Osmanlı’da bir “Eşkinci Ocağı” senir karyesi
Eşkincisi Sipahileri Osmanlı devlet sisteminde önemli bir yer tutardı. Sipahilere bir yer tımar olarak verilir ve o yerin vergilerini o sipahiler toplardı.
Her an savaşa hazır olan sipahiler savaşta yanında götürdüğü yamak tabir edilen yardımcıları olurdu. Hatta bu yamaklar Sipahiye yıllık 50 akçe verirlerdi. Çünkü kahramanlık göstererek bir gün yamağında sipahi olma şansı, ancak ünlü bir sipahiye yamak olmakla mümkün olabilirdi. Bu sebeple bir eşkinci sipahisine yamak olmak bile bir statü meselesi idi.
Eşkinci sipahisi olmak ise başlıca bir mevki ve yüksek statü sahibi olmak demekti.
Bir de Çelebi Efendilerin sipahileri vardı ki, şehzadelerin korumasını yapan, onları sefere, av partilerine, görevli olduğu beylerbeyliğinden saraya götüren, ona refakat eden bu seçkinci sipahilere, Çelebi Sipahisi denirdi. Bu sipahiler devlet ricalinin tanıdığı, cesaretine, sadakatine güvenilen yegâne koruyucu muhafız takımıydı.
Osmanlı Devleti kuruluş döneminde ve özellikle Abdülhamid Han zamanında bu muhafız takımını genellikle bilinen Oğuz Türk boylarından toplarlardı.
Bunun en güzel örneği 1800 yıllardan itibaren Düşenbe Nahiyesi Senir Boyundan alınan sipahilerdi.
Senir Karyesi 1530 Tımar defterinde Kise Nahiyesine bağlı bir köydü. Bu belge bize, bölgeye gelen ilk Türk Boylarından olduğunu göstermektedir.
1530 yılında Senir Köyünden şu ürünlerden vergi alınırdı.
“Öşürü Galat (Buğday), Pembe (Pamuk),Bağ-ü Asma, Kovan, Çift, Bennak, Caba, Asiyab(değirmen), Tapu, Bad-ı heva, resmi Arus.”
Senir Boyu çok büyük bir aşiret olarak tezahür etmiş, Anadolu’nun hemen hemen yer yerine yayılmış, şehirler, kasabalar, köyler kurmuşlardır. Hamidoğlu ve Teke yöresine yerleşen en büyük boylardan biri olarak tebarüz etmiştir.
Senir Karyemiz de; Senir, Boz Senir ve Kara Senir adlı üç boya ayrılmıştır.
Kara Senir, Ulu Homa Köyümüz civarına yerleşmiş bir boydur. Bu boyun defteri, 1450 tımar defterinde aşağıdaki gibi geçmektedir. Bu da bize Senir boyunun 1300’ler de bölgeye geldiğini göstermektedir.
Senir Karyesi önceden karye iken, sonradan nahiye merkezi olarak hizmet vermiştir.
Senir boyunun bir Avşar Boyu olduğunu iddia edenler var ise de ben güçlü bir delil göremediğim için sadece Senir Boyu olarak bahsetmeyi uygun görüyorum. Ancak Orta Asya’da dahi bulunan bir boy olduğunu Kaşgarlı Mahmud Divan-ı Lügatül Türk’te bize bildirmektedir.
Halaçoğlu, Senirler için şu bilgileri vermektedir.
Senirler Cemaati; İçel Yörüklerinden Bozdoğan yörüğü olup Varsak boyuna bağlı, Anamur ve Alanya’ya yerleşmiş, Anamur kışlık yurdu, Senir köyü /Alaiye kışlık yurdu , Aladağ kazası yaylak olarak yerleşmiştir. S. 2018.[1]
İkinci olarak; Senürlü Aşireti Ekrad-ı… Cemaati – ekrad Kiği Sancağı( Bingöl), Göcek Nahiyesi Karabend Köyüne yerleşkesi olmuştur.
Bingöl’de kalan aşiretin kalanına, Bingöl bölgesinde bulunmasından dolayı, etnik anlamda değil, coğrafi olarak, Ekrad olarak kaydedilmiştir.
Cemaatin içinde görünen Kürt kaydı da, Bingöl’den gelerek aşirete katılan akrabaları sebebiyledir.
