Savaşa giden süreç: Osmanlı donanması Karadeniz’de
MEHMET POYRAZ (Gerçek Tarih)-Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan, Alman subayların komutasındaki, Almanya’dan alınarak adları değiştirilen meşhur “Yavuz” ile “Midilli” gemilerinin de dâhil olduğu Türk donanmasının Karadeniz üzerinden Rusya’ya saldırmasının detayları günümüzde hâlâ bir muamma olarak durmaktadır. Her ne kadar bu harekât üzerine çeşitli çalışmalar yapılsa da tam olarak aydınlık bir zemine kavuşulamadığına dikkat çekmek gerekiyor.
Süleyman Tekir’in “Beyaz Harp/Kafkas Cephesi-Sarıkamış Harekâtı-Teşkilat-ı Mahsusa Operasyonları” başlıklı ve Kronik Kitap yayınlarından çıkan kitabında sözünü ettiğimiz konunun detayına inilmeye çalışılmış. Alman Amiral Souchon’un koramiral rütbesiyle Osmanlı donanmasına komuta edebileceği Kayzer II. Wilhem tarafından onaylanmasının ardından Karadeniz’deki harekâtında süreci başlamış oluyordu. Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gerçekleşen Amiral Souchon’un Türk donanmasına katılması hakkındaki görüşmeleri Rusya istihbaratının sıkı takibi altındaydı. Souchon’un Osmanlı donanmasına komuta edeceğini Kayzer’in onayladığını 2 Ekim 1914 günü İstanbul’daki Rus Büyükelçisi Girs, ülkesinin dışişlerine bildirir:
“Girs, aynı gün sadrazamın istihbarat kaynaklarına dayandırdığı başka bir haberde, Türkiye’nin savaşa girmeye hazır olduğu fakat bunu hangi şartlarda yapacağını bilmediğini bildirdi. Bâbıâli’nin 27 Eylül 1914’te Çanakkale Boğazının tamamen mayınlaması da Rusya’nın yıl boyu Akdeniz’e ulaşma yolunu fiilen kesti. Girs, 3 Ekim’de ‘Türkiye Alman subayları, erleri, topları ve mermileriyle dolup taşıyor” bilgisini iletti. Ona göre Türkiye silahlı bir kamp gibiydi. Daha da önemlisi iki edindikten sonra Türklerde psikolojik bir dönüşüm başlamıştı ve Almanya’dan gelen silahlarla İstanbul’da savaş havası iyice hissediliyordu (s.43).”
İstanbul’u saran savaş kokularını elçisi vasıtasıyla anlık şekilde öğrenen Rusya, istihbarat bilgilerini büyükelçilik binasına kurduğu telgraf istasyonu üzerinden, Marmara’nın Karadeniz’e açılan çıkışına demirlenen Rus posta gemisi sayesinde alıyordu. Böylelikle Rusya bütün malumatlardan haberdar oluyordu. 21 Ekim günü Almanya’dan İstanbul’a trenle gelen altın sevkiyatı sonrası Rusya işi daha da sıkı tutmaya başlar. Sivastopol’daki Rus donanma komutanı uyarılarak Amiral Souchon’un her saldırabileceği bilgisi verilir:
“Amiral Kelinskiy, ertesi günü Sazonov’a çektiği telgrafta her anlamda hazır olduklarını bildir. Karadeniz’deki tüm Rus donanma personeline ilk ateşi kendilerinin açmamalarını Türklerle çatışmaya girildiğinde tüm tarafsız gözlemcilerin saldırının Türklerden geldiğini anlamaları yönünde özel bir talimat verildi (s.44).”
