Uzun Hasan’ın hayalini suya düşüren 1473 Otlukbeli Savaşı
“Zulüm yolunu açan, ona zulümle karşılık verenden daha zalimdir. Eğer o kötü fiilli maiyetine ve kuvvetine dayanur ise, benüm itimadım Allah’ın kuvvetidir.”
Fatih’in Uzun Hasan hakkında söyledikleri.
İstanbul’un fethi ile yeni bir çağ açan Sultan II. Mehmed fütuhat hareketlerine ara vermeden devam ediyordu. Bosna, Mora ve Adalar başta olmak üzere birçok yeni topraklar fethedilmişti.
İstanbul’un fethini kutlamayan ve bir türlü sindiremeyen Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan kendisini Osmanoğulları’nın rakibi olarak görüyordu. Daha evvelce Fatih’e karşı kayınpederi olan Trabzon Rum kralı ile ittifak yapmıştı. Fatih ise 1461 senesinde zorlu seferin ardından Trabzon topraklarını fethetmiş ve Rum krallığına son vermişti.
Uzun Hasan bu seferi engellemek için annesi Sara Hatun’u Fatih’e nasihat etmesi için yollamıştı. Kendisi ise savaşmaktan çekindi. Sara Hatun Fatih’in bu son derece müşkül seferden vazgeçirmek için “Oğul! Senin gibi, nice beyleri kapısında ırgat diye kullanan bir padişahın kuş tüyü yataklarda yatması lazım gelirken bir Trabzon için bunca meşakkat niye?” demiş. Fatih ise cevaben “Ana! Sen bu eziyet ve meşakkati Trabzon için mi çeker zannedersin? Bizim elimizde tuttuğumuz İslâm kılıcıdır. Bu gayret ve çalışmalar da din yolundadır. Bu yolda eza ve cefayı çekmezsek bize Gazi demek yalan olur.” dedi.
Akkoyunlu hem Avrupa’da Venedik ile, hem Anadolu beylikleri ile iletişime geçmiş ve müttefik arayışı içine girmişti. Anadolu’da Karamanoğulları’nı kışkırtan Uzun Hasan, Karaman içişlerine karışıyordu. Osmanlı’nında duruma dahil olmasıyla Karamanoğulları toprakları Osmanlı-Akkoyunlu mücadele sahası haline geldi.
Osmanlı, Karaman topraklarını fethederek bu sorunu ortadan kaldırdı. Fakat kaçan Karamanoğulları beyleri Uzun Hasan’a sığınmış ve onu Osmanlı’ya karşı hareket etmesi için tahrik ediyorlardı. Bunun üzerine Uzun Hasan ordusunu Tokat üzerine yolladı. Tokat’ı tahrip eden Akkoyunlular şehri ciddi manada yağmaladıktan sonra yakıp yıkmıştı. Tarihçi Neşri Tokat olayını “O zalimler, Timur’un Sivas’a ettiğinin beş katını Tokat’a ettiler” diye yazmaktadır. Bu hadise üzerine Fatih sefer kararı aldı.
Sefer hazırlıkları
İlk önce Şehzâde Mustafa Temmuz 1472’de serdar tayin edilerek Akkoyunlular üzerine yollandı. Çıkan çarpışmada 20 bin kişilik Akkoyunlu ordusu mağlup oldu. Venedik bir yandan Osmanlı ile diplomatik görüşmelere devam ediyor, diğer yandan ise Akkoyunlulara deniz üzerinden yardım yollamaya devam ediyordu.
Batı’dan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı Fatih Macarlara barış teklif etmişti. Fatih maiyeti ile birlikte 11 Nisan’da Üsküdar’dan hareket ederek seferi fiilen başlatmış oldu.
