tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Mahmut Özbay

Prof. Dr./Yazar

    Bilinçlenme adına içinde bulunduğumuz durumu iyi analiz etmeliyiz

    07.11.2021
    A+
    A-

    Bir toplumun bölünüp dağılmasını, parçalanarak ayrışmasını, kutuplaşmasını, yapısının yağmalanmasını önleyerek yeniden ayağa kaldıran, topluma birlik şuurunu yerleştiren temel dinamiklerden biridir toplumsal bilinç. Milletin gerçek anlamda varoluşunun kalbidir bu bütünsellik bilinci. Dağılışı, yıkılışı ve çöküşü önce durdurup, sonra yeniden birlikte millet olma azim sürecini başlatan ve devam ettiren milletdaşlık  özkimliğini  oluşturma, kazanma ve onunla yaşamadır halkın bilinci adı verilen iç dinamik. Onurluca duruşun, durumalışın ve yaşayışın kendisidir toplum bilinci.

    Toplumların kendi içlerinde ilerleyişlerini gerçekleştirebilmeleri için ortaya koyacakları stratejilerin kaynağı tarih boyunca hep toplumsal bilinç olmuştur. Bu milletdaşlık bilinci, halkın içinde mevcut olan birçok farklı imkânları ortaya çıkaran, bunları birleştiren bir güçtür.  Birlikte yaşama barışının hayat bulmasının temel can damarıdır toplumsal bilinç. Bireyler arasında diyalogun başlaması, güvenin oluşması, bu kavramların alanlarını ve etkilerini genişleterek tüm halkları kuşatıp bir millet olma bilinciyle gerçekleşebilmektedir. Milletlerin hayatları ve gelecekleri bu birliktelik bilincinin bir işlevselliğidir. Birlik şuurunun özü,  kaynağı insana özgü olduğu zaman milletlerin, medeniyetlerin ve devletlerin ömürleri asırlar sürmektedir. Bunun en güzel örneğini kendi tarihimizde bulabilmekte ve görebilmekteyiz. Her dönemin, her çağın koşulları bu süreci yaşayan toplumların bilinçlerinin insana özgü olmasıyla örtüşmektedir. Günümüzde özgürlüğün, adaletin ve emeğin karşılığını bulması, yeni nesil teknolojide, sürdürülebilir ekonomide, hepsinden önemlisi bilimde, gençlerin geleceğe umutla bakmasında, insana özgü özgün ve uygar birlik bilinci etkisi yadsınamaz bir gerçektir.

    Toplum olarak bugün içinde bulunduğumuz durumu çok iyi analiz etmeliyiz. Geçmişte yaşadığımız ve kendisinden kaçınamadığımız olayların, yeni bir bilinçle değerlendirmesini, eleştirisini yapmalıyız. Buna tarihi bir hesaplaşma da diyebilirsiniz. Bu yüzleşmeyi reel ölçütlerine uygun olarak yerine getirebilmek için toplum, halk, millet olarak herkes, küçükten büyüğe buna hazır olmalıdır. Toplumlar bilimden, bilgiden ve adaletten uzaklaştıkça cehalet rekabeti kazanan taraf olmaktadır. Bu yarışta zaferi kazananlar kendilerini üstün insan görmeye başlar. Bilgisizlik ve diğer insanlara zulüm etmek topluma özgü ahlaki kural olmaya başlar,  hatta bu haksız ve hak bilmez davranışlar halk içinde önce gelenekleşir, sonra ahlak kralı olarak yerini alır. Bir toplumda haksızlık çoğaldıkça, zalimlerden bir kısmı diğerlerine yönetici olur. Bu yöneticilerin egoistlikleri, ihtirasları, doyumsuzlukları ve gururları arttıkça, diğer insanlar üzerindeki baskı ve adaletsizlik boyundurukları da ağırlaşır. Böylece toplumda kabullenen kesimler çoğalır. Yeni yetişen nesillerde umutsuzluklar,  karamsarlıklar yaygınlık göstermeye başlar. Tüm bu gidişatı önleyecek ve yeni bir yönelişi ortaya koyacak olan halkın toplumsal bilincidir.

