tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Tayvan’ın Türkiye temsilcisi ülkesi ve Çin hakkında değerlendirmeler de bulundu

Tayvan’ın Türkiye temsilcisi ülkesi ve Çin hakkında değerlendirmeler de bulundu
17.09.2022
A+
A-

(Gerçek Tarih) – Tayvan, komünistler ile milliyetçilerin karşı karşıya geldiği Çin Cumhuriyeti’nde yaşanan iç savaş sonrası 1949’da ana topraklarından ayrılır. Çin Komünist Partisi (ÇKP) iktidarı eline alır ve bugünkü hali olan rejim devreye girer: Çin Halk Cumhuriyeti.

Önceki rejim, 1912’de günümüz Çin topraklarında kurulan “Çin Cumhuriyeti” ise bir ada ülkesi olarak Tayvan’da hâkimiyetine devam eder.

Hâlihazırda 23 ülkenin tanıdığı Tayvan (Çin Cumhuriyeti) 1971 yılında kurucusu olduğu Birleşmiş Milletler (BM)’den çıkarılır ve yerine Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) alınır.

Tarihi geçmişleri ortak olan Tayvan ve Çin arasında yıllardır gerginlik sürmektedir. Ağustos 2022’de ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a yapmış olduğu ziyaret Pekin yönetimini oldukça öfkelendirir. Bunun üzerine Tayvan çevresinde askeri tatbikata başlayan Çin Halk Cumhuriyeti bir anda dünyanın ilgisini buraya çeker.

Haber Ajanda dergisi genel yayın yönetmeni Mehmet Serhat Bıçak, Tayvan’ın Türkiye temsilcisi Volkan Chih-yang Huang ile Ankara’da bir söyleşi gerçekleştirdi. Derginin eylül sayısında kapağa taşınan “Çin, Tayvan Boğazı’ndaki statükoyu tek taraflı olarak değiştirmeye çalışıyor” başlıklı söyleşiyi Gerçek Tarih okurlarıyla paylaşıyoruz.

Mehmet Serhat Bıçak söyleşiye şu sözlerle başlıyor:

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) arasındaki ileri gerginlik, sürekli şekilde komplolarla desteklenerek küresel toplumsal algıda bir üçüncü dünya savaşı zeminine beton döküyor. Dökülen betonun ne kadar süreçte çatlayacağı bilinmiyor olsa da çatlağın Asya Pasifik’te, hatta ille de Tayvan’da oluşmasını adeta temenni eden bir yapı var.

ABD ile ÇHC arasındaki gerginliğin faturası Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından Tayvan’a kesilmeye kalkışılsa da Çin’in siyâsî geleneği bunun önüne geçebiliyor. ABD ise Pasifik’teki hukukunu korumak adına Tayvan’a ihtiyaç duyuyor. Bu dengenin sarsılmaması için her iki taraf da birbirine şahin yanlarını gösterse de gerçeklikler güvercinlere çağrı yapmak zorunda bırakıyor.

23 milyonluk nüfusa sahip Tayvan 1 buçuk milyarlık nüfusuyla ÇHC karşısında ekonomisi, ticarî ilişkileri, toplumsal münasebeti ve devlet aklıyla varlığını müdafaa ediyor. ÇHC ise ABD karşısında atak davranmak adına temelsiz iddialarla Tayvan’a yükleniyor ve dünyada Tayvan’ın bağımsızlığı bakımından bir körlük yaşanmasına neden oluyor.

Doğrusu Tayvan, ÇHC’nin ve daha doğrusu ÇKP’nin yönetim anlayışı nedeniyle her gün aynı şeyleri yaşıyor ve belki de bu nedenle her güne zinde uyanıyor. Hatta bunu şuradan anlayabiliyoruz: ABD Temsilciler Başkanı Nancy Pelosi’nin Pasifik ülkelerini ziyaretleri kapsamında Tayvan’a da gideceğini açıklamasıyla zirve yapan bu durum, dünyada ekonomik göstergeleri oldukça olumsuz etkilese de Pelosi’nin ziyaret takvimini açıklaması, Tayvan’ı ziyareti ve ardından ÇHC’nin gerçekleştirdiği yaklaşık iki haftalık askerî tatbikat sürecinde dahi Tayvan Borsası yükselişini sürdürürken Tayvan’daki enflasyon oranına da hiçbir zarar gelmedi.

