Osmanlı’da madenci hakları ve çalışma şartları

(Gerçek Tarih) – Gazeteci ve araştırmacı yazar Mustafa Armağan Akit’teki köşesinde “Osmanlı, Ereğli’de kömür işçilerinin haklarını nasıl korumuştu?” başlığıyla kaleme aldığı yazısında dönemin madenciliğine dikkat çekti. İşte Armağan’ın o yazısı:
“Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşanan maden göçüğünde can kaybı bu yazının yazıldığı dakikalarda maalesef 41’i bulmuştu ve millet olarak hep birlikte artmaması için dua ediyorduk. Allah Teala beterinden saklasın.
Uzun Mehmet efsanesini hatırlarsınız. Bu gerçeklere dayanmayan efsane aslında bölgenin kömürle buluşmasının altındaki karmaşık gelişmeleri gizleyen bir tür şal olmuştur. Maksat, halkın dikkatini Zonguldak/Ereğli hattındaki kömür madeninin varlığına çekmek ve muhtemelen yeni madenler keşfinde halkı yardıma teşvik etmekti. Neticede 1841 yılında Zonguldak havzasında kömür istihsali başlamış oldu. Acılara bulanmış 181 yıllık bir tarih bu. Amasra kazası bunun son halkası.
Bu vesileyle tarihi konuşturarak bundan 155 yıl önce Osmanlı Devleti’nde çıkarılan Maadin Nizamnamesi’ndeki, bugünkü deyişle Maden Tüzüğü’ndeki bazı tedbirleri hatırlatmak istedim. Başında Dilaver Paşa bulunduğu Ereğli Madeni Nezaretince 8 Mayıs 1867 tarihinde yayınlanan Nizamnamenin bugün bile sıkıntısını çektiğimiz çalışma şartları ve işçi hakları noktasında söyleyecekleri vardır.
İlk olarak Ereğli kömürleri, Bahriye Nezareti’nin (Deniz Bakanlığı) işletmesine tahsis edilmişti. Buraya yönetici olarak atanan ve hayatı hakkında maalesef pek az bilgi sahibi olduğumuz Dilaver Paşa tarafından hazırlandığı için “Dilaver Paşa Nizamnamesi” diye anılan “Ereğli Kömür Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi” çalışma şartlarını düzenleyen akıl dolu maddeleriyle bugün dahi araştırmacıları ve iş hukuku üzerinde çalışanları şaşırtmaya devam etmektedir. Sekiz fasıl halinde kaleme alınan Nizamname’de birbirinden ilginç 100 madde vardır. Aşağıya en kayda değer 10 maddesini sıralıyorum:
HAYVANLARIN DİNLENDİRİLMESİ BİLE DÜŞÜNÜLDÜ
1) Kazmacı olarak çalışanlar çalıştığı ocakta devamlı olarak bulunmaya mecburdur ama hangi ocak sahibi daha fazla ücret veriyorsa o ocağa girmekte de serbesttir.
2) Çıkarılan kömürleri dışarıya taşıyan küfeciler ikiye ayrılacak, ilk kısım ocağa gelip 12 gün çalıştıktan sonra diğer kısım gelerek vardiyayı devralacak, onlar gelince ilk kısım köylerine dönerek normal hayatlarına ve ekip biçmeye devam edeceklerdir. 12 gün çalışmanın öngörülmesi hem işçilerin madenin olumsuz etkilerinden uzak tutulmasına hem de civar köylerdeki tarımsal üretimin düşmesini engellemeye yönelik bir tedbirdir.
3) Köylerinde 12 gün dinlenenler tam zamanında ocağa götürülecek ve diğerleriyle yer değiştirerek üretimin durması önlenecektir.
4) 24 saat zarfında iki vardiya halinde çalışacak kazmacılar akşam güneş battıktan sonra başlayan vardiyada sabahleyin işçilerin dört saatte çıkarabilecekleri miktarda kömür hazır edecek, ocağı yağlamak gibi görevlerini tamamladıktan sonra dışarıya çıkacaklardır. Bu işlemlerden ocak çavuşu sorumlu olacaktır.