    Bilinçli halk, yeni bir toplum yaratmak için kendini yenileyen, halk ile birlikte olan, halkın bilinçlenmesini kendine amaç edinen, kendilerini aşarak toplumsal DİRİLİŞ RUHUNU öncelikle kendilerinde oluşturan bilim insanlarına, düşünürlere ve bunların oluşturduğu yönetici gruplarına ihtiyaç vardır. Halkın bilinçlenen kesimi elini kesintisiz olarak diğer kesimlere uzatmalıdır. Cehalet ve zulüm dağlarının yıkılabilmesi, toplumda bu birliktelik düşüncesinin hayata aktarılmasına ve yaşatılmasına bağlıdır. İçinde bulunduğumuz koşullarda gerek iç sorunlarımızın,   gerekse dış sorunlarımızın çözümünün başlangıcı,  bu tolum bilincinin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Milletin problemlerinin çözeni yine milletin kendisidir. Başkalarının önerdikleri çözümler, onların vesayet ve sömürü boyunduruklarını üzerimizde daha bir uzun süre uygulamaktan başka bir şey değildir. 200 yılı aşkındır bu süreci yaşadık ve yaşıyoruz. Çözüm bu albenili, kolaya kaçış yöntemlerinden vazgeçmek, zahmetli de olsa kendimize özgü gerçek çözümü uygulamaktır. Bunun temel koşullarından birisi, hatta birincisi milletin fertleri arasındaki çifte standardın uyulamadan kaldırılmasıdır. Ülkemiz, milletimiz için yeniden medeniyet temelli yeni bir yapının oluşturulmasıdır. Bilim insanları, düşünürler,  aydınlar halkının yanında olduğu ve onlarla birlikte hareket ettiği sürece, halkta onlarla birlikte olacaktır. Böylece halkın bilinçlenmesi berraklaşarak gelişecek ve yaygınlaşacaktır.

    Tarih halklara, milletlere şunu ispatlamıştır;  bilgi birikimi olmayan, kısır düşünceli, dar görüşlü yöneticiler olası doğru öngörüden yoksundurlar. Bunun sonucu olarak, bu özelliklere sahip insanlardan oluşan yönetici ekipleri, yönettikleri toplumları sık sık ağır koşullu yaşama sürecine sürüklüyor, aynı zamanda ülkelerine büyük sıkıntılar yaşatıyor.  Ülkemiz de son yüz yılda, kemikleşmiş bu siyasal sistemin yapısı gereğince değişik isimler altında birçok badireler yaşamış ve atlatmıştır. Bunun baş etmeni siyasilerin kendilerini yenileyemedikleri gibi, yerlerine yeni, bilgili, birikimli ve pasifik ufuklu insanların gelmesine yardımcı olmadıkları gibi, bu nitelikli insanların meydana çıkmalarını da engellemişlerdir. Toplumsal bilinç oluştukça toplumun zulüm eden kesimi azalıyor, yönetime gelenler ve devlet organizasyonunda görev üstlenenler zalimlikten uzaklaşarak erdemli ve adil olmayı tercih ediyor.

    Toplumsal bilincin geliştirilmesinde, oluşturulmasında önümüzdeki yıllar ve birkaç on yıl çok daha sıkıntılı olacağa benziyor bugünkü şartlarda. Dijital ortam veya hayat koşulları değiştikçe yeryüzündeki tüm insanların ve toplumların yaşamları daha bir tek düzen alacağa benziyor. Yazılım teknolojilerinin konuları gelecek yıllarda insan hayatında yer alan tüm parametreleri kapsamı içine alacak gibi görünüyor.

