Bir imha muharebesi; Mohaç
“İlâhi havl u kuvvet senin. İlâhi tasarruf u nusret senin, inâyet senin, himâyet senin, bir bölük ümmet-i Muhammed zü’efâsın yerindirme”
Mohaç sahrasında Sultan Süleyman’ın duası.
1520’de babası Yavuz Sultan Selim’in vefatından sonra tahta geçen I. Süleyman babasının bıraktığını fütuhat harekâtına Batıya doğru devam etme niyetindeydi. Batı’nın Muhteşem, bizim ise daha çok Kanunî ismiyle andığımız Sultan Süleyman Orta Avrupa’nın anahtarı Belgrad’ı 1521’de, 1522’de ise fitne yuvası haline gelen Akdeniz’in kilidi Rodos’u fethetmişti. Belgrad ve Rodos’u daha evvel Fatih Sultan Mehmed fethetmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştı. Bu fetihlerle Kanunî Sultan Süleyman kendisininde bir gâzi sultan olduğunu göstermiş ve daha evvel alınamayan yerlerin fethiyle kendini bir nevi ispatlamıştı.Seferler sonrasında ise Mısır’da çıkan isyanları bastırmakla uğraşan Sultan Süleyman artık Avrupa topraklarına yönelmeye başlayabilirdi.
İspanya Kralı V. Karl kendini Hristiyan âleminin yegâne lideri olarak görüyordu ve neticede İslâm’ın hamisi ve halifesi olan Süleyman ile çarpışması kaçınılmazdı. Fransa kralı I. Fransuva (François), Karl karşısında Pavia’da yenilince esir düşmüştü. Fransuva hem kendisi hem annesi Kanunî’ye elçi ile birlikte birer mektup yolladılar. Anne yüreği oğlunun kurtuluşu için, kral ise Sultan Süleyman’dan İspanya’ya karşı yardım istiyordu. Kanunî Sultan Süleyman o meşhur mektubunda kendisinin hem karadan hem denizden yakında sefere çıkacağını bildirerek kendisini teselli ediyordu.
Kanunî Sultan Süleyman bu sefer ile var olan Macar-İspanyol ittifakına darbe vurmak istiyordu. Macaristan’ın başında 20 yaşındaki genç kral II. Lajos (II. Louis) vardı. Kendisi V. Karl’ın kız kardeşi Maria ile evliydi. Lajos’un yönetiminden birçok asilzade hoşnutsuzdu. Bunun yanı sıra Erdel prensi Zapolya tahtı ele geçirmek için halihazırda bekliyordu.
Sefer başlıyor!
Osmanlı ordusu padişahın emriyle hazırlıklara Ocak ve Şubat 1525’de çoktan başlamıştı. Birliklerin Sofya’da toplanması kararlaştırıldı. Sultan Süleyman 23 Nisan 1526’da Kapıkulu askerleri ile İstanbul’dan hareket etti. Hareketten evvel Eyyub el Ensari hazretleri başta olmak üzere, babası Sultan Selim, dedesi II. Bayezid ve Fatih Sultan Mehmed Han türbelerini ziyaret etti. Fakirlere bolca sadaka dağıtıldı ve Edirne-Sofya-Niş-Belgrad güzergahını izleyerek yola çıktı. Yol boyunca orduya katılımlar oldu ve Sofya’da ilk genel bir yoklama yapıldı. Veziri-azam ve Rumeli Beylerbeyi İbrahim (Pargalı) Paşa birlikleriyle keşif için önden yola çıktılar.
Orduyu ayrıca ince donanma denen ufak gemilerle Selman Reis Tuna nehrinden takip ediyordu. Sultan Süleyman iki buçuk ay süren meşakkatli yolculuk sonunda nihayet 7 Temmuz’da Belgrad’a vasıl oldu. Ramazan bayramını burada geçirdi. İbrahim Paşa ise 12 günlük kuşatma sonunda 27 Temmuz’da Petervaradin kalesini fethetti. Tuna boyunca ilerleyen Osmanlı ordusu sırasıyla Ilok (Ujluk) ve Ösek (Eszék) kalelerini fethederek yoluna devam etti. Burada padişahın hedefi, yani “Kızıl Elma“sı, Budin şehri olarak ilan edildi.
Osmanlı ordusu ilerleyedursun, Macar kralı II. Lajos haberi alır almaz hazırlıklara başlamıştı. Avrupa’dan yardım talep edilmiş fakat V. Karl’a karşı kurulan Fransız-Venedik ittifakı sebebiyle Macarlara yardımın gelmesi zordu. 20 Temmuz’da kral Lajoş ordusunun başında Budin’den hareket etti. Macar ordusunun bir kısmı kumandan Pál Tomori emrinde Mohaç sahrasına ulaşmıştı. Erdel ve Eflak voyvodasına emirler yollanmış ve Macar ordusuna katılmaları emredilmişti. Macar ordusu artık Osmanlı ordusunu beklemeye başlamıştı. Macar ordusu 40-50.000 civarında asker toplamıştı.
Düzenli bir şekilde ilerleyen Osmanlı ordusu nihayet 27 Ağustos’ta Mohaç sahrasına ulaştı. Oldukça abartılı rakamlar verilsede Osmanlı ordusunun sayısı 70-80 bin arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sultan Süleyman derhal harp meclisi toplanmasını emretti ve yol yorgunu askerlere sabaha kadar dinlenme fırsatı verildi. Padişah otağı Hünkartepesine (Sátorhely) kurulmuştu.
