tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

D. Mehmet Doğan

Mehmed Âkif’in doğumunun 150. yılı…Milletimizin benimsediği ve sahip çıktığı abide şahsiyetlerimizden biri Âkif. Onu en başta İstiklâl Marşımızın müstağni şairi olarak seviyoruz.
101 yıl önce bugün 30 Ağustos zaferini kazandık. 2 Eylülde (tuğ)general Trikopis teslim oldu! Onun Yunan orduları başkumandanı olduğu söyleniyor, gerçekten öyle miydi? Anadolu’da savaşan Yunan ordusunda iki “general” kalmıştı.
Bu topraklardaki devletimizi Malazgirt zaferine borçluyuz. Sultan Alp Arslan, ordusuyla Anadolu’nun güneyinden geçip Halep ve Şam’a, oradan Filistin’e, Kudüs’e ve Akdeniz’e doğru hareket halinde idi. Bizans imparatorunun meydan okumalarına karşılık döndü ve maddeden çok mana itibarıyla muhteşem olan büyük zaferi...
14 yıl önce bu soruyu sormuştuk. Kurum “Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü.” yayınlamıştı o vesile ile. Yazıyı Kelimelerin seyir defteri kitabımıza aldık. Aradan bunca zaman geçti, değişen bir şey yok! * Doğrusu ben hâlâ ümitliyim; olmalı! 80 yıllık kurumda elbette Türkçe...
İstiklâl Marşı her okunduğunda milletimizin büyük ekseriyetinin tüyleri diken diken olur. Aslında “Bütün millet fertlerinin tüyleri ürperir,” denilebilir. Fakat bir kısmınınki, geniş kitlelerin hassasiyetinden farklı bir sebeple diken diken olur! Milletin din, vatan ve istiklâl hassasiyetiyle içine girdiği psikoloji ile,...
Büyüklük ve tesir itibarıyla daha önce şahid olduklarımızla kıyaslanamayacak âfet ve felaketlere maruz kaldık.Şunu gördük ki, Allah’a hamdolsun, millet olarak böyle zamanlarda harekete geçme, yardımlaşma, bir ve beraber olma hususundaki hassasiyetimiz körelmemiş. Milletin mayasını bozmayı hedefleyen bir asırlık inkılâplar satıhta...
“Rasim Özdenören Maraşlı olmaktan çok Ankaralıdır” desem, itiraz edenler çıkabilir. Evet kökleri Maraş’tandır, çocukluk ve gençlik yıllarında Maraş’ta olmuştur, ama ömrünün büyük bir kısmı Ankara’da geçmiştir. Hayatı Ankara’da geçtiği gibi vefatı da Ankara’da olmuştur. Biz vefat haberini alınca, cenazesinin Ankara’da...
Yûnus Emre’den Mehmed Âkif’e, Yahya Kemal’e, Necip Fazıl’a… nice büyük şairler yetiştirmiş 6 asırlık Türkçe için görkemli bir cenaze töreni hazırlanmıştı. Osmanlı’nın en muhteşem sarayının en gösterişli salonu cenaze töreni için seçilmişti…Konuşanlar öldürdükleri hakkında hiç de güzel şeyler söylemiyorlardı…Sonra bu...
İdeolojik anlamda bitmiş olan kemalizm ancak “kültçülük” olarak, yani bir inanç tarzı, adeta “din” olarak devam ediyor. Artık yüz yıl öncenin tarihi doğru dürüst bilinmiyor, bilmeye de ihtiyaç yok; bilinmeyenler üzerinden bir hamaset köpürtüp bugün hisse çıkarılıyor. 30 Ağustos’un şanına...
Yüz yıl önce Millî Mücadele ile meşguldük. Kongreler, Meclisler, işgaller, karşı koymalar… Ve sonunda zafer! Ondan on yıl sonra ise tarihle, dille, kültürle savaşıyorduk! Osmanlı tarihi zemininde Millî Mücadele’yi verdik, sonra Osmanlı tarihini inkâr etmek siyaset oldu. Osmanlı Türk’e zulmetmişti....
O kutlu savaşın şahidi yalnızca Süphandağı mıydı? Bütün yer ve gök, gündüz güneş, gece ay ve yıldızlar, kehkeşanlar şahid olmamış mıydı? Malazgirt ovasında tarihin akışını değiştirecek bir rüzgâr esecek ve bu topraklar kutlu müjdeye mazhar olacaktı…Yüksek rakımlı ova bağrına takdir...
Uğurladığınız bir dostun arkasından böyle bir yazı yazmak zorunda kalacağınız aklınıza gelebilir mi? Velev ki gelse, o akıl akıl olmayı sürdürebilir mi? Görünüşte bir faaliyetin açılış konuşmaları yapılmaktadır. Sırası gelen günün anlam ve önemini kendince anlatmaktadır. Sözün sahibi konuşmaya başlayınca...
Bazı “dilci” akademisyenlerin makalelerini okurken, elimin altında İngilizce, Fransızca, Almanca sözlükler bulundurmaya mecbur kalıyorum. Uydurma kelimeler serpiştirilmiş bir makale okurken, bu uydurmaların çoğunu Dil Kurumu sözlüğü dahil hiçbir umumî lügatte bulamıyorum. Bunlar ekseriya dilbilgisi (gramer) veya dilbilimi (lengüistik) terimleri. Sonunda...
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, “Batı değerleri” diye pazarlanan evrensellik ve hümanizmanın sınırlarını göstermesi bakımından bilhassa öğretici oldu. Suriye hadiseleri patlak verdiğinden beri Avrupa’ya mülteci sokmamak için her türlü tedbiri alan Avrupa, Ukrayna’dan gelenlere kapılarını sonuna kadar açtı. Ukrayna’dan gelen “beyaz”lara kapılar...
Gelmekte olan krizi saniye saniye haber veren ihtiyar dünyanın erken uyarıcı gücü ABD şu sıralar Rusya’yı durdurmak için en ağır silahını kullanıyor: Yaptırım! 2. Dünya Savaşı sonunda Hiroşima’ya attıkları atom, yaptırımın yanında çocuk oyuncağı kalır!Olup bitenlere bakarak Sovyet sisteminin çöküşünü...