile bulmuştur
Erzurum tarih boyunca kendisine hâkim olan devletlerin hudut ve kale şehri olmuştur. Yolların, geçitlerin kavşağındaki şehir bu jeopolitik özelliğiyle etrafındaki devletlerin iştahını kabartmış, Anadolu’nun kilidi olan şehri ele geçirmek isteyen hükümdarlar Erzurum’u sık sık muhasara etmişlerdir.
Erzurum kale şehir, harp meydanı… Kötü senelerin takvim yaprağı… Kurulduğu günden beri hudut şehri… Bu kader, şehrin coğrafyasının neticesi elbet. İşte bu nedenledir ki Türkler gelene kadar Doğu Roma, Sasani, Arap, Gürcü elinde sık sık el değiştiren Erzurum, orduların harp meydanı olmuştur. 1048 Türkün Pasin Zaferi’nden sonra şehrin kapıları yavaş yavaş Türkistan’ın kutlu, töreli milletine açılırken Erzurum’da ilk kurulan Türk devleti Saltuklu Beyliği (1072) olmuştur. Hudut şehrinin sahibi değişmiştir ama kaderi değişmemiştir. Saltukluların yıkılışından Osmanlı hâkimiyetine kadar 330 senede 10 farklı devletin, devletçiğin, beyliğin hâkimiyetine giren ve bu zaman diliminde toplamda bir asır tutan 3 fetret yaşayan Erzurum’un makus talihi Kanuni Sultan Süleyman’ın 5 Eylül 1534’te şehre gelişiyle değişmiştir.
Saltuklu Beyliği’nin kuruluşundan Kanûni’ye kadar Erzurum’da hâkimiyetini sürdüren devlet veya beylikler şunlardır:
Saltuklu Beyliği 130 sene (1072-1202)
Anadolu Selçukluları 28 sene (1202-1230)
Fetret devri 26 sene (1230-1256)
İlhanlılar 80 sene (1256-1336)
Sutaylılar 4 sene (1336-1340)
Çobanlılar 18 sene (1340-1358)
Eretnalılar 23 sene (1358-1381)
Mutahharten Yönetimi 7 sene (1381-1388)
Timur Devleti 7 sene (1388-1405)
Karakoyunlular 49 sene (1405-1454)
Akkoyunlular 48 sene (1454-1502)
Fetret devri (1502-1534) Şah İsmail baskısı ve Sevündük Han
Moğol istilalarından, Türk beylikleri arasındaki savaşlar ve mücadeleden sonra Erzurum harabeye dönmüştür. Mağlup olan çekilirken diğerine kalmasın diye şehri yakıp yıkıp yerle bir etmekteydi. Moğol istilasından sonra Erzurum harabeye dönmüştü. Kızılbaş-Sünni çatışması derken Erzurum yaklaşık 40 sene kuş uçmaz kervan geçmez bir viraneye dönmüştü. Asırlardır harp meydanı olan Erzurum ovası ıssızlaşmıştı. Son olarak, Yavuz Sultan Selim’in üzerine geldiğini duyan Safevi hükümdarı Şah İsmail Osmanlı ordusunun geçeceği ve konaklayacağı şehirleri yakıp yıkarak, Osmanlı ordusunu açlık ve kıtlıkla cezalandırmak istedi. İşte Erzurum bu yıkımı en çok yaşayan illerin başındaydı. Öyle ki İran üzerine giden Yavuz Sultan Selim o yıllarda iyice ıssızlaşan ve adeta insansızlaşan Erzurum’da değil, Hasankale taraflarında bir yerde ordusuyla konakladı. 1514’te Safevi Devleti’nin Çaldıran ovasında mağlup eden Yavuz Sultan Selim, Tebriz dahil İran coğrafyasını ele geçirmiş, bu arada Erzurum’da bulunan Sevündük Han Yavuz Sultan’a bağlılığını bildiren bir fetihname yayımlamıştı. Ordunun huzursuz olması ve kışı geçirmek için İstanbul’a dönmesi üzerine Osmanlı Devleti savaşla aldığı yerleri tekrar Safevi’ye bırakmak zorunda kalmıştı. Sevündük Han da yeniden Safevi’ye bağlılığını bildirmişti. Erzurum tam anlamıyla bir Osmanlı şehri olmamıştı. Yavuz’dan sonra da Erzurum ve çevresinde Sünni-Kızılbaş çatışmaları durulmadı.