1840 Nüfus defterinde Senir Karyesinden kayıtlı olan sipahiler ve çelebi sipahilerin listesi.[2]
EŞKALİ SÜLALE ADI İSMİ YAŞI GÖREVİUzun Boylu Kumral Bıyıklı Abdüllatifbeyzade Abdullatif oğlu Ali Bey 25 Eşkinci Sipahisi Kısa boylu şabı emred[3] Abdüllatifbeyzade Abdüllatif oğlu Feyzullah 15 Çelebi Sipahisi Abdüllatifbeyzade Abdullah 12 Çelebi Sipahisi Kısa boylu Kumral Bıyıklı İbrahimağazadeler İbrahim Oğlu Mehmed Bey 25 Eşkinci Sipahisi Orta Boylu Kara Bıyıklı Salih Beyzade Salih Oğlu Mehmed Bey 28 Eşkinci Sipahisi Uzun Boylu Kara Bıyıklı Salih Beyzade Salih Oğlu Mehmed Emin Bey 25 Eşkinci Sipahisi Kısa boylu, Kır bıyıklı Mahmud Ağazade Ahmed oğlu Mustafa 50 Eşkinci Sipahisi Emekli( Savaşta ayağından yaralanarak,topal kalarak emekli olmuştur) Uzun boylu Kara sakallı Rışvanağazade Mehmed oğlu Abdullah Aga 43 Eşkinci sipahisi emekli Uzun Boylu Kara sakallı İsmail Ağazadelerinden Abdüllatif oğlu Mehmed 43 Emekli Uzun Boylu Kırca kara sakallı Babuşoğlu Hasan oğlu Mustafa Eşkinci sipahisinden Emekli Uzun Boylu Kara Bıyıklı Babuşoğlu Mustafa kardeşi Abdullah 25 Mülazım Eşkinci sipahisi Orta boylu Kara sakalı Apaoğlu Mehmed oğlu Ahmed 41 Eşkinci sipahisi Orta boylu Aksakallı İşlioğlu Hasan Oğlu Hüseyin 50 Eşkinci sipahisi Uzun Boylu Kumral sakallı İşlioğlu Hüseyin oğlu Ali 45 Eşkinci sipahisi Uzun Boylu sarı bıyıklı AtçıSüleymanoğlu Veli oğlu Süleyman 23 Eşkinci sipahisi Mülazım Uzun boylu Köse sakallı Abanozoğlu Süleyman Oğlu Ali 25 Eşkinci sipahisi Mülazım
“Hızlı yürümek, atla hızlı hızlı gitmek” anlamındaki eşmek fiilinden yapılan eşkin (eşkün) kelimesi “çabuk yürüyüşlü at” demektir.
“Atlı postacı” veya “yolcu” manasına gelen eşkinci ise terim olarak sipahilerin ve bazı geri hizmet birliklerinin sefere katılanları hakkında kullanılırdı. Ayrıca fermanları bir yere ulaştıranlara da eşkinci denirdi.
Eşkinciler XV. yüzyılda, özellikle Fâtih Sultan Mehmed zamanında Osmanlı ordusunun önemli bir kısmını oluşturmuşlardır. Bu fonksiyonları XVI. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiş, bu yıllarda Osmanlı ordusunda ve bilhassa yayalar arasında ateşli silâhların yaygınlaşmasından itibaren eşkinciler ve bunlarla ilgili kuruluşlar giderek önemlerini kaybetmiştir. II. Mahmud zamanında eşkinci kadrolarının ıslahına çalışılmışsa da yeniçerilerin karşı çıkması yüzünden olumlu sonuç alınamamıştır.
Eşkinci Yörükler. Barış zamanında kendi işleriyle meşgul olan eşkinci Yörüklerin beşte biri tam teçhizatlı olarak sefere hazır bulunurdu. Diğerleri ise sefere katılmaz, bazı malî yükümlülükleri yerine getirirlerdi. Geri hizmet birliklerinin eşkincileri cephe gerisinde taş gülle yapma, kereste temin etme, hisar, köprü, yol inşa etme gibi işlerde çalıştırılırdı. Sefere giden eşkinciler ağnam resmi vermezler, buna mukabil sefere çıkmadıkları yıl üç koyuna 1 akçe verirlerdi. Mazeretlerinden dolayı sefere çıkamayan eşkinciler ise yerlerine bedel tutmakla mükelleftiler.[4]
Eşkinci Tımarı, Alaybeylerin sancağı altında sefere giderlerdi. Eğer tımar sahibi sipahi savaşa gitmezse tımarını kaybederdi.
