Montaigne ve Yamyamlar: Barbarlık, Kültür ve Görecelik
Yamyamlık masalının uydurulma nedenleri üzerine kesin bir cevap olmasa da, bu masalın farklı kültürler arasındaki çatışmaları, önyargıları ve korkuları yansıttığı düşünülebilir. Yamyamlık masalı, bir kültürün diğerini barbar ve vahşi olarak tanımlamasının, kendi üstünlüğünü vurgulamasının ve diğerine düşmanlık beslemesinin bir yolu olabilir. Aynı zamanda insanların kendi iç dünyalarındaki korkuları ve fantezileri ifade etmelerine, toplumsal normlara uyum sağlamalarına ve ahlaki değerlere saygı duymalarına yardımcı olabilir.
Montaigne’in “Yamyamlar Üzerine” adlı denemesinde, Brezilya’da yaşayan yerli kabilelerin yamyamlık pratiğini ele alıyor. Montaigne, bu kabileleri barbar olarak değil, doğal ve basit bir yaşam süren insanlar olarak görüyor. Avrupa’nın ahlaki ve siyasi çöküntüsünden uzak olduklarını savunuyor.
Montaigne, yamyamların savaş esirlerini yeme alışkanlıklarını anlamaya çalışırken, onların bu eylemi düşmanlarına duydukları nefret ve intikam duygularıyla açıklıyor. Yamyamların, düşmanlarının cesetlerini yok ederek ruhlarını da yok ettiklerine inandıklarını ifade ediyor.
Denemesinde, Montaigne şu görüşü dile getiriyor: “Yamyamların barbar olduğunu söyleyen bizleriz; çünkü biz onların adetlerinden çok farklıyız. Ama bizim adetlerimizden çok farklı olan başka milletler de vardır; acaba onlar da bizi barbar saymıyorlar mı? Barbarlık göreceli bir kavramdır; bizim için barbar olan başkası için normal olabilir.”
Montaigne, bu şekilde yamyamların yaşam tarzını Avrupa’nın yaşam tarzıyla karşılaştırarak, barbarlığın göreceli bir kavram olduğunu vurguluyor. Yamyamların perspektifinden bakarak, Avrupa’nın yaşam tarzını sorguluyor ve kendi kültürlerini savunuyor. Bu deneme, kültürler arası anlayışın önemini vurgulayarak, barbarlık kavramının göreceliğini ortaya koymaktadır.