II. Abdülhamid’in Rusya’daki Bolşevik devrime bakışı
1908’de darbeyle tahttan indirilen Sultan II. Abdülhamid, sosyalizme karşı tedbirler alıyor, gençlerin Avrupa’ya gidip tahsil görmesinden ziyade, oralardan öğretmen getirip İstanbul’da eğitim vermesinden yanaydı.
Avrupa’ya giden gençlerin, memlekete sosyalist fikirlerle dönüp devletin başına bela olacağını söyleyen Abdülhamid, Rusya’da Şubat Devrimi gerçekleştiğinde hastadır ve İstanbul’daki ikametinde doktor kontrolünde son günlerini yaşamaktadır.[1]
Rusya’daki Bolşevik gelişmeleri yorumlayan Abdülhamid’in görüşleri özel doktoru Âtıf Hüseyin Bey’in yazdığı günlüklerden anlaşılmaktadır. Sultan II. Abdülhamid, 16 mart 1917 tarihinde gazetelerden edindiği bilgilerle Rusya’da ihtilal olduğunu öğrenir. Abdülhamid gelişmelerle ilgili ilk düşüncelerini paylaşırken devrilen Çar’ın gençliğini ve kişiliğini de anlatır:
“Bu gece gazete Rusya’da ihtilal olduğunu yazıyor. Çar istifa etmiş… Yerine veliahd geçmiş!.. Demek Grandüklerin işte parmağı var. Veliahd daha çocuktur. Rusya monarşi bir hükümettir. İsyanı bastırır. Ben öyle derim. Eğer hükümet de ihtilalcilerin eline düşerse Rusya dağılır. Vakıa bizim için iyi olur. Bakalım hakikat olmadığı 3-5 gün içinde belli olur. İsyan edenler sulh istiyorlarmış… Pek güzel! Zaten Çar’dan memnun değiller… Çar veliahd iken Japonya’ya gitmişti. Orada kafasına kılıçla vurmuşlardı. O zamandan beri sersem kalmıştı. Bunun için harekâtını beğenmeyen çoktur. Grandük Nikola, Çar’ın amcasıdır… Rus muhaberesinde babası Ayastefanos’a gelmiş idi. Uzun boylu, yakışıklı, zayıf bir çocuk idi. Bana geldi gördüm. Misafir oldu…”
Sultan II. Abdülhamid 23 nisanda Tercüman gazetesinde okuduğu haberle, Rusya’da gerçekleşen devrime Rasputin adında papazın neden olduğunu öğrenir. Rusya’dan tanıdığı diplomatların sayısının az olduğunu ve eski İstanbul elçisinden bahseder:
“Bu Tercüman yazıyor. Rus İmparatorunun başına bu felaketleri Rasputin namındaki papaz getirmiş. Rusların bu inkilabının daha ne netice vereceği belli değil. Ruslarla diplomat bildiğim nadirdir. Ben iki diplomat gördüm. Biri sefir Prens Lorayov ki Türkçe de bilirdi. Gayet iyi bir adamdı. Hayırhâhımız idi.”
Abdülhamid 26 nisan günü İkdam gazetesinin baş makalesinde yer alan Rusya değerlendirmesini okur. Rusya hakkındaki makalenin yanı sıra yine hatıratında yer alan bilgileri aktarır. O’na göre mevcut Çar azledilse bile Rusya’ya yeni bir Çar şarttır:
“Rusya cumhuriyet kat’a olamaz. Eski Romanov veya sâir bir hanedandan bir imparator mutlak gelecek. Zira başka türlü olamaz. Rusya darmadağın olur. Ben Grandük Nikola’yı namzed görüyorum. O zaman bu şimdiki veliahd Nikola hasta olmuş, babası bana getirdi. Buradan Yalta’ya gönderildi. Orada tebdil-i hava etti.
Şimdi de babası gibi Rus ordusuna başkumandanlık etti. Çar, gayet halim selim, sulh taraftarı, yumuşak tabiatlı bir adamdır. Ben eski halini tarif ediyorum. İki defa Lahey’de sulh teklif etti. Ön ayak oldu. Yunan muhaberesine de kan dökülmemesi için haber gönderdi. Bulgarlara da o zaman Devlet-i Aliyye’ye karşı riayette kusur etmemeleri için birçok nasihat ederdi. Bilirim. Haydi Çar’ı ahali istemiyor. O azledildi diyelim. Fakat başka bir Çar Rusya için elzemdir.”
11 mayısta düşülen notta Abdülhamid Rusya’daki karışıklık için ilginç bir varsayımda bulunur. Abdülhamid’e göre bazı şahıslar tarafından Rusya’yı savaştan bir an evvel kurtarmak için ülkedeki isyan mahsus yapılmıştır:
“Bu vesile ile sulh-i münferid yapıp İngiliz ve Fransızlardan kurtulmak için başka çare göremediler. Fakat sulh imzalamak için yeni bir hükümet reisi lazım. Cumhuriyet Rusya’ya gelmez. Onu zannetmem. İhtimal Çar’ın biraderi yine imparator olur. O imzalar. Grandük Nikola’nın da parmağı olmalı. Ahvali fena gördüler bunu yaptılar. Sulhtan sonra her şey düzelir. Bu İngilizleri benim kadar bilemezsiniz. İşin içinde bulunanlar daha iyi bilir. Kaç kere bize Rusya savaş ilan etmiş ise el altından İngiliz parmağı görünür.”
Ağaoğlu Ahmet Bey’in Rusya ile ilgili Tercüman’da yer alan baş makalesini 20 haziranda yorumlar. Ağaoğlu Ahmet Bey’in Rusya’yı iyi bildiğini söyler. Cumhuriyetin Ruslara gelmeyeceğini, ülkeye diktatörün şart olduğunu beyan eder. ABD Başkanı Wilson’ın açıklamasını beğendiğini de ifade eder:
“Ben diyorum ki bu gidiş olmaz. Anarşidir… Cumhuriyet de Ruslara gelmez. Ben diyorum ki yine imparatorluk olacak… Belki de eski Çar gelecek… Hiç olmazsa o hanedandan biri… Başka türlü çıkmaz olur… Bunun için Rusya’ya bir diktatör lazım… O sayede hâl-i tabîi avdet edebilir. Mamafih eskisi gibi de imparatorluk yapamaz… Mes’ul bir kabine reisi kabineyi intihab eder… Meşru ve meşrutî bir tarz-ı idare olabilir… Bir de Wilson’ın notasını ben beğendim. Almanya için ibtida muharebeye sebep oldu… Herkese meydan okudu…”
[1] Âtıf Hüseyin Bey, Sultan II. Abdülhamid’in Sürgün Günleri, Timaş Yay., 4. Bas., İst., 2013, s. 391, 401, 402, 403, 408, 409.