tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Abdurrahman Dilipak

Gazeteci-Yazar

Yerli ve milli olanı arayan kalem

A+
A-

Yedi Güzel Adam’dan biri idi. Diğerlerini biliyorsunuz: Abdurrahman Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Adil Erdem Bayazıt, Ali Kutlay, Nuri Pakdil ve Alâeddin Özdenören… Bunlar edebiyatımızda önemli yerleri bulunan edebî kişilerdir. Yediden ikisi ikiz kardeştir.
Ötekilerin hepsi de “din kardeşi”dir…
Yüzleri aynı yöne dönüktü.
Zarifoğlu Ankaralı, Özderören’ler Maraşlı, Pakdil de Maraşlı, Bayazıt da öyle, Kutlay da! Akif İnan Urfalı. Yedide beş Maraşlı. Bir Ankaralı, bir Urfalı var bu yedi kişide. Artık bu yedi kişiden hiçbiri hayatta değil. Rasim Özdenören benden dokuz yaş büyük. Tabi ikizi de. Akif İnan da, Zarifoğlu ve Kutlay da dokuz yaş büyük. Erdem Bayazıt on bir yaş büyük…
Hepsi benim ağabeyim sayılır ve çoğu hemşerim.
1970’lerde çıkarttığım “Adım” dergisinde Erdem Bayazıt’ın: “Dünyanın kalbini dinle, geliyor adım adım/Dallar meyveye dursun, toprak tohuma dursun/İnsan barışa dursun, selama dursun zaman/Sabır, savaş, zafer, adım Müslüman” mısraları, derginin logosu olan çamurda çıplak ayak izinin sağ tarafında yer alırdı ve derginin her sayısında bu mısralar vardı.
Yani bu ekiple tanışıklığımız 1970 sonrasına, Milli Nizam Partisi sürecine denk gelir. Bu ekibin çıkarttığı “Mavera” dergisi ve “Akabe” yayınları bağlamında, zaten bu tür sanat ve edebiyata ağırlık veren birkaç yayın organı ile hep birlikte “biz”dik. Akabe yayınlarında kitabım, Mavera dergisinde yazılarım da çıktı. Ben daha politik idim, ekip daha çok sanat ve edebiyatı önceliyordu. Zaten çoğu şairdi ve denemeler de yazıyorlardı. Sinema ilgileri yine bir diğer ortak yanımızdı. MTTB zaten ortak mekânımız…
Erdem Bayazıt ve Akif İnan ile daha çok beraberliğimiz oldu. Her ikisi de daha politikaya yakın kişilerdi. Akif İnan daha çok sivil örgütlenmeye öncelik veriyordu. Önceliği sendikalaşma yönündeydi, özellikle de öğretmenlerin, memurların sendikalaşması. MSP’de İşçi komisyonu kurulduğu günden itibaren, o fikri hazırlık sürecinde hep Akif İnan’la beraber olduk. Akif İnan işçi ve memur sendikası konusunda: “Sermaye örgütlenebiliyorsa emek neden örgütlenmesin?” diye soruyordu. “TÜRK-İŞ ve DİSK var, biz niye yokuz…” Ben de bu fikre yoğun destek veriyordum, hem MSP tarafında ve hem medya tarafında. O zamanlar Erbakan’ın danışmanıydım… Rasim abi daha resmi, bürokrasi içinde ağırlığı olan bir isimdi. Mesela Nuri Pakdil de öyle.
Bir yandan Milli Gazete, Anadolu’da, cemaat, köylü ve esnafa hitap ederken; bizim gençlere, bürokrasiye, sivillere, bizim dışımızdakilere hitap edecek, sanat ve edebiyata öncelik veren bir gazetemiz olsun istiyorduk. İlk endişe, bu yeni hareketin Milli Gazete’ye zarar vermesi endişesi oldu. Ama bunun artısının daha fazla, yeni katılımlara sebep olacağı tezi ağırlık kazandı. Milli Gazete’den Mehmet Durlu ile birlikte Yeni Devir’i yayın hayatına hazırlamak için çalışmalara başladık. Milli Gazete’nin oturmuş bir muhabir ve yazar kadrosu vardı. Orada Abdulkadir Özkan ve Hasan Karakaya vardı ve onlar da bu oluşumu destekliyordu. Milli Gazete’deki sanat-edebiyat sayfası, o zaman Mustafa Miyasoğlu ve Bekir Oğuzbaşaran’la yayınlamaya başladığımız “Yeni Sanat” dergisi ekibi ve bizim MTTB sinema kulübündeki arkadaşlarda bize destek verince bu iş tamam dedik. Birimizin Ankara’ya gidip Mavera ekibiyle konuşması gerekiyordu. Rasim Özdenören ve Akif İnan ile bir kahvehanede buluştuk, konuştuk. Düşüncemizi anlattım. Politik bir müdahale olmayacaktı. Ve anlaştık… Yedi Güzel Adam hep birlikte değil, Özdenören’ler, Akif İnan, Erdem Bayazıt aktif destek verecek, diğerleri sanat-edebiyat sayfasında zaman zaman şiirleri, denemeleri, röportajları ile katılacaklardı.