Bu anlamda dünyanın ekonomik plânda başına gelenlere karşın Tayvan’ın bu durumlardan hiç etkilenmemesi, ülkenin duruma ne kadar alışık olduğunu ve sağlamlığını kanıtladı. Gerçeklikler Tayvan’da yaşanıp da bu ülkeye bir zarar gelmezken, medyadaki haberler bütün dünyayı gerdi ve birçok ülkede büyük ekonomik dalgalanmalar yaşandı. Bu mânâda bendeniz de savaş çığırtkanlığının en az savaş kadar zarar verici ve de alçakça bir eylem olduğunu savunan bir yazı kaleme aldım. Çin’in Tayvan’ı işgal edeceğine yönelik haberlerin Türkiye’de yapıldığı kadar Tayvan’da yapılmadığını biliyordum zira. Açık bir eylem olarak birilerinin piyasalarda ön almak için yalan ya da abartı dolu haberlere giriştiklerine dikkat çekmemiz gerekiyordu.

Tüm bunlar yaşanırken, doğrudan Tayvan cephesinden doğru, duru ve sade bilgiyi edinmeliydik. Zira bir tarafta ABD’nin, diğer tarafta da Çin’in yönlendirdiği yahut sadece ikisinin yansıttığı enformasyon yorumlanırken, Tayvan’ın manzarayı nasıl gördüğüne tüm dünyanın şahit olması gerekiyordu.

Bu yüzden Tayvan’ın Türkiye’deki en yetkili ismi olarak Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu Ankara Temsilcisi Volkan Chih-yang Huang’a sorularımızı yönelttik ve bütün açıklığıyla Sayın Temsilci’den cevaplarımızı aldık. Değerli görüş ve cevapları için Sayın Huang’a ve kıymetli ekibine teşekkür ediyor ve söyleşimizi arz ediyorum…

“ÇİN’İN DÜZENLEDİĞİ ASKERÎ TATBİKATLAR ULUSLARARASI VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIĞI ARTIRABİLİR”

Söyleşimize Asya Pasifik’te yaşanan gelişmeleri yorumlayarak başlayabilir miyiz?

Çin’in Asya Pasifik bölgesinde askerî genişleme girişimine baktığımızda, ÇHC, başta Tayvan Boğazı olmak üzere, Güney Çin Denizi, Çin-Hindistan sınırı ve Diaoyutai adaları yakınlarındaki sularda sürekli askerî plâna sahip kışkırtıcı faaliyetler yürütmektedir.

Son günlerdeki gerilim ise Çin’in ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin 2 Ağustos akşamı Tayvan’a gelmesinin ardından, Pelosi’nin ziyaretine misilleme olarak, 4-7 Ağustos tarihleri arasında, Tayvan’ın çevresindeki altı bölgede gerçek zamanlı askerî tatbikatlar yapacağını açıklamasından kaynaklanmıştır.

Çin daha sonra tatbikat yerinin bir alan daha artırılarak yedi bölgeye çıkarılacağını ve tatbikat süresinin de 8 Ağustos’a uzatılacağını duyurdu. Ardından Çin, 15 Ağustos’ta başka bir ABD Kongre heyetinin Tayvan ziyaretinden dolayı, bölgesel hava taşımacılığı ve ticaret için bir kez daha güvenlik tehdidi oluşturan başka bir askerî tatbikat daha düzenledi.

Çin geniş çaplı askerî tatbikatları ile yıllardır barış ve istikrar içerisinde olan Tayvan Boğazı’ndaki statükoyu tek taraflı olarak değiştirmeye çalışırken, ABD’ye ek olarak Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve G7 Dışişleri Bakanları, Çin’i kendine hâkim olmaya, Tayvan Boğazı’ndaki statükoyu ve bölgesel barışı tek taraflı olarak değiştirmemeye çağıran ortak bir bildiri yayınladılar.Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) de Çin’in düzenlediği askerî tatbikatların uluslararası ve bölgesel istikrarsızlığı artırabileceğini ve “yanlış değerlendirmelere, büyük direnişlere, açık çatışmalara ve öngörülemeyen sonuçlara” yol açabileceğini dile getirdi.