Meşveret meclisinde vezirler ve uç beyleri ile harp taktiği görüşüldü.
Daha sonra Sultan Süleyman birliklerin çıkarmış oldukları sancakları bir bir gezip dua etti. Asker oldukça etkilenmiş, göz yaşı dökmüş ve canlarını feda edeceklerini hep bir ağızdan ifade ettiler.
Osmanlı’nın aksine Macarlar ağır zırhlı süvarilerin gücüne güvenerek bir an önce harbe başlama niyetindeydiler. Hazırlık aşamasında olan Osmanlı ordusu ani bir Macar hücumuna maruz kalacaktı… Tarihler 29 Ağustos’u gösteriyordu.
Mohaç Meydan Muharebesi
Osmanlı çemberine alınmamak için Macarlar geniş bir alana dizilmişti. Sağ kanatta Hırvat banı (beyi) Battyany, sol kanatta Péter Perényi birlikleri dizilmişti. İki kanadın arasında ise kumandan Pál Tomori ve piyadeler, Leh ve Çek kuvvetleri dizilmişti. İkinci hatta ise 10 bin kadar ağır zırhlı süvari ile Kral II. Layos yerlerini almıştı.
Osmanlı ordusu tam düzen alma fırsatı olmamış fakat sağ kolda Anadolu sipahileri ve Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa, sol kolda Veziri-azam İbrahim Paşa ve Rumeli ordusu dizilmişti. Bali Bey ve akıncıları sol kanadın en uç noktasına yerleşmişlerdi. Merkezde ise Yeniçeriler ve toplarla birlikte Kanunî Sultan Süleyman yerlerini almışlardı.
Savaş boruları eşliğinde hücuma kalkan Macar süvarileri Rumeli kolunu şiddetli bir şekilde vurdular. Saat 3-4 ikindi vaktiydi. Taktik icabı Rumeli kuvvetleri iki yana ayrılınca hücuma devam eden ağır zırhlı Macar süvarisi kendilerini birden Osmanlı toplarının ve tüfekli yeniçerilerin önünde buldu. Sıra sıra dizilmiş yeniçeriler saflar halinde ateş açınca Macar saldırısı durdu. Kral II. Layos’un merkez süvari kuvvetleride merkeze yönelmiş fakat şiddetli tüfek atışları sebebiyle ağır kayıplar vererek saldırı yönünü Anadolu kuvvetlerine çevirmişlerdi. Bütün kollarda Macar saldırıları akamete uğramıştı. Macar komutan Pál Tomori’de öldürülmüş ve kesik başı mızrağı dikilmişti. Kıskaca alınan Macarlar Osmanlı askerleri tarafından imha ediliyordu.
Aynı esnada tespit edilen Osmanlı Akıncı birliklerine karşı Macar süvarisi Gaspar Ráskay öncülüğünde saldırıya geçmişti. Akıncılar saldırıyı püskürtüp Macar hattını geriden aşıp ordugâhı yağma ederek yakmıştı. Artık Macar ordusu panik halindeydi.
Yaklaşık 2 saat süren bu muharebede Macarların kayıpları oldukça ağırdı. Tam sayı vermek zor olsa da 25.000 askerin öldüğü, yaklaşık 10 bin esir alındığı belirtiliyor. Yüzlerce Macar askeri bataklıkta boğularak can vermişti. Boğulanlar arasında kral II. Lajos’da vardı. Osmanlı tarafının kayıpları ise daha hafifti.
Sonuç
Çok kısa bir sürede Macar İmparatorluğu’nu meydan muharebesinde mağlup eden Sultan Süleyman çok büyük bir zafer kazanmıştı. Macarların aldığı bu ağır hezimet Macaristan’ın tedricen ilhak edilme politikası izleyecekti. Bu hezimet Hristiyan âleminde şok etkisine sebep oldu. Genç padişahın böylesine zafer kazanacağını tahmin etmemişlerdi.
İlk meydan muharebesinden zaferle ayrılan Sultan Süleyman, Osmanlı diyarına ve Müslüman hükümdarlara fetihnameler yollayarak zaferi müjdeledi. 3 gün Mohaç sahrasında kalan Sultan ve ordusu daha sonra Macarların başkenti Budin’e doğru yola çıktı. Macarların gücünü süratli bir şekilde kıran Sultan Süleyman’ın önünde ciddi bir engel kalmamıştı. 10 Eylül’de Budin’e ulaşan sultana şehrin anahtarları Macar temsilcileri tarafından verildi. Şehrin yağmalanmasına izin verilmedi. Lajos’un sarayına yerleşen sultan Süleyman Kurban bayramını burada geçirerek çeşitli şenlikler ve kutlamalara katıldı.
24 Eylül’de Budin’den ayrılan Kanunî Sultan Süleyman nihayet 13 Kasım 1526’da “Macaristan Fatihi” olarak Payitahta ulaştı.
Kaynakça:
Osmanlı Klasik Çağında Savaş / Feridun M. Emecen
Savaşın Sultanları / Feridun M. Emecen & Erhan Afyoncu
Osmanlı Ansiklopedisi I. cilt / IZ Yayıncılık
Kayı serisi / Ahmet Şimşirgil