tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Muhammed Işık

Gerçek Tarih Yayın Koordinatörü

FETÖ öldü, mankurtları yaşıyor

22.10.2024
A+
A-

Tarih, devletlerin sadece dış güçlerin saldırılarıyla değil, içeriden gelen ihanetlerle de yıkıldığını defalarca kez kanıtlamıştır. Bu ihanetler, toplumların sadece siyasi yapılarını değil, kültürel ve sosyal dokularını da derinden sarsmış ve onları zayıflatmıştır. Günümüzde bu tür ihanetler, farklı biçimlerde karşımıza çıkmakta ve milletin birliğine yönelik tehditlerini sürdürmektedir. FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) bu tür tehditlerin en bariz örneklerinden biridir. Her ne kadar örgütün tasfiyesi devletin bekası adına önemli bir adım olsa da, bu ihanetin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Çünkü asıl tehlike, FETÖ’nün yetiştirdiği mankurtlar, yani aklını ve iradesini başkalarına teslim eden bireylerdir. Bu mankurtlar, örgütün fiziki çöküşüne rağmen zihinlerde yaşamaya devam ediyor.

FETÖ, yıllarca devletin en stratejik noktalarına sızmış, eğitim kurumlarından adalet sistemine kadar her alanda kadrolaşmış ve toplumu sinsice ele geçirmeye çalışmıştır. Örgütün lider kadrosu devre dışı bırakılmış olabilir; ancak bu yapı tarafından yetiştirilen ve ideolojik olarak şekillendirilen mankurtlar hala toplumsal hayatta aktif bir şekilde rol alıyor. Bu bireyler, sadece örgütün çıkarlarını savunan kişiler değil, aynı zamanda toplumun dokusuna zarar veren birer virüs gibidirler. İhanetin en sinsi yanı da budur: Liderin ölümü veya örgütün çöküşü, ihanetin sona erdiği anlamına gelmez. İhanet, her zaman biçim değiştirerek yeni yollarla yeniden karşımıza çıkar.

İhanetin Dönüşen Yüzü

Bir liderin ölümü veya bir örgütün çöküşü, toplumsal ihanetin tamamen sona erdiğini düşündürebilir. Ancak ihanetin doğası, zihinlerde ve sosyal yapılarda kalıcı izler bırakmaktır. İhanet, bireylerin zihinlerinde oluşturduğu boşluklar ve toplumun güvenini zayıflattığı sürece, farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkabilir. Bu nedenle, FETÖ gibi örgütlerle sadece güvenlik odaklı bir mücadele yeterli olmaz. Toplumun her kesiminin bu tehlikeye karşı bilinçlendirilmesi ve kendi içsel bağışıklık sistemini geliştirmesi gerekir. Eğitim sisteminden medyaya, sosyal yapılardan ekonomik hayata kadar geniş bir alanda ihanetle mücadele, ancak bu bilinçle başarıya ulaşabilir.

İhanetin en büyük zararı, toplumların zihinlerinde açtığı yaralardır. Güvensizlik, kuşku ve bölünme gibi olumsuz duygular, toplumun birliğini zedeler ve toplumsal bağları parçalar. Bu süreç, dış güçlerin işine yarayan bir zayıflık yaratır. Türkiye gibi tarih boyunca dış tehditlere ve içeriden gelen ihanetlere maruz kalmış bir ülkede, bu durum daha da vahim sonuçlara yol açar. Binlerce yıllık medeniyet mirası, hainlerin açtığı yaralarla şekillenmiş, ihanet kavramı bu millet için sadece tarihsel bir olay olmaktan çıkmış, varoluşsal bir tehdide dönüşmüştür.

Bu noktada İskandinav ülkeleri gibi, tarihlerinde ihanetin ağır sonuçlarını yaşamamış toplumlarla Türkiye’yi kıyaslamak anlamlı olur. Finlandiya veya İsveç gibi ülkelerde, FETÖ liderinin ölümü belki haber bile olmazken, Türkiye’de bu olay, milletin hafızasında derin bir iz bırakır. Bizim için ihanet, sadece bireysel bir olgu değil; devletin, toplumun ve geleceğin temellerini sarsan bir tehdit olarak algılanır.

Mankurtların Toplumdaki Tehlikesi

FETÖ gibi örgütlerin en büyük mirası, fiziksel liderlerinden çok, zihinlerini köleleştirdikleri bireylerdir. Bu mankurtlar, sadece birer birey değil, toplumun en hassas noktalarına yerleşmiş birer zaman bombası gibidirler. Eğitimde öğretmen, devlet dairelerinde memur, siyasette politikacı olarak görev yapan bu bireyler, toplumun güvenini sömürerek, devlete sızmış bir tehdit olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Mankurtluk, kendi akıl ve iradesinden vazgeçip bir başkasının güdümünde hareket etmeyi kabul eden bir zihinsel kölelik halidir. Bu kölelik, toplumu içten içe çökerten en tehlikeli unsurlardan biridir.

Toplumun bağışıklık sistemi, yani zihinsel direnci zayıfladığında, bu tür ihanetler daha kolay bir şekilde etkili olur. Bu nedenle, mankurtlaşmanın önüne geçebilmek için sadece güvenlik tedbirleri değil, toplumsal bilinçlendirme faaliyetleri de önem kazanır. Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması, gençlerin eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi ve medyanın tarafsız bilgi sunarak manipülasyonu engellemesi, bu mücadelenin ilk adımlarıdır.

