tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Selimcan Yelseli

Sanat Tarihçi/Yazar

Cihannümâ

02.12.2021
A+
A-

Bakışlarımızı zümrüt yeşili dağ yamaçlarından, geniş ovalara, o ovalardan lekesiz mavilikteki göğe çevirelim. Derhal bir şüphe uyanır içimizde; “Gördüğümüz tabiat mıdır?” Hayır, hayır mübalağa değil. Tabiatın, insana kendi ruh dünyasını çağrıştıran ve hatta kimi zaman insanı bir bakışın tesiriyle kendisine, çepeçevre kendi âlemine çekiveren bir yanı vardır. Bakışlarımız tabiatı görmek üzere tüm dikkatini onda toplarsa eğer tabiat muhakkak sırrını bakışlarımıza bahşediverir…

Elverir ki, içimizdeki cihan da bu tesir ile kâimdir. Hasbihal edilen yüzlerden, rüzgâr yalazı otomobillerin ışıklarından yırtınan kapı seslerinin müsebbibi açılıp kapanan kapılardan, çaydanlıkta fokur fokur kaynayan suyun hareketinden yüz çevirip kendi içimize döndüğümüzde, içimizin yamaçlarından, sakin ovalarına ve oradan da lekesiz mavi gök yüzümüze bakarız. Âlemden âleme bir temaşa serüvenidir bu. İç içe geçmiş âlemlerin birbirine açılan o çiçekli, ferah ve mütevazı camlı taraçalarından başımızı uzatır, yeni bir manzaranın tadına varmak isteriz…

Tadına varmak istediğimiz her manzara kendi içimizin ufuklarıdır aslında. Kâtip Çelebi’nin “Cihannümâ” adını verdiği Osmanlı’nın ilk sistemli coğrafya kitabı olan eserinde de; insanın oturduğu yerden âlemi bu eserle temaşa edebileceğini vurguladığı husus, kendi içimizde saklı âlemin, zahiri âleme mutabık olduğunu işaret etmesi açısından mühimdir.

Aslında geleneksel mimarimizde de Cihannüma böyle bir semboldür. Tabiata, şehre, yaşama uzanan bakışların asli illiyetini hatırlatan bir kaynaktır. Dışa bakışın ve hayat idrakinin ibret ile beraber çetin bir mesele haline gelmesidir o. Dıştaki hareketin içteki tecellisidir. Hayat hamlesinin tasavvur nüvesidir adeta. Ki bu nüve, içinde tefekkürü de saklar. Yumurtanın dıştan çatlamasındaki “ölüm”, içten çatlamasındaki “yaşam” sırrı da buradadır.

Ölçülü bir yükseklikten, akrofobik vertigo nöbetlerini çoğaltan bir dikeyliğe uzanan mimari anlayışın, insan ruhunun ölçüye meyilli, kararında olana bağlı fıtratına aykırı olduğu ortada. İnsanlığın fizikî yüksekliği, manevi yüksekliğe tercih etmesinin hazin teşhisi! Cihannümâ ile seyir güzeli, ulvi ve hüviyetli mimariden, balkonların o tekdüze, dikey sıralanışına…

Ruhumuzun, ezelden imar edilmiş Cihannümâsından şöyle bir bakalım… Her manzarayı, bayağı bir menfaat ve kendisinden başka hiçbir şeye hak tanımama hissiyle kapatan nâşinas nefislerimizde uyanan şikâyeti şimdiden duyar gibi oluyorum;

“Yükseğe! Görmek, bilmek, var olmak için… Daha yükseğe!”

Selimcan Yelseli – gercektarih.com.tr

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.