Kan ve barut kokulu eski ufuklar
21. yüzyılda savaşın bizzat kendisi insanlık suçu sayılması gerekirken, Netanyahu ve Biden adındaki iki bunak dünyayı yeni bir can pazarına sürüklemek istiyor. Kaç asırdır infial, kan ve acıyla kararan ufuklarda yükselen saltanatın seçilmiş yeni piyonları bunlar.
Savaş, dolayısıyla ölüm saçan araçları teknoloji ve medeniyet adı altında dünyaya, hatta düşmanlarına lanse edip, satanlar da bunlar, sözde kırmızı çizgileri belirleyenler de… Tüm bunları, yarattıkları düşmanların üzerinden belirlemekte de bir beis görmüyorlar üstelik.
Erich Fromm’un “İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri” adlı eserindeki şu tespit mühimdir:
“İnsan güçlü önderlerin yön verdiği daha büyük ve daha etkili toplumsal birimler yaratır; korkak ve boyun eğici hale gelir. Bir miktar özgürlüğe ulaşır ve bizzat özgürlükten korkar hale gelir. Maddi üretim yeteneği artar ama süreç içinde aç gözlü biri haline gelir, yarattığı şeylerin kölesi olur.”
(syf: 290)
İşte bu köleliği, bu korkuyu, bu hükümran tavrı yıllarca hem kendi toplumlarına, hem de bölgesel dinamiklere aşılayan güçler, toplumların tepkisi karşısında bunu sürdürmeye artık olağanüstü bir güç sarf ediyor.
Amerika, kaç bin kilometre öteden İsrail’in bayrağındaki mavisini Akdeniz’in sularında tatlı bir hayal gibi seyretmek için değil, bölgede İran’ı kışkırtmak için üşenmeden çıkıp geliyor. Kimlerin teçhizat yüklü kamyonları bir milim oynasa dayanılmaz vaveylalarla kıyameti koparan Avrupa, nedense bu meseleyi meşru görmeyi gerektirecek kadar bile nazar-ı dikkate almıyor. Çünkü Avrupa gittikçe “sivilleşen” toplumları yeniden, tıpkı geçmişteki acı tecrübelerde olduğu gibi bloklar haline getirmek sınırlamak ve dolayısıyla böyle kontrol etmek istiyor.
Ama istikrarsızlaştırma politikaları, demokrasi getirme yalanları, medeniyet satma çabaları, değişen bir dünyada artık beyhudedir!
Geçen sene ile bu sene arasında bile uçurum addedilebilecek farklılıklar varken, 2000’li yılların başlarındaki dünya ile 2023’ün dünyasını aynı görme gafletine düşen iki bunak, danışıklı dövüş ile Ortadoğu’daki eski kudretli günleri yeniden canlandırmaya uğraşıyor. Ama unuttukları bir şey var…
Amerika’nın eski bir süper kahraman edasıyla “süper güç pelerinini” giyip bölgeye intikali Amerika’da belli bir azınlıktan başka kimsenin umrunda olmuyor. Bir zamanlar bile isteye düğüm haline getirilmiş eski problemlerin çözümü için fundamentalist gayretlerini ölüm ve kan olarak kusan İsrail’in çırpınışlarını, kendi içlerinde ve Amerika’da yuvalanmış lobilerindeki belli başlı kimseler dışında kimse onaylamıyor. Çünkü gittikçe sivilleşen toplumlar bölgedeki problemlerin çözüm yolunun sağlam bir itidal ve sulhtan geçtiğini biliyor.
Toplumlar, bizzat savaşın insanlık suçu olduğunu ve yaratılan terörizmin, onların iplerini kukla misali ellerinde tutan güçlerin kim olduğunu da biliyor üstelik… Toplumların bunu bildiğini gören güçler, tıpkı Gazze’deki menfur hastane saldırısında olduğu gibi dozu gittikçe yükseltiyor, kaosun her şeyi yutmaya hazırlanan merhalesini bir pamuk ipliğine bağlıyorlar.
Tüm kırmızı çizgiler bir bir aşılıyor, tüm damarlara basılıyor. Onlara göre kontrolden çıkan, sivilleşen ve aslında yıllardır söylenilegelse de yeni yeni globalleşen toplumlar, savaşın bizzat suç sayıldığı tertemiz, yeni, adil ve hür ufuklara asla bakmamalı.
Çünkü onların yükselen tahtlarının, kanlı saltanatlarının teminatı, kan ve barut kokulu eski ufuklar!