Türklerin Süryani kaynaklarına kaydedilmiş izleri bu kitapta
Umut Var imzalı ve Timaş Tarih yayınlarından çıkan “Süryani Tarih Yazıcılığında Türkler” başlıklı kitap hayli ilgi göreceği tahmin edilmekte.
İslam, Bizans ve Haçlı Seferleri tarihleri için son derece önemli bir kaynak dili olan Süryanice, İslam öncesi Türk tarihi için de aynı önemi taşır. Öyle ki, bugün Orta Çağ araştırmacılarının yolunu aydınlatan ve okurların tarih algısını yeniden şekillendiren bazı meseleler, yalnızca Süryanice kaynaklarda kayıt altına alınmıştır. Umut Var, Süryanice kaynakların işaret ettiği ancak günümüzde karanlıkta kalmış pek çok konuyu Süryani Tarih Yazıcılığında Türkler’de aydınlığa kavuşturuyor. Türklerin Orta Çağ’da Sasani, Bizans ve Doğu Kilisesi’yle ilişkilerine dair bugüne kadar hiç değinilmemiş meseleleri gündeme getiren bu eser, literatürde büyük bir boşluğu dolduruyor.
Bizans-Avar mücadeleleri, Türklerin Yâfes’e dayandırılan soyağacı, Bizans’ın Köktürklere gönderdiği elçi, Türkistan’daki misyonerlik faaliyetleri, vaftiz edilen kalabalık Türk grupları, Bulgarların ve Hazarların ortak ataları, Sasani-Akhun ilişkileri ve daha pek çok dikkate değer konu bu kitapta bir arada… Süryani Tarih Yazıcılığında Türkler, erken Orta Çağ kaynaklarında Türklere dair tüm bilgileri bir araya toplayan, arşiv niteliğinde, sürükleyici bir çalışma…
Editörün Görüşü
Hem Orta Çağ tarihçisi hem de Süryani Dili ve Edebiyatı araştırmacısı olan Umut Var, çalışmalarıyla literatüre büyük katkıda bulunuyor. Karanlıkta bırakılmış bir kaynak dili olan Süryanicenin bütün zenginliklerinden yararlanan bu kitap adeta bir kaynak rehberi. Yazar Türklerin dışarıdan nasıl algılandığını berrak bir şekilde gösterirken, aynı zamanda Doğu Kilisesi’nin dünyayı algılayış biçimine de ışık tutuyor. Bu vesileyle hem tarihsel referansları okura sunuyor, hem de Türklerin kutsal metinlerde nasıl anlatıldığını ve bu anlatıların Süryani tarih yazımına nasıl yansıdığını da gözler önüne sermiş oluyor.
Neden Önemli?
Bu kitap, yakın zamana kadar karanlıkta bırakılmış Klasik Süryanice kaynaklara her yönüyle hâkim, sürükleyici ve arşiv niteliğinde bir eser.
Hem Orta Çağ tarihçisi hem de Süryani dili araştırmacısı olan Umut Var, bu kitapta Türk kavimlerinin kaynaklarda nasıl ele alındığını, nasıl algılandığını ve Bizans ile ilişkilerinin ne yönde olduğunu gözler önüne seriyor.
Bizans, Avarlar, Köktürkler, Bulgarlar, Hazarlar, Akhunlar ve Sasanilerle ilgili dönem kayıtlarını büyük bir titizlikle sunuyor.
Yalnızca Süryanice kronikleri incelemiyor, aynı zamanda bu kroniklerin ve kaynakların modern çalışmalardaki konumlarına da değiniyor. Süryani tarih yazımı ile kutsal anlatılar arasındaki ilişkiyi ayrıntılarıyla kıyaslıyor. Doğu Kilisesi’nin misyonerlik faaliyetlerine ve İslâm’ın yayılmasıyla gelişen olayların da kaynaklara nasıl yansıdığına yer veriyor. Orta Çağ araştırmalarında önemli bir yeri olan Süryaniyat araştırmalarının günümüzdeki durumuna işaret ediyor.