5) İşçiler dinlenme süreleri hariç en fazla 10 saat çalıştırılacaktır. Bu süre dahi iki vardiyaya bölünecek, ilk vardiyada yaz ve kış sabah saat 11’de çalışmaya başlanacak ve işçiler dört saat çalıştıktan sonra iki saat dinlenecek, yemekten sonra da iki saat ocağın dışarıdaki işlerini çavuş nezaretinde gördükten sonra ikinci vardiyaya başlayacaklardır. Bu sırada da kazmacılar dinlenecek ve kesinlikle yazılı olarak belirtilen sürelerden fazla çalışmaya zorlanamayacaklardır.
6) İşçilerden biri hastalanırsa madende bir doktor bulunduğundan muayene ettiğinde hastalanmak üzere bulunduğu anlaşılırsa tedavi olunması, ziyadece hasta olduğu anlaşılırsa ocak sahibi tarafından bir binek hayvanı temin edilerek ve yanına refakatçi verilerek köyüne gönderilmesi, eğer kaytarmak için hastalık numarası yaptığı anlaşılırsa mesaisinin bitimine kadar işine gönderilmesi, firar ederse ibret olması için iki kat süre çalıştırılması gerekir.
7) İşçilerden biri diğerini tahrik ederek çalışmayıp firar etmesine sebep olmuşsa sebep olan kişi iki kat süreyle çalıştırılacaktır.
8) Hayvanlarını taşıma amaçlı kiraya verenler 15 gün çalışıp diğer vardiyaya yerini bıraktıktan sonra hayvanlarını dinlendirecek ve bu arada kendi işlerini (ekip biçme vs.) takip edeceklerdir.
9) Çalışanların çoğu Müslüman, çok azı da Hıristiyan olduklarından Müslümanlar beş vakit namazlarını bulundukları yerde, cuma namazını da en yakın mescidde kılacaklar, Hıristiyanlar ise pazar günü ayinlerini yaptıktan sonra gelip çalışmaya devam edeceklerdir. (O tarihte tatil günü henüz Cuma olmamıştı.) Sadece Müslümanlar için iki bayram, Hıristiyanlar içinse paskalya günlerinde tatil yapmalarına müsaade olunacaktır.
10) Ocaklardan iskelelere giden yolların tesviye edilmemiş, bozuk kısımlarında gidip gelirken hayvanlar telef olursa hayvanın yarı bedeli ocak sahibi tarafından tazmin olunacaktır.
ASGARİ ÜCRET
Nizamnamede ayrıca madenlerde işe alınan işçilerin ocaklar dışında çalıştırılması yasaklanmıştı. Ancak çok gerekli olduğu hallerde ve yönetime haber vermek şartıyla ocak sahibi işçiyi 10 kuruş gündelikle ocak dışında da çalıştırabilir denilmekteydi. Metin üzerinde çalışan Prof. Dr. M. Bülent Varlık’ın tespitiyle söylersek bu uygulama bize günümüzdeki “asgari ücret”i hatırlatmaktadır.
Yine ocak sahipleri işçilerin yemek ve diğer ihtiyaçlarını bedeli karşılığında temin edecek ve bunların fiyatlarını piyasa fiyatlarından yukarıya çıkaramayacaklardır. Aksi halde bunu yapanlar cezalandırılacaktır.
İşçinin rahat ve huzurunu sağlamakla yükümlü olan ocak sahipleri, işçilerin gece açıkta kalmaması için ocak başında “en iyi biçimde işçi koğuşları” yapacaklardır.
Zamanın padişahı Sultan Abdülaziz tarafından onaylanmamakla birlikte Cumhuriyet devrine kadar uygulanagelen Dilaver Paşa Nizamnamesi ayrıca ocak sahibinin eline geçen parayla ilk önce işçilerin ücretlerini ödemek, bir de ocak sahibinin çalıştırmak üzere getirdiği işçilere –üretim yapılmasa bile- ücret ödemek zorunda olduğu kuralını koymaktaydı.
Bu arada Bahriye Nezareti Ereğli kömür havzasına başka yatırımlar da yapmış ve haritası Sultan Abdülmecid zamanında çizdirilen ocak bölgesinin modern bir tesis olabilmesi için elinden geleni esirgememiştir.
İşçi hakları bakımından Osmanlı Devleti’nin 155 yıl önce getirdiği incelikli ölçüler bugün dahi ilgimizi çekmekte ve Dilaver Paşa tarafından yayınlanan Nizamname, özel şirketlerin işçiyi ezmelerine rağmen devletin Bahriye Nezareti eliyle onların haklarını nasıl koruma altına aldığını göstermektedir.”
gercektarih.com.tr