    Özellikle “Yapay Zeka” teknolojisindeki gelişmeler insanların düşüncelerini, fikirlerini, araştırma performanslarını, olguların özünü kavrama kabiliyetlerini beklenmedik oranda ve yüksek düzeyde etkileyecektir. 1990’lardan bu yana bilgisayar teknolojisinde ve bilişim teknolojilerinde ortaya çıkan gelişmeler, önümüzdeki yıllarda insanları nasıl etkileyeceğinin, konunun uzmanlarınca köklü ve şeffaf bir analize tabi tutulması zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu detaylı analizlerden sonra geleceğe yönelik öngörülerin daha bir sağlıklı olacağı kanaatimi yeniden bir kez daha yineliyorum.  Çünkü yeni gelen kuşak şimdikinden çok daha kısa sürede, üretilen bilgi açısından bugünküne göre binlerce, belki milyon defa daha hızlı ulaşacaktır.  Bu oluşan koşullar ise insanları ve toplumları daha çabuk ve daha geniş alanlı bir kolaya kaçış yöntemini seçmeye sürükleyecektir. Hayat düşünmeden, fikir üretmeden,  olayların geri plan gerekçelerini araştırmadan yalnız başına, sorunsuz, özgürlüksüz yaşanan bir ömür sürecine indirgenebilir. Bilim insanları yapay zekanın insan ve toplum üzerindeki telafisi çok zor olan bu olumsuz etkilerin minimize edilmesi için şimdiden önlemlerinin alınmasını önermektedirler. Bugün için yapay zeka: bilgisayarların veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri ZEKİ canlılara benzer şekilde yerine getirme kabiliyeti (işlemi) olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım çok değişken bir yapıya sahiptir.  Yazılımdaki her yenilik bu tanımı etkileyecektir. Yapay zeka görselliği (nesnelerin reel hareketlerini)  ve bilgi toplama alanının çeşitliliğini, miktarını artırdıkça, insanlar kendilerine ait bireysel özelliklerini yavaş yavaş kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceklerdir.

    İnsanların ve toplumların tüm bu gelişmeler karşısında sahip olabilecekleri ve koruyacakları bilinçleri olacaktır. İnsanlığın (bireylerin ve toplumların) kurtuluşu veya çıkış yolu bilinçlerini yenileyerek ve bileyerek ilerlemeleri ile mümkün olur. Bilinçlenme bilgilerin, olup biten olayların, kavramların ve fark etme yetisinin insan şuurunda aydınlanması olayıdır. İnsanların şuur sahibi olmaları toplumların bilincini artırmaktadır. Halkların bilinçlerinin köreltilmesi, önümüzdeki yıllarda tüm dünya ülkelerinde, bugün dört elle sarılan demokrasiyi önce düşüşe geçirecek daha sonra da çöküş süreci girdabına girdirecektir. Şu anda Avrupa Birliği ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Çin’de, Hindistan’da ve Ortadoğu ülkelerinde gençliğin kıpırdanışı veya sarsılışı bu konunun ön sinyallerini vermektedir. Bu kıpırdanmalar bugünkü yönelişinde ilerlerse insanların özgürlükleri ve temel birey hakları zarar görebilir, zedelenebilir. Toplumsal bilincin etkinleştirilmesi, yaygınlaştırılması bir zorunluluktur. Unutulmamalı ki toplumların temel hayat dinamiği toplumsallık bilincidir.

    21. yüzyılın ilk çeyreğinde bireyler, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları ve meslek odaları 20.yüzyılın ikinci yarısındaki toplum adına olan etkinliklerinden gittikçe taviz veriyorlar. Buna karşılık siyaset dünyasında model rol alıyorlar.  Bu evcilleştirme sürecine akademisyenler, aydın gibi görünen insanlar ve varsıllığı büyük olan iş adamları da organize bir biçimde katılıyorlar. Evcilleştirmeler toplumsal bilincin mevcut koşullarda yavaş yavaş erimesi sürecini de beraberinde getiriyor. Bir ülkede yönetimin toplum menfaatini korumaktan uzaklaşmasını frenleyen güç toplum bilincidir. Ve yine bu üst yönetimin halk için aldığı doğru kararların hayata geçirilmesini ivmelendiren de insanların toplumsallık bilincidir.  Bu bilincin yeniden dirilişini gerçekleştirmek her bireyin insanlık görevidir.

    Prof. Dr. Mahmut Özbay

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.