Kitaptan Alıntılar
“6. yüzyıldan itibaren Süryani vakanüvisler tarafından oluşturulan özgün tarzın yanı sıra, yukarıda kısaca bahsettiğimiz gibi tarihî süreçte farklı unsurlardan etkilenerek şekillenen Süryani tarih yazıcılığı, bu kıymetli mirasın üzerinde yükselerek 12. yüzyılda altın çağına ulaşmıştır.”
“8. yüzyıla gelindiğinde Doğulu Hristiyanların yaşadığı coğrafyada siyasi ve kültürel anlamda İslam hâkimiyetinin büyük ölçüde tamamlanmış olması Süryani tarih yazıcılığına üslup ve içerik bakımından etki eden bir diğer unsurdur. Bu dönemde Süryani vakanüvislerin bir kısmı Süryanice ve Arapça çift dilli eserler kaleme almış olup bu eserlerinde Seleukos takviminin yanı sıra Hicrî takvimi de kullanmaya başlamışlardır.”
“Mikhael Rabo’nun yaşadığı dönemde Türklerin İran, Irak, Suriye ve Anadolu’nun önemli bir kısmını çok kısa bir sürede ele geçirmeleri bu durumun temel sebebi olabilir. Zira kronikte Türklerin bu coğrafyalardaki ilerleyişi Tanrı’nın günahları karşılığında imanlılara verdiği bir ceza olarak yansıtılır.”
“Mezopotamya, Süryani toplumu için pek çok açıdan olduğu gibi Süryani tarih yazıcılığı için de merkezî bir öneme sahiptir. Ancak Süryani tarih yazıcılığı sadece bu coğrafyaya ilişkin veri ve bilgileri içermez. Bu durumun en önemli kanıtı ise çalışmamızda incelediğimiz üzere Turfan’dan Maveraünnehir’e, Kafkasya’dan Balkanlara kadar son derece geniş bir coğrafyada varlıklarını sürdüren Türklere dair Süryanice tarih metinlerinin ihtiva ettiği kayıtlardır.”
“Asparuh’un ölümünün ardından başa geçen Tervel Han (700/1-721) döneminde hâkimiyet alanlarını genişleten Tuna Bulgarları, Bizans ile askerî ve diplomatik ilişkilerini devam ettirmiş ve Arapların 717-718 Konstantinopolis kuşatmasında Bizans’ın en önemli müttefiki olmuşlardır.”
“Bizans-Bulgar ittifakının Emevi ordusu üzerinde ağır hasarlara yol açması ve 819 Kroniği’nde de bahsedildiği üzere Araplar arasında kıtlığın baş göstermesi bu kuşatmayı başarısız kılmıştır. Binaenaleyh kuşatmanın devam ettiği 717 sonbaharında halife Süleyman’ın vefat etmesi üzerine Emevi tahtına oturan Ömer b. Abdülaziz (717-720) de kısa bir süre sonra kuşatmaya son vermiştir.”
“Bu listeye göre Makedonlar, Ermeniler, Medler, Yunanlar ve Romalılar Yâfes’in soyundan; Etiyopyalılar, Mısırlılar, Hititler, Hivitler ve Jebusiler Hâm’ın soyundan; Aramiler, İbraniler ve Persler de Sâm’ın soyundan gelmektedir. Buna ek olarak Mikhael Rabo’nun kaydettiği üzere Sâm’ın çocukları doğuda, Yâfes’in çocukları kuzeyde ve Hâm’ın çocukları da güneyde yaşamaktadır.”
Arka Kapaktan
Gelecek vadeden genç tarihçi Umut Var, akıcı üslubunu derinlikli analizleriyle birleştirerek hem akademiye hem genel okur kitlesine ilgi çekici bir eser sunuyor. O, bu titiz çalışmayla Türk tarihinin mühim bir evresine ışık tutuyor. Okunması ve kütüphanede bulundurulması gereken bu eser, gerçekten önemli bir boşluğu dolduruyor.
Doç. Dr. Zafer Duygu Dokuz Eylül Üniversitesi