Dil Kurumu’nda doğru dürüst Türkçe bilen kalmadı mı?
14 yıl önce bu soruyu sormuştuk. Kurum “Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü.” yayınlamıştı o vesile ile.
Yazıyı Kelimelerin seyir defteri kitabımıza aldık.
Aradan bunca zaman geçti, değişen bir şey yok!
*
Doğrusu ben hâlâ ümitliyim; olmalı! 80 yıllık kurumda elbette Türkçe bilen birileri vardır. Mutlaka vardır da, bunun hissedilmesi, görünmesi gerekmez mi?
TDK’nın 2009’daki en önemli verimi, “Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü.” Bir sözlük için uzun bir isim değil mi? Veteriner Sözlüğü, Veterinerlik Sözlüğü, Veterinerlik Terimleri Sözlüğü denilemez miydi?
“Tıp Sözlüğü, Tıp Terimleri Sözlüğü” deniliyor pekala. Neyse, isme fazla takılmayalım. Elimizde hacimli bir eser var (1904 sayfa). Hazırlayanlar, çoğu profesör, 30 kişi. Bu kadar kişinin emeği ile ortaya çıkan eser elbette, önemlidir; değerlidir. Ayrıca 7 profesör incelemiş. 2 profesör de yayın yönetmeni olarak geçiyor. Bütün emeği geçenlere teşekkür borçluyuz.
“Veterinerlik Sözlüğü”, gerçekten çok önemli. Türkiye’de ilim ıstılahları/ bilim terimleri meselesi 1930’larda aşırı milliyetçilik/ulusalcılık havası içinde ele alınmıştır. 1945’te yayınlanan Türkçe Sözlük’ün önsözünde, “Bir yandan da, bilim dilimizi meydana getiren terimler, baştan aşağı yabancı kelimelerdi. Halbuki bunlar, pek kolaylıkla Türkçeleştirilebilirdi” deniliyor.
Bu “pek kolaylıkla Türkçeleştirme” yapılabildi mi peki? Sonraki yıllarda TDK bir hayli bilim terimi “üretti”. Bu tarz sözlükler yayınladı. Fakat, Türkiye’de ilim terimleri Türkçeleşmedi. Hatta şimdi gidiş açıkça Latinceye doğru.
Esasında bizim görüşümüz, dil devriminin asıl amaçlarından birinin ilim terimlerini Latinceleştirmek olduğu yönündedir. Bu birçoklarına aykırı gelen görüşümüzün dayanaklarını açıklamak durumundayız.
1930’larda Türkiye müthiş bir dil devrimi furyası yaşadı. Yüzlere yıldır kullandığımız Arapça ve Farsça menşeli kelimeler dilden sökülüyor, bugün bir çoğu bizi tebessüm ettiren, bir kısmı kahkahalarla güldüren uydurma kelimeler ortalığı kaplıyordu. Bu devlet zoruyla kullanılan kelimeler öztürkçecilik havası yaysa da, aynı zamanda tıp dilinin latinceleştirilivermesi bize göre, geleceğe yönelik ilk kuvvetli adımdı.
Modern Tıp tedrisatına 2. Mahmut döneminde fransızca olarak başlamış, kısa süre içinde kendi terminolojimizi meydana getirerek Türkçe tıp tahsilini yaymıştık. Hatta Şam’da dahi Türkçe tıp tahsili yapan mektep açmıştık.
İşte bu kendi oluşturduğumuz tıp dili ortadan kaldırılıyor, Latince tıbba geçiliyordu. Bu nihaî hedefin ilk ikrarı idi. “Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü” bu kanaati pekiştirdi. Dil devrimi ilim terimlerinin Latinceleştirilmesi için atılan bir adımdı, şimdi yeni bir sözlükle bu adımın belli bir merhaleye geldiği TDK tarafından da tescilleniyordu. Artık öztürkçe ilim terimleri iddiasının bir kandırmaca olduğu ikrar ediliyor.
Veterinerlik terimleri sözlüğünü Latince bir sözlük olarak okuyabilirsiniz! Arada bir Türkçe madde başlıkları da görürseniz, şaşırmayın. Onların Yatincelerini yerleştirene kadar sözlükte muhafazası mecburiyeti hasıl olmuştur!
Bu sözlüğü hazırlayanlar, Osmanlı veterinerlik terimlerini merak etmiş olabilirler mi? Pek sanmıyoruz. Bizim bildiğimiz bir Osmanlı veterinerlik terimleri sözlüğü yok. Ama iç içe olduğu tıp terimleri ile ilgili sözlük bir hayli var. Baktım bibliyografyada bir tanesi bile yer almamış. En azından Tarih Kurumu’nun yayınladığı E. Kadiri Unat, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Suat Vural’ın hazırladıkları Osmanlıca Tıp Terimleri Sözlüğü bu sözlüğü hazırlayan hocaların dikkatini çekmeli idi. O zaman muhtemelen sözlükte “cilt” kelimesi bulunurdu! Bu sözlükte “derma” var, “cild” yok! “Dermatoloji” var, “cildiye” yok! “Kalbî” yok, “kardiyak” var! Daha nelerin var veya yok olduğunu araştırmaya kalkışsak, çok geniş bir liste hazırlamamız gerekir.
Okuyucu hâlâ başlıktaki mevzuya gelmediğimizi düşünüyor olabilir. Doğrudur. Buraya kadar yazdıklarımızdan TDK’da Türkçe bilen kalıp kalmadığı anlaşılamaz. Ama bu sözlüğün bir sayfalık sunuşundan aktaracağımız birkaç cümle bu sorumuzu haklı kılacaktır:
“Kısacası hem türkçe eğitim yapılan bir eğitim kurumunda türkçe terimlerin kullanılmamakta hem de yabancı terimlerden telaffuzlarında ciddi farklılıklar bulunmaktadır.”
“Yaklaşık 4 yılda tamamlanmış bu çalışma geniş bir araştırma ve incelemelerle ortaya konulmuş…”
“Hiçbir eser tam bitmiş sayılmayacağı gerçeğinden hareketle hata ve eksiklerin olabileceği bir mutlaktır.”
Bu cümlelerdeki Türkçe kusurları konusunda Dil Kurumu yetkililerinin, ilgililerinin açıklamalarını bekliyorum. Eğer bana ulaştırırlarsa, sizinle paylaşacağım!
D. MEHMET DOĞAN