Volkan Chih-yang Huang

“ZİYARETİN DEMOKRATİK TAYVAN’A VERİLEN DESTEĞİN BİR GÖSTERGESİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ”

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Asya Pasifik ziyaretlerinin önce genel fotoğraf bakımından, ardından Tayvan özeline dair anlamı nedir?

Meclis Başkanı Pelosi’nin ziyaretinin ABD’nin demokratik Tayvan’a verdiği desteğin bir göstergesi olduğuna inanıyoruz.

Pelosi, Tayvan’a geldikten sonra Washington Post’ta, “Neden Tayvan’a Bir Kongre Heyetine Liderlik Ediyorum?” başlıklı özel makalesinde, “Son yıllarda Pekin’in Tayvan’a yönelik askerî tatbikatlarını artırması, ÇKP askerî uçakları ve keşif uçakları tarafından Tayvan’ın sık sık taciz edilmesi, Tayvan devlet kurumlarının internet sitelerine gerçekleştirilen siber saldırılar, Pekin’in Tayvan-Çin arası ekonomik ve ticarî işbirliğini kademeli olarak azaltması ve Tayvan-Çin arası sorunlarla dünyaya baskı yapması gibi durumların karşısında ABD, kolları bağlı şekilde bekleyemez ve demokratik Tayvan’ın yanında olduğunu göstermelidir” şeklinde ifadelere yer vermiştir.

Pelosi, son 25 yılda Tayvan’ı ziyaret eden en üst düzey ABD’li yetkilidir.

“BU ZİYARETE VERİLEN AŞIRI TEPKİ, BİR ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİ GÖSTERİR”

Pelosi’nin Tayvan ziyareti neden bu denli bir gerilime sebep oldu? Bu ziyaretin amacını nasıl yorumluyor Tayvan?

Otoriter siyâsî sisteme ve hegemonik yönetim ideolojisine dayanan Çin Halk Cumhuriyeti, Kıta Çin ve Tayvan’ın birbirine tâbi olmadığı gerçeğini sürekli göz ardı etmektedir.

Çin, sadece Tayvan’ın demokratik gelişiminden ve uluslararası toplumla etkileşiminden mutsuz olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın Tayvan’a desteğinin Çin Komünist Partisi için büyük bir tehdit olduğunu algılıyor.

Son yıllarda Tayvan-ABD ilişkileri giderek ısınmakta, iki ülkenin yetkilileri arasındaki karşılıklı ziyaretlerin seviyesi gittikçe artmakta ve daha sık ziyaretler gerçekleşmektedir. Çin de bu süreçte uluslararası toplumun desteğini alan Tayvan’ın “bağımsızlığa” doğru ilerleyeceğinden korkmaktadır.

ÇHC uzun zamandır Tayvan’ın demokratik bir ülke olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye isteksizdi ve yıllar geçtikçe Tayvan’a uyguladığı askerî faaliyetler daha da arttı. Egemen bir ülke olarak Tayvan, uluslararası dostlarını istediği zaman Tayvan’da ağırlama ve demokratik değerlere, bölgesel ve uluslararası barışa ortak katkı sağlamaya yönelik ikili diyalogları gerçekleştirme hakkına sahiptir ve buna isteklidir.

Meclis Başkanı Pelosi, özgür bir ülkeyi özgürce ziyaret ederken, Çin’in bu ziyarete aşırı tepki göstermesi, aslında kendi siyaseti açısından özgüven eksikliğine sahip olduğunu göstermektedir.

“ISRARLI VE KASITLI OLARAK ARTAN ASKERÎ TEHDİTLER KARŞISINDA TAYVAN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAK”

Pelosi’nin Tayvan’a uçuşu ve inişi sürecinde neler yaşandı? Sayın Başkan Ing-wen ile yaptığı görüşme nasıl bir ortamda hangi hislerle gerçekleşti? Neler görüşüldü?