İMARI İÇİN FERMAN ÇIKARDI
Bölgenin huzura kavuşmaması ve Kızılbaş tehdidinin devam etmesi üzerine Kanûnî Sultan Süleyman Irakeyn Savaşı’na çıktı. Acem Irakı denilen İran üzerine giderken Fahrettin Kırzıoğlu’nun “Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi” kitabında belirttiği gibi (16 Safer 941) 5 Eylül 1534’te Erzurum’da konakladı. Şehrin perişan halini gördü. Erzurum Kalesi’ni konak yapan Kanuni Sultan Süleyman buradan fetihler ile ilgili fetihnâmeler gönderdi. Padişah Erzurum’da medfun azizleri ziyaret ve dua’da bulunduktan sonra, kimsenin ileri gitmemesini emredip “Erzurum o gün nazar-ı iltifât-ı pâdişahi ile manzurolub, ta’mirine ferman olundu.”
Evet, Cihan Padişahı Kanûnî’nin fermanıyla Erzurum’un tamirine başlandı. Padişahın damadı Rüstem Paşa ile birlikte Ayas (Mehmet) Paşa şehri mamur etmeye başladılar. Şehir mamur hale gelince Tebriz’den Sünni Türkler getirilip şehre yerleştirildi. Bir sene sonra da Erzurum, Bitlis’te toplanan divanda alınan kararla beylerbeyliği ilan edildi. (Kırzıoğlu’na göre 5-6 Ekim 1535, Dündar Aydın’a göre 3 Ekim 1535)Şehrin tamiri bitene kadar, yaklaşık üç yıl Erzurum’un ilk Beylerbeyi Dulkadirlu Mehmet Bey Bayburt’ta ikamet etti.
Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman 40 yaşındayken 5 Eylül 1534’te Erzurum’a geldi, daha sonra iki defa daha geldi.
MÜHİM HİZMETLER KANUNİ ZAMANINDA GERÇEKLEŞTİ
Erzurum’un Bânisi Kanuni Sultan Süleyman’ın Erzurum’a hizmetlerini şöyle özetleyebiliriz:
Kanunî:
-Erzurum’u kesin olarak ve muhkem bir şekilde Osmanlı toprağına katmıştır. Erzurum 389 sene (1534-1923) Osmanlı devletinin doğudaki beylerbeyliği merkezi ve vilayeti olmuştur. 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yapan Osmanlı şehri Erzurum aynı zamanda Cumhuriyet’i kuran irade göstermiştir.
-Issız ve virane Erzurum’un yeniden mamur hale getirilmesi için ferman yayımlamıştır. Damadı Rüstempaşa ile dönemin en kudretli paşalarını Ayaspaşa’yı ve İbrahim Paşa’yı Erzurum’un imarı için görevlendirmiştir. Erzurum’a bu dönemde beylerbeyi ve birçok paşa sarayı, camiler, medreseler, hanlar, gümrük, bedestanlar, köprüler, yollar, çeşmeler yapılmıştır. Bugün bu eserlerden şehir merkezinde ayakta kalıp en bilinenleri Rüstempaşa Bedestanı (Taşhan), Ayaspaşa Cami, Şabahane Cami, Gümrük Hanı. Bu vesileyle tüm tarihçilerin ortak görüşüyle Kanuni “Erzurum Bânisi” sıfatı kazanmıştır.
-Erzurum’a Tebriz taraflarından sünni nüfusu getirip yerleştirerek şehre insan kaynağı kazandırmış, şehri şenlendirmiştir. Erzurum’un “ehlisünnet ve’l cemaat” olarak kalmasını sağlamıştır.
-Erzurum’u medrese şehri haline getirerek, şehri sadece askeri tedbirlerle değil ulema ile de güçlendirmiş, müstahkem hale getirmiştir.
-Erzurum’u ticaretin merkezi haline getirmiş, Evliya çelebi’nin ifadesiyle Osmanlı’nın en büyük üçüncü gümrüğünü Erzurum’da kurmuştur.
-Erzurum’a Osmanlı ordusunu yerleştirerek şehri doğudan gelecek saldırılara karşı garnizon yapmıştır.
-Erzurum-İstanbul yolunu (bugünkü dere yolu-Erzincan-Suşehri-Tokat-Amasya-İstanbul) güvenli ve kullanılır hale getirerek Erzurum ile İstanbul’u/Payıtaht’ı ticari ve askeri açıdan birbirine kolay ulaşılabilir hale getirmiştir.
-Matrakçı Nasuh’a Erzurum’un şehir planını çizdirmiştir.