Uzun Hasan gurura kapılarak Memlûk topraklarınada saldırdı, böylece hem Osmanlı hem Memlûk devletini karşısına aldı. Osmanlı ordusunun üzerine geldiğini öğrenince Fatih’e barış teklif etti, fakat iş işten geçmişti.. Fatih kendisine son derece sert bir mektup yolladı, mektupta şöyle diyordu: “Bundan önce annenin ricasıyla pençe-i gazabımdan kurtulmuştun. Biz de seni ıslah olmuş ve sulh semtine yönelmiş kabul ederek affetmiştik. Hâlbuki senin gibi imansız bir Türkmen’in benim adaletli padişahlığım zamanında saltanat ve istiklal davasında bulunması haramdır. Senin, kendin gibi birkaçına, şiddet yoluyla galip gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurur ile mest olarak ve padişahlığımın hukukunu unutarak adaletli idarem altında rahat bir surette yaşayan Tokat’a ve sonra da Karaman ülkelerine askerlerini göndererek kötü karakterin gereğince ahaliye zulmettirdiğin bir takım şiddetlere başvurduğun ve rezaletlere sebep olduğun malumumuzdur. Onun için seni öldürmek ve memleketini tahrip etmek üzere bu yılın baharında harekete karar verdik. Seni affetmek katiyen düşünülmemektedir. Beyhude zahmet çekme. Sen vilayet yıkmayı padişahlık mı zannettin. Çekinmeden, korkmadan topraklarıma tecavüz ettiğin için kılıcımız senin göğsünde kana bulanmalıdır. Er isen meydana gel. Kadın gibi delikden deliğe girme, hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira soysuz vücudun yok edilecektir ve bu konuda özür ve bahane bertarafdur“.
Fatih akıncıları önceden Akkoyunlu topraklarını tahrip etmek için yollamıştı. Şehzâde Cem ise payitahtın muhafazası için görevlendirildi. Osmanlı ordusu Bursa Yenişehir’de toplanmaya başladı. Orduya Şehzâdeler Bayezid ve Mustafa’da birlikleri ile katıldılar. Osmanlı ordusunun toplam sayısı kesin olmamakla birlikte 70 ile 100 bin arasındaydı.
Uzun Hasan’da Osmanlı’yı karşılamak için büyük bir ordu toplamak için uğraşıyordu. Nihayetinde süvari ağırlıklı 70 bin kişilik ordu toplamayı başardı. Uzun Hasan sözde Avrupa müttefiklerine mektup yazarak savaşa davet etti fakat olumlu bir cevap alamadı.
Osmanlı ordusu Sivas’a ulaşınca harp düzenine geçti. 40 gün bu şekilde ilerleyen Osmanlı ordusunun karşısına Uzun Hasan henüz çıkmamıştı. Niksar’da öncü birliklerin arasında ufak çapta çarpışma çıktı. Osmanlı buradan galip ayrıldı ve Erzincan’a ulaştı. Uzun Hasan’dan hala eser yoktu. Daha sonra 5000 kişilik Akkoyunlu birliği Turahanoğlu Ömer Bey tarafindan mağlup edildi. Osmanlı ordusu Erzincan’dan ayrılıp Akkoyunlu ordusunu aramaya devam etti.
Uzun Hasan topladığı 70 bin kişilik ordu ile Tebriz’den hareket etti. İki ordu 4 Ağustos 1473’te Fırat nehri yakınlarında, Tercan taraflarında karşı karşıya geldi. Kalabalık Osmanlı ordusunu gören Üzün Hasan’ın “Vay kahbe ne deryadır” dediği rivayet edilir.
Nehri geçmek isteyen Osmanlı birliklerine dar geçitte saldıran Akkoyunlu birlikleri sahte ricat hareketi ile Osmanlıları pusuya düşürmek istiyorlardı. Çıkan çarpışma esnasında panik havası oluşmuş ve Veziriazam Mahmud Paşa’nın ihtarına uymayan ve ihtiyatsız hareket eden Has Murad Paşa nehri geçerken boğuldu. Baskında yaklaşık 4000 Osmanlı askeri şehid düştü ve Turahanoğlu Ömer Bey başta olmak üzere önemli şahıslar Akkoyunlular’a esir düştü.
Osmanlı tarafında bu olay moralleri bozmuş, Akkoyunlu tarafında ise büyük sevince sebep olmuştu. Uzun Hasan hızını alamamış ve Fatih’e elçi yollayıp kayınpederine ait olan Trabzon’u, Sinop ve Karamanoğulları topraklarını istemişti.