Meclis Başkanı Pelosi’nin uçağı 2 Ağustos tarihinde, Tayvan yerel saati ile 22:44’te Taipei Songshan Havalimanı’na inmişti. ABD yetkililerinin açıklamalarına göre, Çin’in defalarca Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesi hâlinde askerî müdahalede bulunma tehditleri göz önüne alınarak, heyeti taşıyan özel uçak, Malezya’dan havalandıktan sonra gereksiz çatışmalara mahal vermemek için sıradan ticarî yolcuların kullandığı Güney Çin Denizi uçuş rotası yerine Endonezya ve Filipinler’in doğu kıyısı üzerinden Tayvan’a uçmayı tercih etti.

Tayvan Dışişleri Bakanımız Joseph Wu, ABD’nin Tayvan’daki resmî temsilciliği olan Amerikan Enstitüsü (AIT) Direktörü Sandra Oudkirk ve diğer yetkililer, Pelosi ve beraberindeki heyeti Songshan Havalimanı’nda karşıladılar ve 3 Ağustos’ta Başkanımız Tsai Ing-wen ile gerçekleştirdiği görüşmeye de eşlik ettiler. Başkan Tsai, görüşmede, ısrarlı ve kasıtlı olarak artan askerî tehditler karşısında Tayvan’ın asla geri adım atmayacağını, Tayvan’ın kendi kendini savunma yeteneklerini güçlendirmek için elinden geleni yapacağını, Tayvan’ın ABD’nin güvenilir bir ortağı olduğunu ve Tayvan-ABD ilişkilerini geliştirmeye devam edeceklerini ifade etti.

Meclis Başkanı Pelosi ise, Tayvan’ı ziyaretinin amacının ABD’nin Tayvan’a duyduğu dostluk ve desteğini göstermek, ayrıca ABD’nin Tayvan’da ve dünyadaki demokrasiyi koruma konusunda son derece kararlı olduğunu açıkça iletmek olduğunu belirtti.

PELOSİ’YE TAYVAN DEVLET NİŞANI TEVCİHİ

Pelosi’ye Tayvan Devlet Nişanı verildiği medyaya yansıdı. Söz konusu nişanın içeriği ve özelliği nedir? Pelosi’nin ziyareti Tayvan’da nasıl yankılandı?

Başkan Tsai, Pelosi’ye, Tayvan’a uzun süredir devam eden desteği ve Tayvan-ABD ilişkilerinin geliştirilmesine yaptığı olağanüstü katkılarından dolayı “Propitious Clouds with Special Grand Cordon” isimli Devlet Nişanı tevcih etti. Başkan Tsai, nişanın Tayvan halkının Pelosi’ye minnetini temsil ettiğini ve daha fazla işbirliği yoluyla Tayvan-ABD ilişkilerini geliştirmeye devam etmeyi dört gözle beklediğini dile getirdi.

Tayvan halkı ise, Pelosi’nin Tayvan-ABD ilişkilerini geliştirme ve iki ülke arasında karşılıklı üst düzey ziyaretleri için yeni olanaklar sağlamaya yardımcı olacak bu ziyaretini destekliyor.

“KAPIMIZ DOSTLARIMIZA HER ZAMAN AÇIK”

Belki sert algılanacak ama Türkiye ve dünyadaki algının bir işareti olarak soracağım ki var olan yanlış algıyı ortadan kaldıralım. Sorum şöyle: ABD, Çin ile Tayvan arasında yaşanan bir gerginlikten mi faydalanıyor yoksa Tayvan, ABD ile Çin arasındaki gerginliğin elektriğine mi maruz kalıyor? Tayvan’ı bağımsız bir ülke olarak değerlendirmemek için yapılan yanlış yorumlarla dolu propagandalar Tayvan’ı üzmüyor mu?

Egemen ülkelerin yetkililerinin karşılıklı ziyaretler yapmasının gayet normal olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Tayvan demokratik bir ülkedir ve uluslararası dostlarımıza da kapımız her zaman açıktır.