Din ve Mankurtlaşma

Mankurtluk, sadece siyasal örgütlerle sınırlı değildir. Özellikle dini cemaatler içinde de aklını bir lidere teslim eden bireylerin sayısı oldukça fazladır. Bu cemaatlerde liderin sözü sorgusuz bir şekilde kabul edilir ve kutsallaştırılır. Oysa İslam’da akıl ve sorgulama, imanın temel unsurlarındandır. Kur’an, Müslümanlara düşünmeyi, akıl yürütmeyi ve araştırmayı emreder. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de kararlarını sahabeleriyle istişare ederek almış ve farklı düşüncelere değer vermiştir. Ancak günümüzde bazı dini yapılar, bu İslami değerleri göz ardı ederek, körü körüne itaati teşvik etmektedir. Bu, bireyleri zihinsel köleliğe sürüklemekte ve toplumsal gelişimi engellemektedir.

Rabbimiz, insanlara akıl ve vicdan vermiştir. Fakat bazı yapılar, bu değerleri çarpıtarak bireyleri düşünme yetisinden yoksun bırakır. Mankurtlaşmış bireylerden oluşan bir toplum, kolayca manipüle edilebilir ve dış güçlerin etkisi altında kalabilir. Bu yüzden dini yapılar içinde de sorgulama kültürünün yeniden kazanılması gerekmektedir.

Mücadelenin Yeni Alanı: Dijital Platformlar ve Sosyal Medya

Günümüzde, hain üretmek maalesef oldukça kolaylaşmıştır. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar, manipülasyonun en etkili araçları haline gelmiştir. Bilgi kirliliği, yalan haberler ve komplo teorileri gibi unsurlar, insanların düşünme yetilerini körelterek onları kolayca yönlendirebilmektedir. Bu durum, toplumların büyük bir bölümünü, düşünmeden hareket eden, sorgulamadan kabul eden birer mankurt haline getirmektedir.

Bilgiye ulaşımın bu kadar kolay olduğu bir çağda, doğru bilgiye ulaşmak ve doğruyu yanlışı ayırt etmek her zamankinden daha zor hale gelmiştir. Algı operasyonları ve dezenformasyon kampanyaları, toplumsal dokuyu zayıflatmakta ve toplumları kutuplaştırarak bölmektedir. Bu durum, bireylerin kendi düşüncelerini geliştirmelerini ve özgür iradelerini kullanmalarını engellemektedir.

Hainlik artık sadece belirli kişilerle sınırlı kalmamış, bir zihniyet haline gelmiştir. Bu zihniyet, toplumları bölmek, kin ve nefret duygularını körüklemek ve kaos yaratmak üzerine kuruludur. Bu nedenle, hainlerle mücadele etmek için sadece bireysel çabalar yeterli değildir. Toplumsal bir bilinç oluşturmak, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek ve doğru bilgiye ulaşmanın yollarını öğrenmek büyük önem taşımaktadır.

Bu mücadelede, eğitim sisteminin rolü oldukça büyüktür. Okullarda, öğrencilere eleştirel düşünme, bilgiye ulaşma ve doğrulama becerileri kazandırılmalıdır. Ayrıca, medya okuryazarlığı eğitimi verilerek, öğrencilerin medyadaki manipülasyonları fark etmeleri sağlanmalıdır. Aynı zamanda, sivil toplum kuruluşları da bu mücadelede önemli bir rol üstlenerek, toplumun bilinçlenmesi için çalışmalar yapmalıdır.

Mücadele Devam Ediyor

FETÖ liderinin ölümü, elbette önemli bir gelişmedir. Ancak bu, sadece uzun bir mücadelenin bir durağıdır. Örgütün fiziksel liderinin yokluğu, onun ideolojisinin ve etkisinin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Asıl tehlike, FETÖ’nün zihinlerde oluşturduğu kalıcı izler ve yetiştirdiği mankurtlardır. Bu mankurtlar, örgütün ideolojisini benimsemiş, sorgulama yeteneğini kaybetmiş, itaat etmeye programlanmış bireylerdir.

FETÖ ile mücadele sadece güvenlik odaklı değil, aynı zamanda zihinsel bir savaştır. Toplumun her kesiminde, bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek, bilgiye ulaşma yollarını öğrenmek ve doğruları yanlıştan ayırt edebilmek önem taşır. Eğitim sistemimiz, bu konuda kritik bir role sahiptir. Okullarda sadece bilgi aktarımı değil, düşünmeyi ve sorgulamayı öğreten bir eğitim anlayışı hâkim olmalıdır.

Medya da bu süreçte önemli bir görev üstlenmektedir. Doğru ve tarafsız habercilik, toplumun manipülasyondan korunmasında önemli bir kalkan olacaktır. Ayrıca bireylerin dijital okuryazarlık becerileri artırılmalı, sosyal medyada yayılan dezenformasyonlarla başa çıkma yetileri geliştirilmelidir.

FETÖ liderinin ölümü, sadece bir fiziki sonun işaretidir. Geride kalan mankurtlar, hâlâ aramızda dolaşıyor ve bu mücadele sadece devletin değil, tüm toplumun görevidir. Bu ihanetin köklerini kazımanın en etkili yolları, güçlü bir eğitim sistemi, medyanın doğru bilgi sunması ve bireylerin zihinlerini özgürleştirecek bir toplumsal bilinç oluşturmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.