Dil, edebiyat ve medeniyet
Dil, bir toplumun bütünüdür. Toplumun bütün değerlerini yansıtır; şiir, roman, hikâye, hatırat ve diğerleri… Bunları gerçekleştiren aslında dildir. Dilin gücünü, tarihî derinliğini, sosyolojik, psikolojik ve pedagojik açıdan dün ile bugün arasındaki bağlantıyı kurar. Bu bağlantı, o dilin tarihî kaynaklarında, edebî eserlerinde ve sanat birikimlerinde dışa yansır. O nedenle dil, hayatın anlamıdır. Bir bakıma insanın varlık sebebi de dildir. Çünkü dille her şeyin sebep ve sonuç ilişkilerine ulaşılır, karşılıkları bulunur. Sitemlerin, arzuların, isteklerin, yakarışların, ağıtların, aşkların, bağlanmanın, duaların da anası dildir. Hepimizin dilinde tekerleme haline gelen ”dilim dilim, ettin beni dilim dilim” denildiği gibi…
“Ağlarım ağlatamam/Hissederim söyleyemem/Dili yok kalbimin /Ondan ne kadar bizarım” diyen Mehmet Âkif’in, dile yüklediği amacı kavramak ve dil ile gönül arasındaki vazgeçilmez bağlantıyla, güçlü sanat dilinin farkına varmalıyız. Edebî sanatlarda en anlamlı türevlerinin yapılabildiği, önermelerle derinleşerek değişik anlam zenginlikleriyle insanımızı coşturduğunu hafızalarımızdan çıkarmamalıyız. Cemil Meriç, Kırk Ambar’ın 17. sayfasında “Edebiyat kelimesi ne Farsçada var, ne Arapçada. Fransızca ‘littérature’ü karşılamak için Tanzimat’tan sonra uydurulmuş. Kökü; edep. ‘Edep’le ‘edebiyat’, batı ile doğudur; ‘İrfan ile kültür’ gibi. Edep, insanın bütün davranışlarını kucaklayan bir kelime. Sülasisi: e d b * Edep, 1- Davet. 2- Ahlak-ı fazılanın mecmuu (iki mana arasında yakın bir münasebet var. Eski Araplar için cömertlik, ahlaki faziletlerin başında gelir. Demek ki edip, fazilete davet eden kişi. Edep, fazilet ) 3- Hakayık-ı örfiye. Kısaca, edep; gerek cahiliye devrinde, gerekse İslamiyet’te, asil ve insani değerlere yönelmek anlamını taşır. Bir kelime-i kibara göre, “dinin üçte ikisi”dir. Mecazi olarak: insanı, irfan erbabıyla muaşerete layık mertebeye yükselten eğitim; daha çok, Arap lisanı, edebiyatı ve şiiri ile eski Arap tarihi. Edep, zengin ve kucaklayıcı bir kelimedir. Batının hümanizm, ‘humanites’ gibi lafızlarla ifade ettiği bütün manalar, edebin içindedir.’ Dolayısıyla edebiyatımızın menşei olan edepten, edeplenerek edebiyatı onun alanına giren eserleri ve kendi klasik divan şairlerimizle divanlarını da bu anlamda ele almak gereklidir. Dünya edebiyatına bu anlamda eserler ortaya koyan bir milletin hafızası kendi diliyle, kültürüyle ve sanatıyla gelişmesini sürdürecektir. Bu açıdan bakıldığında, sanat dili olarak Türkçenin eşsiz nizam anlayışını, bütün alanlarda görmekteyiz.
DEVAMI GERÇEK TARİH DERGİSİ NİSAN 2022 SAYISINDA