Ukbe B. Nafi’nin şehri: Kayrevan
Emevi Devleti’nin valisi Ukbe b. Nâfi tarafından kurulan günümüzde Tunus’a bağlı Kayrevan şehri, tarihte ordugah olarak kurulan şehirlerden biridir.
Ordunun ihtiyaçlarını daha rahat karşılamak için kurulan Kayrevan, UNESCO Dünya mirası listesindedir. İslam topraklarına 7. yüzyılda katılan Kayrevan şehri günümüzde birçok ülkeden gelen turisti ağırlamaya devam etmektedir.
Şehrin kurucusu Ukbe’nin en büyük imzası Sîdî Ukbe Camii’dir. Caminin en önemli özelliği Kuzey Afrika’nın en büyük Camisi olmasıdır. Kuzey Afrika’da ilk ezan sesi buradan yükselmiştir. Ulu Cami mimari yapısıyla Kurtuba Camii’ni andırmaktadır. Mağrip mimari yapısıyla bozkırın ortasında zarafet timsali Camii geniş bir iç avluya sahiptir. İslam alimlerini yetiştirmiş Sîdî Ukbe Cami asırlarca medrese görevi görmüştür. Cami’nin minaresi, mağrip cami minareleri formunda inşa edilmiş dört köşeden oluşan bir gözetleme kulesidir. Ordunun konakladığı ve çevrede asayişin sağlanması için yapılan külliyede minare etrafı görebilecek yapıda tasarlanmıştır. Cami’nin tavanı ahşap süslemelerin en güzel örneklerini sergiler. Cami de sütunlar çevre bölgelerdeki Roma yapılarından taşınmıştır. Kayrevan şehrinin merkezi konumundaki Cami tarih içinde tahribat almış olsa da tekrar inşa edilmiştir.
Ukbe b. Nafi Bedevileri çok iyi tanıyordu. Bedeviler İslam’ı kendi istekleriyle seçmiş olmasına rağmen ordunun bölgeden ayrılmasıyla ayaklanıyorlardı. Eski inançlarına geri dönüyor veya yapılan eserlere zarar veriyorlardı. Nafi, Kayrevan şehrini kurarken bunlara dikkat ederek adım attı. Görevleri dağıtırken bedevileri de unutmadı. Emevi Devleti zamanında Kuzey Afrika fetihleri devam etmiş olsa da bölge halkını Şam’a bağlı hala getirmek zor oluyordu. Bundan dolayı tarih içinde sık sık ayaklanmalar Mağripte olmuştu.
Sahabelerden itibaren İslam’ı yaymak için gruplar birçok yere yayılmıştı. Tarihte en büyük örneğini İstanbul’u fethetmek için gelen Ebu Eyyûp el-Ensari örneğiyle bilmekteyiz. Sahabelerin görevini tâbiînler devam etmiştir. Kuzey Afrika’da İslam’ın daha iyi öğrenilmesi için ilmi faaliyetleri her dönem devam etmiştir. Bunlara örnek; ‘’ Kayrevan’da ilmî faaliyetlerin artması için yapılan en önemli ve son adım Ömer b. Abdülaziz tarafından atıldı. Tabiîn neslinden buraya ulaşan son halkayı “Aşere” heyeti oluşturuyordu. Yeni vali İsmail b. Ubeydullah’ın atanmasının hemen ardından on kişilik heyet Kayrevan’a gelerek ilmî çalışmaları başlattı ve İslâm dünyasının batı kısmında fethedilen bütün topraklarda İslâmlaştırma hareketini tamamladı.’’ (Kuzey Afrika’nın İslâmlaşmasında Bir Dönüm Noktası: “Aşere” Heyeti-Esra Keskin-IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı – III-sy252)
İslam’ı yaymak için ellerinden gelen gayreti gösteren sahabeler ve tabiinler gittikleri yerleri tarumar etmemiş imar etmiştir. Kayrevan şehri bu imar faaliyetlerine bir örnektir. Ukbe b. Nafi’nin; ‘’Eğer bu denizin ötesinde bir yer olduğunu bilsem denizi at sırtında geçer ve İslam için oraları fethederdim.’’ Meşhur sözünü gerçekleştirmeye ömrü yetmedi. Endülüs’ün fethi başka komutanlara nasip oldu.
Ufak dahi olsa İslam’daki fetih anlayışına değinmekte fayda var. İslam fetih hareketleri zorbalık ve asimile içermez. Öncesinde bölgenin yöneticileriyle mektuplaşmalar ve elçiler talepleri iletirdi. Halk tarafından bir saldırı olmadığı sürece insanların yaşamlarına karışılmazdı. Fethedilen yere mutlaka ilim meclisleri kurulur, bölgenin İslam’ı daha iyi öğrenmesi sağlanırdı. Medrese, cami, ordugah, idari bina, hastane yapılarak şehir imar edilirdi. Çevrenin yapısına ve kültürüne göre bu ihtiyaçlar giderilirdi. Putperestlik haricinde dinleri yaşamada bireysel bir zorbalık asla yapılmaz, ibadetleri engellenmezdi. Gönülleri fethetmek esas kabul edilirdi. Kayrevan şehri de İslam’ın fetih ilkelerine uygun kurulmuş tarihi bir şehirdir. Tunus’a yolunuz düşerse şehrin tarihi ve kültürünü hissederek gezmeniz dileğiyle.
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR;
1:İslam Medeniyeti Tarihi-F.Köprülü
2:İslam Kültür Atlası-el-Farukî
3:İslam Ansiklopedisi- Kayrevan maddesi
4:İslam Ansiklopedisi- Ukbe b. Nafi maddesi
5: Temel İslam Ansiklopedi