Yeni Devir’in yayın hayatına girmesi Müslüman çevrelerin imajı kadar, onların ülke sorunlarına ilişkin sivil önerileri ciddi anlamda yankı buldu…
Yeni Devir’de kimler yazmış diye baktığımda çok uzun bir liste var önümde. Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Cihan Aktaş İsmet Özel, Ersin Nazif Gürdoğan, Ebubekir Eroğlu, İsmail Kıllıoğlu, Yusuf Ziya Cömert, Mehmet Ocaktan, Osman Bayraktar, Abdurrahman Şen, Fehmi Koru, Alim Kahraman, Arif Altunbaş, Ramazan Dikmen, Y.M. Aktürk, Yaşar Kaplan, Kadir Tanır, A. Vahap Akbaş, Avni Doğan, Ali Bulaç, Kamil Aydoğan, Hüseyin K. Ece, Adnan Tekşen, Mustafa Özçelik, Ferman Karaçam, M. Atilla Maraş, İhsan Işık, Mehmet Kahraman, Kemal Kahraman, Mevlüt Ceylan, Turan Koç, Necat Çavuş, Cafer Barlas, Hasan Aycın, Akif İnan, Osman Sarı, Ufuk Uyan, Mustafa Miyasoğlu, Bekir Oğuzbaşaran, Yusuf Yazar, Sedat Umran, Arif Soylu, Şakir Kurtulmuş, edebiyat-sanat sayfası, Serdar Gürler (Ahmet Kot) kültür sayfasını hazırlıyordu, Enes Harman (Nabi Avcı) dış politika yazıyordu. Hasan Celal Güzel ekonomi yorumları yapıyordu… İskender Pala ve Muzaffer Aygün gibi birçok sanatçı, yazar-çizer ve gazeteci de Yeni Devir’de yer aldı. Yeni Devir bu anlamda bir okul oldu.
Özdenörenler yazarımız olunca daha sık görüşmeye başladık. Özellikle Ankara’da olduğum dönemde, daha çok Alaeddin Bey ile görüşüyorduk. Yazamadıklarımızı da konuşuyorduk, başkalarını eleştirdiğimiz kadar kendi eksiklerimizi de konuşuyorduk.
Kim bu Özdenören? İlk ve orta öğrenimini Maraş, Malatya, Tunceli’de tamamlamış. Hukuk fakültesi ve gazetecilik mezunu. DPT’de uzman. 1970’de iki yıl ABD’de kalmış… 1975’de Kültür Bakanlığı’nda müşavir ve müfettiş. 23 Temmuz 2022’de asude bir bahar ülkesine göç etti. Ebedi istirahatgahı Eyüpsultan’da, Mihrişah Valide Sultan Külliyesi haziresindedir. Onu denemeleri ve Anadolu insanını anlatan hikâyeleri ile tanıyoruz. İnanç, tarih ve gelenek temelinde, “Kökü mazide olan âti” anlayışı çerçevesinde, gerçek anlamda yerli ve milli olanı arayan ve onu şiirsel bir dille estetize ederek anlatan bir kalem. Rasim Özdenören’i nasıl bilirsiniz derseniz, iyi bilirdik. Dürüst, bilgili, cesur, kararlı, sabırlı ve sakin. Düşünen biri. Mütefekkir. Çileli. Dünya malına, makamına tamah etmeyen, ahlaki anlamda mazbut, söz verdiğinde sözünde duran, tevazu, merhamet sahibi, adil olmaya özen gösteren biri. Okuyan, düşünen ve yazan, tartışma yerine konuşmayı tercih eden, sesini yükseltmeyen, polemik yapmayan, güzel söz ve hikmetle insanlara bir şeyler anlatmaya çalışan bir güzel insan. Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmaya çalışan biri. Yaşadığı zamana ve mekâna adil şahit olma ve sorumluluk kuşanma iradesine sahip bir Allah “kulu”!
Selam ve dua ile.

ABDURRAHMAN DİLİPAK

Gerçek Tarih dergisi Ekim 2022 sayısında yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.