Kovid-19 Salgını’nın kademeli olarak hafiflemesiyle, geçen yıldan bu yana 33 ABD’li senatör ve de Temsilciler Meclisi üyesi Tayvan’ı ziyaret ederken, bu yıl da 19’u ülkemizi ziyaret etti. Bu normal bir etkileşimdir ve Pelosi’nin ziyareti, Tayvan-ABD ilişkilerinin gelişimine önemli ve olumlu faydalar sağlamıştır.

Şu anki Tayvan-Çin ilişkileri ve hatta bölgesel durumdaki gerilim, Çin Hükûmeti’nin, başta bir dizi tek taraflı yaptırımlar olmak üzere, gerçek zamanlı askerî tatbikatlar gibi aşırı tepkisinden kaynaklanmaktadır. ABD ve demokratik Tayvan’ın ikili ilişkileri sağlam bir şekilde ilerlemektedir. Benzer fikirlere sahip bu iki ülkenin birbirini desteklemesi, Tayvan’ı rahatsız etmemektedir.

“NE OLURSA OLSUN, ASKERÎ GÜCÜN KULLANILMASI DÜNYA EĞİLİMİNE TAMAMEN AYKIRIDIR”

ABD’nin ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin Pelosi ziyaretiyle ilgili olarak yaptıkları açıklamaları nasıl gördünüz?

Demokratik ülkelerin kongre üyelerinin karşılıklı ziyaretler yapmaları oldukça normaldir. Çin Hükûmeti’nin Pelosi’nin Tayvan ziyareti sebebiyle uyguladığı ekonomik yaptırımlar ve gerçek mühimmatlarla yaptığı askerî tatbikatlar hukuken ve de mantıken doğru değildir.

Çin’in sorumsuz, mantıksız ve orantısız askerî tatbikatlarının aşırı tepki olduğu konusunda ABD ile aynı fikirdeyim. ÇHC sürekli Tayvan’ın Çin’e ait olduğu yönündeki (veya bu türden) “yanlış iddialarını” yinelemekte ve ABD Tayvan’ı desteklediği sürece Tayvan’ı cezalandırmaya devam edeceğini dile getirmektedir. Ne olursa olsun, askerî gücün kullanılması dünya eğilimine tamamen aykırıdır ve Çin’in kendisi için iddia ettiği “sorumlu güç” niteliğine sahip olmadığını da göstermektedir.

 “TÜRKİYE’NİN BARIŞI DESTEKLEME, ASKERÎ PROVOKASYONLARDAN KAÇINMA VE TANSİYONU DÜŞÜRME ÖNERİSİNE TAMAMEN KATILIYORUZ”

Türkiye’ye ve Türk Devletleri Teşkilatı’na içinde bulunduğunuz süreçte bir çağrınız var mı?

İlgili toplantılarda, Tayvan’ın Çin’in askerî provokasyonuna ilişkin görüşlerini ve kendine hâkim ancak çekingen olmayan duruşunu birçok Türk devlet yetkilisine, meclis üyelerine, düşünce kuruluşlarına, iş ve akademik çevrelere ve Tayvan’ı önemseyen diğer tüm dostlarımıza anlattım ve ayrıca çeşitli sorularına cevap verdim. Birçok Türk arkadaşımıza ilgilerinden ve demokratik Tayvan’a desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Elbette her ülkenin siyâsî ve güvenlik konularında kendi politikaları ve ulusal çıkarları var ama herkes temelde barışın bölgedeki ve dünyadaki çoğu ülkenin çıkarına olduğuna inanıyor ve provokatif askerî eylemlere karşı çıkıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi, “Tayvan’la ilgili ortaya çıkan gerginliğin azaltılması için tüm tarafların sağduyulu ve itidalli hareket etmesi çok önemlidir; Ukrayna’daki savaş ve Koronavirüs Salgını’nın küresel ekonomi ve istikrara olumsuz etkilerinin sürdüğü bir dönemde dünya yeni bir krizin ortaya çıkmasına izin vermemelidir”.