Otlukbeli
Uzun Hasan ordusuyla tekrar ortadan kayboldu. Fatih ise Bayburt’a doğru yöneldi ve buraya 6 gün boyunca ilerledi. Uzun Hasan ise Osmanlı ordusunu izliyor ve yorgun düşürmeye çalışıyordu.
Fatih 11 Ağustos’ta (1473) Tercan civarında ordusuna dinlenme emri verdi. Bu sırada Uzun Hasan’ın Gâvur İshak emrindeki birlikleri göründü. Osmanlı ordusu derhal harp nizamına geçti. Uzun Hasan Otlukbeli tepelerine yerleşmiş ve Osmanlı’yı zor bir arazide savaşmaya mecbur etmişti.
Davud ve Mahmud paşalar Akkoyunlu birliklerinin daha fazla stratejik yerleri almalarına izin vermemek için saldırıya geçtiler. Bu sayede Osmanlı ordusu değerli vakit kazanmış oldu.
Osmanlı ordusu ön safları zincirlerle birbirine bağlı arabalar ile güçlendirdi. Ön safta Veziriazam Mahmud Paşa, Davud Paşa ve 10.000 tüfekli yeniçeri yerlerini aldı. Geride, merkezde ise Fatih Sultan Mehmed ve 1500 kapıkulu sipahisi başta olmak üzere 20.000 asker dizildi. Sağ kanatta şehzâde Bayezid, Mihaloğlu Ali Bey, Mehmed Paşa, Mansur Bey ve kırka yakın sancakbeyleri yerlerini aldılar. Sol kanatta Şehzâde Mustafa, İskender Bey ve birçok Bey ile Karaman ve Anadolu eyalet askerleri yerlerini aldı.
Akkoyunlu ordusu ise merkezde Uzun Hasan , sağ kanatta Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey, Karamanlı Pir Ahmed başta olmak üzere birçok namlı kumandan yerlerini aldılar. Sol kanatta Uğurlu Mehmed Bey, Timuroğlu Mirza Mehmed Bakır, Mirza Zeynel, Mirza Muzaffer, Dulkadiroğlu beylerinden Şah Mehmed Bey yerlerini aldılar. Ayrıca Karakoyunlu beylerinden Murad ve Ali beylerde sol kanatta yerlerini aldılar.
Çarpışma öncesinde mehter ve askerlerin naraları harp meydanını kaplamıştı. Öncü birliklerin birbirlerine hücum etmeleri ile harp başladı. Davud Paşa ilk önce Gâvur İshak’ın Akkoyunlu öncü birliklerine şiddetli saldırıda bulundu ve Gâvur İshak geri çekilmek zorunda kaldı. Fatih orduya tepeye çıkma emri verince Veziriazam Mahmud Paşa Akkoyunlu saflarına saldırdı. Top ve tüfek atışları yeri göğü inletti. Akkoyunlu ordusunun Türkmen atlıları adeta şok yaşadılar. Bu tip harbe ne kendileri ne atları alışık değildi.
Şehzâde Bayezid sağ kanat askerleri ile Uğurlu Mehmed’in bulunduğu sol kanada hücum etti. Şehzâde Mustafa ise sol kanat askerleri ile Uzun Hasan’ın bulunduğu merkeze saldırdı. Müthiş top ve tüfek atışından sarsılan Akkoyunlu ordusu, tarihçi Oruç Bey’in ifadesine göre top ve tüfek gürültüsünü gök gürültüsü zannettikleri, deprem olduğunu sandıklarını yazmaktadır.
Durumu düzeltmek için sağ kanatta bulunan Uzun Hasan’ın oğlu Kör Zeynel Mirza, Davud Paşa’nın üzerine hücum etti. Şehzâde Mustafa yetişti ve Akkoyunlu birliklerini dağıttı. Uzun Hasan’ın oğlu Kör Zeynel Mirza ise öldürüldü. Başı mızrağa takılıp Fatih’e yollandı. Zeynel Mirza’nın öldürülmesi Akkoyunlu ordusunda moral bozukluğuna ve birliklerin dağılmasına yol açtı. Akkoyunlu ordusunun sağ kanadı tamamen çöktü. Şehzâde Mustafa daha sonra Uzun Hasan’ın bulunduğu merkeze hücum etmeye devam etti.