Senir Karyesi 1530 Tımar defterinde Kise Nahiyesine bağlı bir köydü. Bu belge bize bölgeye gelen ilk Türk Boylarından olduğunu göstermektedir.
Burada bahsedilen Varsak Boyu bir Avşar boyudur. Ancak bir başka yerde Ekrad olarak bahsedilmesi bu tezi zayıflatmaktadır.
Senir Karyesinde, çok büyük kadim boylar birlikte yaşarlardı. Bu büyük boylardan birisi Rışvanzadeler, bir diğer boy ise Alaybeyoğulları boyu idi.
Alaybeyoğullarının yerleştiği yerler; Adana, Maraş, Halep, Düşenbe olup Türkmen taifesindendir.
Türkay’a göre Rışvanzadeler, Rişvan, Rivani, Rişvanli, Rüşvanlü Cemaati olarak geçmektedir
Yerleştiği yerler; Malatya, Ankara, Rakka, Manavgat, Halep, Ayıntap, Kırşehri, Tosya, Maraş, Nizip, Birecik, Siverek,Sivas, Bozok
Bu kadar büyük bir boyun Senir Boyu ile birlikte hareket etmesi, bu boyların bir üst boyu ile aynı oldukları için mi birlikte hareket etmiştir, bunu şimdilik bilmiyoruz.
Bozdoğanlı aşireti Adana tarafında 1571 yıllarında Kıbrıs’a gönderilmek istenmiş ancak aşiret devlete isyan ederek Manavgat bölgesine geldikleri görülmektedir. Bu bölgeye gelmeleri kendilerinden önce bölgeye gelerek yerleşen akrabaları Senirlilere olan güvenlerinden dolayı olabilir mi?
Bu aşiretin bir kolu Sarılara da yerleşerek Doğanzadeler olarak yaşamını sürdürmüşler, daha sonra da bu aile Tuğayzade ismini almışlardır.
1900 yıllarında dahi Senirliler ile Tuğayzadeler arasında bir akrabalık bağı olduğunu, bugün yaşayan Senirliler ve Tuğayzadeler ifade etmektedirler.
Özetlersek, 1300 yılların da Varsak boyuna bağlı Senirliler bölgeye gelerek yerleşmişler, köy ve yaylaklar kurmuşlardı. 1570 den sonra yine Varsak boyuna bağlı Doğanzadeler Adana, Silifke Anamur tarafından gelerek, önceden yerleşen akrabaları Senirlilere ve Karaman’dan Gelerek yerleşen Varsak Boyuna ait, akrabaları Sarularlılara sığınmışlardır diyebiliriz.
Anamur’da bulunan Bozdoğanlı Köyü Bozdoğanlı aşiretinin bakiyesi tarafından kurulmuştur.
72. no.lu 1450 yılına ait Manavgat Tımar defterinde aşağıdaki bilgileri vermektedir.
“Karye-i Kara Senir; Merhum Sultan zamanında Çeribaşı İshak ve Zağanos ve Sunkur yermiş. Sonra Rüstem Bey hass edinmiş. Şimdiki halde Emirze ve Çeribaşı Ayas ve Akçakale dizdarı Balaban elindedir ve dizdarın bundan gayri yerde Peri ve Delmece’yi yer ve Çeribaşı Uluhoma’dan ve Kiçihoma’dan hisse yer ve Küçük Yavşı’nın nısfını yer amma beratlarda ve defterde çeribaşı ile Emirze üzerine yazılı bulmadık yazılmıştır”. [5]
Kara Senir Divanı Lügatül Türk’te (S.444) Barsgan yakınlarında bir yer adı olarak kayıtlıdır.
Barsgan; Bugünkü Kırgızistan’ın Issık- Göl Sınırları içinde Issık- Gölün güneyinde küçük bir kasaba adıdır.
Karasenir köy ve yerleşim yeri adı olarak Ankara, Çankırı illeri içinde de görülmektedir.
Bu kadim boy halen varlığını sürdürmektedir.
Mahmut Öz – gercektarih.com.tr
[1] Yusuf Halaçoğlu, Anadoluda Aşiretler, Cemaatler,OymaklarT:TK: 2009
[2] Ali Yıldız, Mahmut Öz. Osmanlı Nüfus defterinde Manavgat.2019,Ankara
[3] Sakalı çıkmamış genç
[4] TDV Ansiklopedisi, Tımar bölümü
[5] Mahmut Öz, Manavgat tımar defteri.