Bu konuda Türkiye’nin barışı destekleme, askerî provokasyonlardan kaçınma ve tansiyonu düşürme önerisine tamamen katılıyoruz.

Haber Ajanda Dergisi Eylül 2022 sayısı.

“SORUNLARI ÇÖZMENİN VE YANLIŞ YARGILARDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU DİYALOG”

Tayvan ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında yaşanabilecek bir gerginliğin bütün dünyayı sarsacağına dair kanaatler var ve bu kanaatin canlı kalması için birçok olumsuz yönlendirme de yapılıyor. Tayvan ve Çin’in, hatta Tayvan’ı destekleyen güç olarak ABD’nin bir savaş ya da çatışma yaşanmaması için ellerinden geleni yaptıklarını görmemize rağmen sizce neden bir ikinci Rusya-Ukrayna Savaşı körüklemesi yapılıyor?

Tayvan’ın tutumu çok net. Başkan Tsai Ing-wen’in belirttiği gibi, Tayvan, çatışmaları tırmandırmak veya anlaşmazlıkları kışkırtmaya yönelik bir tutum içerisinde bulunmayacaktır. Ancak egemenliği ve ulusal güvenliği sağlam bir şekilde koruyup demokrasi ve özgürlüğe sımsıkı bağlı kalacaktır. Çin’e kendini kontrol etme ve Tayvan Boğazı’ndaki mevcut barışçıl statükoyu baltalamama çağırısında bulunuyoruz.

Totaliter hükûmet Çin’i kestirmek çok güç. Ülkede yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlara ek olarak kötü yönetim baskısının yönünü değiştirmek için son derece mantıksız adımlar atılabilmektedir. Tayvan Boğazı’nın ve tüm Hint-Pasifik bölgesinin güvenliği ve istikrarı, aslında komşu ülkelerin ortak sorumluluğundadır.

Tayvan Boğazı, Doğu Asya’daki en işlek uluslararası suyollarından biridir. Birçok ticaret, enerji ve gıda taşımacılığı için önemli bir deniz ve hava yolu olmakla birlikte, aynı zamanda Kuzeydoğu Asya ile Güneydoğu Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir kanaldır. Çin’in gerçek zamanlı askerî tatbikatları bir güvenlik tehdidi oluşturuyor, küresel ekonomiyi ve ticareti olumsuz etkiliyor ve kendi gelişimine ve de diğer ülkelerle ilişkilerine bir darbe indiriyor. Çin’i, sorunları çözmenin yolunun savaş olmadığını, diyaloglar olduğunu tam olarak anlamaya çağırıyoruz.

SORUNLARI ÇÖZMENİN VE YANLIŞ YARGILARDAN KAÇINMANIN EN İYİ YOLU DİYALOGDUR

Tayvan ve Çin, iki komşu olarak çok büyük hacimlerde ticarî ve sosyal münasebetlere sahip. İki ülke de bu münasebetlerin bozulmaması için elinden geleni yapacaktır sanırım…

Ülkem, boğazın iki yakası arasındaki ticarî alışverişin her zamanki gibi devam etmesini umuyor. İki ülke arasındaki ikili ticaret hacmi yaklaşık 330 milyon dolar; ekonomik ve endüstriyel gelişme açısından birbirlerine ihtiyaçları var. Ama aslında Çin, son yıllarda boğazlar arası ticareti kısıtlamak için önlemler alıyor.

Örneğin, meyve ve orfozumuzda tarım ürünleri için yasaklanmış ilaçlar bulduğunu ve uskumruda Kovid-19 pozitif test edildiğini bahane ederek yasaklar getirmiştir. Çin bu kez de, Pelosi’nin Tayvan ziyaretini bahane ederek, 180 Tayvanlı gıda şirketine daha fazla yaptırım uyguladı ve bu her iki tarafın da ticarî gelişimine gerçekten zarar vermektedir.

İnsanlar arası etkileşim başlangıçta yakındı, ancak Çin’in devam eden gözdağı ve provokasyonu Tayvan halkı arasında giderek daha fazla soğukluk oluşmasına ve yakın ilişkilerin zorlaşmasına sebep olmaktadır. Bu gerçekten akıllıca bir yaklaşım değil. Sorunları çözmenin ve yanlış yargılardan kaçınmanın en iyi yolunun diyalog olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.