Şehzâde Bayezid ve Mirza Mehmed Bakır birlikleri şiddetli göğüs göğüse mücadeleye girdiler. Akkoyunlu ordusunda bozulma emareleri gören Fatih yeniçeri birliklerini ileri sürdü. Topyekûn saldırıyı gören Uzun Hasan ise boz atına binip kaçtı. Tek direnen Uğurlu Mehmed Bey’di fakat o da babasının kaçtığını, ve kardeşinin öldüğünü duyunca geri çekildi. Osmanlı birlikleri Akkoyunlu ordugahını dahi yağmaladılar. Daha önce esir düşen Turahanoğlu Ömer Bey ve diğer kumandanlar kurtarıldı.
8 saat süren muharebede Osmanlı ordusu yaklaşık 1000 kayıp verdi, Akkoyunlu kayıpları ise 10 binin üzerindeydi. Osmanlılar ayrıca 3700 esir aldılar. Esirler arasında onlarca namlı bey, kumandan, Uzun Hasan’ın nedimleri, sancaktarları, davulcuları ve zurnacıları vardı. Bunların dışında Timur’un soyundan gelen Mirza Mehmed Bakır, Mirza Zeynel, Mirza Muzaffer, Dulkadir beylerinden Şah Mehmed Bey’de esirler arasındaydı.
Fatih esirler arasında olan âlim ve sanatkârları İstanbul’a yolladı. Esir alınan Karaman ve Akkoyunlu Türkmen askerlerinin çoğunu idam ettirdiği rivayet edilir. Yüklü miktarda harp cephanesi, sancaklar, davul ve mehter takımları ele geçirildi. Şehzâde Cem ve çevre hükümdarlara fetihnameler yollandı. Osmanlı ordusu bölgede 2/3 gün daha kaldı ve 23 Ağustos’ta Bayburt’u zapt ederek tekrar geri dönüş yoluna koyuldu.
Sonuç
Timur’dan sonra doğudan gelen Akkoyunlu tehlikesini Fatih Sultan Mehmed tek bir meydan muharebesi ile bertaraf etmişti. Böylece Ankara Savaşı’ndan sonra oluşan Timur korkusuda böylece ortadan kalkmıştı. Top ve tüfeğin, disiplinli ve talimli askerlerin bu zafere katkısı hiç şüphesiz büyüktü. Fatih’te bizzat kendisi harbi takip etmiş ve kritik hamleler ile Akkoyunlu ordusunu bozguna uğratılmasında mühim rol almıştı.
Uzun Hasan ise bu hezimetten sonra hüküm sürmeye devam etti fakat eski gücünden artık uzaktı. İç isyanlar ile uğraşmak zorunda kalan Uzun Hasan Ocak 1478’de Tebriz’de hayatını kaybetti. Büyük bir Türkmen devleti kurma hayali sona ermiş ve Batı’da Osmanlı’yı çembere alıp yok etme siyaseti sekteye uğramıştı.
Anadolu birliği yolunda Fatih çok mühim bir virajı aşmayı başarmıştı. Fatih’in açtığı bu yolda torunu Yavuz Sultan Selim emin adımlarla ilerleyecek, Islam birliği yolunda doğudan gelen başka bir tehdidi bertaraf edecekti. Bu tehlike Uzun Hasan tehlikesinden çok daha büyüktü.
Savaşlar tarihi serisi devam ediyor ve ilerideki yazılarda doğudan gelen bu yeni tehlikeye birlikte bakacağız İnşaAllah.
Kaynakça:
Savaşın Sultanları / Feridun M. Emecen & Erhan Afyoncu
Osmanlı Ansiklopedisi 2. Cilt / IZ Yayıncılık
Kayı serisi 2 / Ahmet Şimşirgil