27 Ekim 1914 tarihinde Osmanlı donanması eğitim tatbikatı adı altında Karadeniz’e açılır. Bunun birkaç gün öncesinde Enver Paşa, Osmanlı donanma komutanı Alman subay Souchon’a “Ruslara saldırın” emrini vermiştir. Osmanlı donanması sözde eğitim için Karadeniz sularındadır. Fakat her şey planlanmıştır ve Rusya’ya saldırılacaktır. Bu arada Rusya’nın İstanbul Büyükelçiliği şehri çoktan terk etmiştir. Karadeniz’de yüzen Türk gemilerinden haberdar olan Rusya da boş durmuyordu elbette:
“Rus Filo Komutanlığı’nın, 28 Ekim 1914’te IV. Torpidobot Filo Komutanı Albay Troubetzkoy’a verdiği emir ‘Ortalık kararır kararmaz Sivastopol önünde bir ileri karakol teşkil ediniz. Rastlayacağınız Türk gemilerine düşman muamelesi yapınız.’ şeklindeydi. Verilen diğer emirlerde ise mayın gemilerinin sabahtan itibaren Sivastopol Limanı başta olmak üzere önemli limanlara mayın döşenmesi emrediliyordu (s.44).”
Aynı tarihlerde Osmanlı tarafında ise hadiseler şu şekilde cereyan ediyordu:
“Amiral Souchon tarafından verilen harekat emrinde ise Rus donanmasının bir baskın yapmak için hazırlık yapmakta olduğu anlaşıldığı için Rusya’ya karşı şiddetli bir harekat yapılacağı tüm gemi komutanları paylaşıldı. Bunun için ilk etapta birinci dereceden önemli olan Rus savaş gemileri mahvedilecekti. Daha sonra ikinci dereceden önemli olan Rus devlet ve ticaret gemileri ile savaş için kullanılması muhtemel gaz gemileri batırılacaktı. İkinci dereceli gemiler zapt edilebilirse ganimet olarak getirilebilecekti. Taarruz baskın şeklinde ve mümkün mertebe aynı anda yapılacaktı. Mayın gemisi Nilüfer, iki torpidobot ile Sivastopol’a, Midilli ile Berk-i Satvet kruvazörleri Kerç Boğazı ve Novorossiysk’e Hamidiye kruvazörü Kırım’ın güney sahillerine, iki torpidobot ile Samsun mayın gemisi Odesa ve Oçakof’a taarruz ederken, Peyk kruvazörü Varna-Sivastopol arasındaki kabloyu kesecekti (s.44-45).”
Nihayetinde 29 Ekim 1914 günü sabah şafak sökmeye başlarken Osmanlı donanma gemileri Sivastopol’a karşı taarruza geçer. Telsiz konuşmalarından anlaşılır ki, Ruslar hazır şekilde kendilerini beklemektedirler. Karadeniz’deki Rus gemileri ve limanları Osmanlı ateşi altına birbiri ardına girmeye başlar:
“Karadeniz’de Türk donanması tarafından yapılan bombardımanın nasıl gerçekleştiği bugün hâlen tartışmalı bir meseledir. Bu tartışma Almanların Türk tarafından istekleri dikkate alındığında savaşa giriş için bir teşebbüs olarak kabul edilebilir olmasına rağmen emrin kim veya kimler tarafından verildiği meselesi soru işaretlerini barındırmaktadır. İstanbul’daki atmosferi en iyi bilenlerden olan Hafız Hakkı Bey’in günlüklerinde şu ifadelere yer vermiştir: ‘Donanma kumandanına şöyle bir emir hazırlanmış idi; “Rus donanmasını mahvederek Karadeniz hâkimiyetini kazanmak.” Bizim hareketimizden evvel (Almanya Seyahati) Nâzır (Enver) emri istedi. “Şuşon’a vereceğim, kapalı zarf içinde. Lazım olduğu zaman ‘emri aç!’ diyeceğim” dedi. Ben şüphelendim. Rica ettim, dinlemedi. Halbuki iş büsbütün başka türlü olmuş ve Şuşon kendisi Alman kafasıyla açmış, yapmış, etmiş bizi vakitsiz bir harbe sürüklemiş (s.47).”
Süleyman Tekir’in söz konusu bu kitabında dikkat çeken bir hususta, Osmanlı donanmasının sivillerin zarar görmemesi için ihtiyatlı davrandığı ve yine sivilleri özenle tahliye etmesidir.
gercektarih.com.tr