tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Lütfi Bergen

Araştırmacı/Yazar

    Osmanlı Devleti İbn Halduncu asabiyet teorisiyle açıklanabilir mi?

    21.02.2022
    A+
    A-

    Altan Çetin- Galip Çağ, İbn Haldun’un tarih felsefesini Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin kuruluş ve çöküş sürecini açıklamak için metodolojik bir anahtar olarak kullanmaktadır. Çetin-Çağ’ın da ifade ettiği üzere Osmanlı’nın kuruluşu meselesi literatürde birbiriyle çatışmalı bazı teorilerle açıklanmaktadır. Çetin-Çağ’ın esas aldığı teoriler şöyle tasnif edilmiştir (ifadede yeniden düzenleme yaptım-LB):
    “[Osmanlı Devleti’nin kuruluşu] Karışma teorisi (Herbert Adams Gibbons), Gaza Teorisi (Paul Wittek), Süreç teorisi (Mehmet Fuad Köprülü, Halil İnalcık), Kara Delik (Colin Imber) gibi teorilerle [açıklanmaktadır]. [Bizim getirdiğimiz yaklaşımda-LB] Osmanlı Devleti’nin kuruluşu, asabiyye teorisi olarak adlandırdığımız yapısal değişim ve gelişimi açıklayan yaklaşımla açıklanmaya çalışacaktır.” (Çetin-Çağ, 2015: 124).
    Süleyman Demirci de bir makalesinde benzer bir tasnif yaparak Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemini ele alan teoriler hakkında bilgi verir:
    “Osmanlı Devleti’nin kökenleri, gelişiminin ilk aşamaları ve niteliği üzerine 20. yüzyılın başlarından itibaren farklı ancak zaman zaman birbiriyle çatışan tezler ileri sürülmüştür. Herbert Adams Gibbons, 1916 yılında yayınlanan ‘Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu / Foundation of the Ottoman Empire’ adlı kitabında, devletin büyük ölçüde putperest Türkler ve Hıristiyan Rumların karışımından doğan yeni bir ırkın eseri olduğunu ileri sürmekteydi. Gibbons’a göre Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundaki asıl yaratıcı öğeleri Asyatik Türklerden ziyade bu Avrupalı unsurlarda aranmalıydı. 1935’de Fuat Köprülü Gibbons’un bu tezine karşı çıkmış Osmanlı Devleti’nin esas olarak Türk ve Müslüman unsurların eseri olduğunu ileri sürmüştür. 1937 yılında Paul Wittek ise Köprülü’nün Osmanlıları Oğuz boylarına dayandırdığı Kayı aşireti bağlantısını reddeder. Wittek, imparatorluğun üzerine kurulduğu temelin böyle bir aşiret yapısı olmayacağını savunur. Ona göre bu temel, komşu Hıristiyan dünyasına karşı yürütülen bir kutsal savaş, yani ‘gazâ’ olgusudur. M. Fuat Köprülü’nün görüşleri Halil İnalcık tarafından daha da genişletilerek yeni fikirlerle desteklenmiştir. Diğer bir dizi faktörün yanında gazâ faktörünü bir tarihsel gerçek olarak her zaman ön planda tutmuş, cihad veya gazâ’nın 17. Yüzyıl sonuna kadar Osmanlı devletinin dinamik ilkesi olarak devam ettiğini vurgulamıştır. Bu görüşünü şöyle dile getirmiştir; ‘Gazâ, Asya ve Avrupa’daki Osmanlı gelişmesinde başlıca faktördür.’ Ronald C. Jenings, Colin İmber, Macar Türkolog Gyula Kaldy-Nagy, Şinasi Tekin, Colin Heywood ve Heath Lowry gibi Turkologlar ‘gazâ’ tezi’ni reddederler. İngiliz tarihçi Colin İmber konu ile ilgili tartışmaları daha da ileri götürerek erken dönem Osmanlı tarihini 15. Yüzyılın son çeyreğine kadar ‘kara bir delik’ olarak değerlendirir.” (Demirci, 2013: 89).

    DEVAMI GERÇEK TARİH DERGİSİ ŞUBAT 2022 SAYISINDA

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.