tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Muhammed Işık

Gerçek Tarih Derneği Yönetim Kurulu Başkanı.

Asgari ücret ve emekli maaşları üzerine bir değerlendirme

11.04.2025
A+
A-

Şahin Ali Şen’in “Asgari Ücret ve Emekli Maaşlarında Ayarlama” yazısında dile getirdiği asgari ücret ve emekli maaşlarının yetersizliği, toplumun büyük bir kesiminin karşı karşıya olduğu temel bir sorunun altını çiziyor. Bu sorun, sadece ekonomik bir mesele olmanın ötesine geçerek, toplumun refahı, kişinin özsaygısı ve adaletin de ciddi bir tehdit altına girmesine neden oluyor. Her ne kadar geçim sıkıntısı yalnızca kişiyi ilgilendiren bir durum gibi addedilse de, bu durumun örgütlenmeyle ilgili ve sosyal etkileri göz ardı edilmemelidir. Ancak bu zorlukları aşmak için yalnızca eleştirilerin ötesine geçmeli ve somut, yapıcı çözümler üzerinde durmalıyız.

Şahin Ali Şen’in yazısında en dikkat çeken noktalardan biri, asgari ücretin yaşam standartlarına göre yetersiz kaldığına dair vurgudur. Günümüz koşullarında asgari ücret, bir kişinin ya da ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmaktan çok uzak. Elektrik, doğalgaz ve gıda fiyatlarındaki artış, bu ücretle geçinmeye çalışan bireylerin hayatını her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır.

Ancak, asgari ücreti sadece artırmak çözüm değildir. Ekonominin genel sistemindeki aksaklıklara dair daha derinlemesine bir yaklaşım gerekmektedir. Öncelikle, iş gücü verimliliği ile ücretler arasında sağlıklı bir ilişki kurulmalıdır. Asgari ücretin artırılması yerine, üretim süreçlerinin daha verimli hâle getirilmesi ve iş gücü verimliliğinin yükseltilmesi gerekir. Ücret artışı, ekonomik büyüme ile paralel bir şekilde olmalı, aksi takdirde sadece enflasyonu körükler ve gerçek bir iyileşme sağlanamaz.

Ayrıca, asgari ücretin belirlenmesinde daha şeffaf ve verilere dayalı bir yöntem benimsenmelidir. Çalışanların yaşam standartlarına dair kapsamlı araştırmalar yapılarak, gelir düzeyleri, yaşam maliyetleri ve yerel ekonomilerin farklılıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu şekilde, sadece merkezi bir ücret belirleme değil, bölgelerin şartlarına göre yapılan takiplerle de asgari ücretin doğru bir şekilde ayarlanması sağlanabilir.

Emekli maaşlarının yetersizliği de, Şahin Ali Şen’in yazısında değinilen diğer bir önemli sorudur. Birçok emekli, yaşlandığında en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda kalmaktadır. Emeklilerin çoğu, devletin sunduğu maaşlarla geçinememekte, ek iş yapmak zorunda kalmaktadır. Bu, hem kişinin yasal bir mağduriyeti anlamına gelir hem de toplumun emeklilik sistemine olan güveninin zedelenmesi demektir. Emekli maaşlarının artırılmasından önce, emeklilik sisteminin daha adil ve sürdürülebilir bir şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. İlk adım, emekli maaşlarının belirlenmesinde, yalnızca kişinin prim ödemeleri değil, çalışma hayatının bütününe yayılmış adil bir değerlendirme sisteminin uygulanmasıdır. Ayrıca, emeklilerin geçim şartları göz önünde bulundurularak, yalnızca maaş artışı değil, sağlık hizmetleri, barınma ve temel ihtiyaçlar konusunda da iyileştirmeler yapılmalıdır.

Bunun yanı sıra, emekli maaşlarının gerçek yaşam koşulları ile uyumlu olabilmesi için sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi, özellikle düşük gelirli emekliler için daha esnek ve kapsamlı bir destek sistemi kurulması gerekmektedir. Emekli maaşlarına yapılacak artışlar, enflasyon oranları ve yaşam maliyetleriyle uyumlu olacak şekilde belirlenmeli, emekli maaşlarının alım gücü sürekli olarak takip edilmelidir.

Şahin Ali Şen yazısında, “hükümetin sosyal devlet görevini yerine getirmediğini” belirtiyor. Bu, doğru bir tespit olmakla birlikte, sosyal güvenlik sisteminde daha köklü reformlar yapılmadan geçici iyileştirmelerle kalmak, uzun vadede toplumun farklı kesimleri arasındaki uçurumu derinleştirir.

Sosyal güvenlik ve vergilendirme sistemi, adaletsizlikleri ortadan kaldıracak şekilde yeniden şekillendirilmelidir. Vergi sisteminde, düşük gelirli vatandaşlar lehine daha adil bir düzenleme yapılmalı, gelir ve servet vergileri arasında daha net bir denge kurulmalıdır. Vergi adaletinin sağlanması, devletin sosyal yardım ve hizmetleri adil bir şekilde dağıtabilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Bununla birlikte, şirketlerin ve zengin sınıfların vergi yükümlülüklerinden kaçmalarının önüne geçilmelidir.

Refah, sadece maaş artışıyla değil, toplumun genel yaşam kalitesinin artırılmasıyla sağlanır. İşçi sınıfı ve emeklilerin refahını artırmak, tüm topluma eşit fırsatlar sunmakla mümkündür. Sağlık, eğitim, konut ve ulaşım gibi temel hizmetlere herkesin eşit erişimi sağlanmalı, gelir dağılımındaki adaletsizliklere son verilmelidir.

Eğitimde fırsat eşitliği sağlanarak, gençlerin nitelikli işlerde çalışabilmesi için gerekli alt yapılar oluşturulmalı ve iş gücü piyasasında daha fazla istihdam şartları oluşturulmalıdır. Konut sektörü, sadece zenginlere hitap etmemeli, dar gelirli aileler için uygun fiyatlı ve erişilebilir konut projeleri teşvik edilmelidir. Aynı şekilde, ulaşım altyapısının geliştirilmesi, şehirleşme ve yaşam alanlarının iyileştirilmesi, toplumun refahını doğrudan etkileyen unsurlar arasındadır.

Asgari ücret ve emekli maaşları üzerine yapılan tartışmalar, sadece ekonomi politikalarının değil, kamunun hakkaniyet anlayışının da temellerine dokunmaktadır. Bu sorunları çözmek için önerilen toplumun hakkaniyet anlayışı, sadece ekonomik iyileşme değil, aynı zamanda insan hakları ve ülkenin ahengi açısından da büyük önem taşır. Devletin, emeğin değerini tanıyıp, sosyal güvenlik sistemini güçlendirmesi ve adaletli bir vergi düzeni kurması, toplumun uyumunun sağlanmasında atılacak en önemli adımlardır. Ancak bu adımlar yalnızca hükümetin değil, tüm halkın ortak çabasıyla mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.