BARIŞ VE GÜVENLİK, HERHANGİ BİR ÖNKOŞUL OLMAKSIZIN ORTAK SORUMLULUKLARDIR

Çin Halk Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği askerî tatbikat ne anlama geliyor? Tatbikattaki silahların ateşlenmesi, dünya ve Türkiye medyasında adeta Çin Tayvan’ı kuşatmış ve saldırıya başlamış gibi verildi, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Çin tarafından bu kez başlatılan askerî tatbikat, son birkaç yılın en büyüğü ve menzili oldukça geniş olmakla birlikte, sanki Tayvan’a asker göndermeyi plânlıyormuş gibi, askerî eylemleri ve siyâsî girişimleri bölge ülkeleri arasında ciddî endişelere neden oldu. En büyük etki ise Çin askerî uçaklarının ve savaş gemilerinin tekrar tekrar Tayvan Boğazı’nın orta hattını geçmesidir. Bu, Tayvan Boğazı’ndaki barışçıl statükoyu uzun yıllar boyunca koruyan zımni anlayıştır, ancak bu sefer Çin tarafından tek taraflı olarak yok edilmiştir. Bu, Tayvan’ın Çin’den daha büyük bir tehdit hissetmesini sağlayacaktır.

Bununla birlikte, Çin’in geniş çaplı askerî tatbikatları, dünyanın, Çin’in otoriter rejiminin özünü ve askerî emellerini, hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası düzeni görmezden gelmesini ve demokrasiyi ve özgürlüğü baskı altına almak için güç kullanmasını görmesini sağladı. Demokrasiyi savunanlar ve benzer fikirlere sahip ülkeler gitgide birlik olarak, Çin’in güç tutumuna karşı çıkmakta ve hatta Çin’in bölgesel güvenlik ve barışı korumak için kışkırtıcı askerî tatbikatları durdurmasını talep etmektedir.

Çin, askerî güç kullanımı ile tüm tarafları şoke edebileceğini ve başarılı bir şekilde tehdit etme hedefine ulaşabileceğini düşünse de aslında bölgesel ve küresel ülkelerin canını sıkmış ve aksine fazlaca desteğini kaybetmiştir. Örneğin Asya-Pasifik bölgesinde gerçekleştirdiği provokatif askerî tatbikatlarının Kuzey Kore’nin yaklaşımıyla aynı olması sebebiyle Çin, komşu ülkelere gitgide Kuzey Kore’ye benzediğini ve sürekli sorun çıkarttığını hissettirmektedir.

Çin irrasyonel askerî eylemlerde bulunuyor. Tayvan, endişeyi hissetse de Çin’in askeri eylemlerini takip ediyor ve korkmuyor. Ayrıca provokasyona gelmeden, özdenetimde ısrar etmeye devam ediyor, bölgesel gerilimleri artırmamaya çaba göstererek Çin’i rasyonelliğe ve yapıcı diyalog kurmaya davet ediyor. G7 ülkeleri ve NATO da dâhil olmak üzere dünyanın belli başlı ülkeleri, Çin’in statükodaki değişikliklerinin bölgesel durum üzerindeki olumsuz etkilerini yakından takip etmekte ve Tayvan’ın sakin duruşunu onaylamaktadır ve dahası, Tayvan’ın bölgesel ve uluslararası güvenlik sistemindeki kritik rolünün önemini de kavramıştır.

Çin’in düşüncesini değiştirmenin kolay bir şey olduğunu düşünmüyorum, ancak sorunları çözmek için diyalog kurmakta ısrar etmek doğru yoldur ve biz bu yolda devam edeceğiz. Aynı fikirde olan tüm ülkelerin Tayvan’ı güçlü bir şekilde destekleyeceklerine inanıyoruz. Çünkü barış ve güvenlik, herhangi bir önkoşul olmaksızın ortak sorumluluklardır.

gercektarih.com.tr

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.