tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Değişimin mihveri

08.08.2022
A+
A-

İnsan, yaşam, var oluş ve ulûhiyet meselesini doğru anlamanın yöntemi, değişimin doğru temellendirilmesi ve onun hakikatinin tam olarak anlaşılarak yerli yerine konulmasına zemin oluşturacak bir bakışın öncüllerini bulmaktır.
İnsan, yaşam formu içinde kendine has özelliği olan, yaşamın inşa edilmesindeki sorumluluğu gereği, yaşamın idamesindeki nitelik ve nicelik katkısı göz ardı edilmeyecek olan, ulûhiyet tarafından seçilen, sorumlu kılınan, mükâfat ve ceza ile ödüllendirilecek olan varlıktır. Bu çerçeve içinde insan, değişime açık ve sürekli yenilenmeye muhtaç bir kişiliği işaret eder. Sadece kişiliği değil, vücudu da sürekli bir değişime açık pozisyonu taşıyor. İnsan ve değişim neredeyse eş değer kabul görecek kadar bir birine yakın anlamlar ihtiva ediyor.
İnsanın değişime açık yapısı yeryüzüne gönderilmesinin amacını ve ayrıca yaşam formu içindeki temsiliyet’i ile de birebir ilişkili bir yapıyı işaret eder. İnsanın imtihan üzere yeryüzü serüveninin başladığı vahyedilmiş bilgiden hareketle rahatlıkla söylenebilir. Hatta iman umdeleri içindeki en temel ilke imtihan umdesidir. İmtihanı geri çektiğinizde birçok konuda tartışmaya açık alan belirir. Örneğin; değişimin mihveri tartışmaya açılır, fena/geçicilik açıklanamaz olur. Ayrıca insana yüklenilen hilafetin ve bunun gereği olan varlıkta barışı ikame sorumluğu üzerinden özgürleşmesinin temellendirilmesi de sorunlu hale gelir.
Eğer en temel iman umdesi, insanın yaratılışının ve yeryüzüne gönderilişinin hikâyesinin anlaşılması babında bir temel içerik sağlıyorsa bunu dikkate almadan insan ile ilgili neredeyse hiçbir şeyi ele almak zorlaşacaktır. Elbette ki iman umdeleri bununla sınırlı değil, bunu aşan iman umdeleri vardır. Allah’ın tekliği, ahiret meselesi, vahiy, Resuller vesaire insanın anlam bulmasındaki temel kavramsallaştırmalardır. Ama ahiret inancının temellendirilmesi de imtihan olgusu ile birebir ilişkili bir durumdur. İnsan ve Allah ilişkisindeki anlamın içeriğinin tam olarak anlaşılabilmesinin zemini de imtihan olgusudur. Çünkü imtihan var olduğu için insan ve yaşam formunun şartları bu şekilde biçimlendirilmektedir. Yaşamın değişken tabiatı ile insanın değişken tabiatının aynı zeminde buluşmasını sağlayan da bu imtihan olgusunun bizatihi kendisidir. Yani bu değişkenlikler imtihan olgusu üzerinden temellendirilebilir. Ayrıca imtihan oluşumuzu belirleyen bizatihi ilahi vahyin kendisidir. Ahiretin varlığı, azabın varlığı, insanın mükâfatlandırılması da bu çerçeve içinde anlamlı kılınmaktadır.
Yaşam, imtihan oluşa uygun bir düzenlemeye göre ilahi meşiet tarafından inşa edilmiştir. Bu meşiet gereği, yaşamın kendisi geçicilik tabiatına sahiptir. İnsan bu geçici tabiatı gözlemleyerek idrak edebilir bir vasfa sahiptir. Bu vasfa rağmen insan bu değişimin niteliğini doğru anlayamayabilir, kendinden bir güç vehmederek değişimin mihverinin kendisi olduğunu vehmine kapılabilir. Bunu besleyecek yaşamda formlar da var! Örneğin; insan, düşünme yeteneği ve sanat/zanaat kabiliyeti sayesinde yaşamda biçimlendirici bir rol üstlenmektedir. Bu rol gereği kendinden bir şey vehmettiğinde kibir gelip onu bulmaktadır. İşte kibir, insanı geriye düşüren, kendinde bir şey vehmettiren ve kendisine yabancılaştırdığı gibi varlık ve yaşam formu ile de bir yabancılaşmayı tetiklemektedir. İnsanın kendisine yabancılaşması ve kendisi gibi insan olan diğer insanlarla yabancılık üzerinden kurduğu bağ, zulme davetiye olmaktadır. Zulüm, kibir üzerinden oluşan yabancılaşmanın eseridir. İnsan bu eserin sahibi olmaktadır ve cezalandırılmayı hak etmektedir.
Yaşam, insana musahhar kılınmıştır. Yaratılmış varlıkların formu insana göre biçimlendirilecek kıvamda yaratılmıştır. Yaşam formunun kendisi değişime açıktır. Bu değişimin iki güç parametresi bulunmaktadır: İnsan ve Allah… İnsanın güç parametresi olarak değişimin parçası ve belirleyicisi olması, ilahi meşietin kendisine yüklediği anlam ve biçimle ilişkili bir durumdur. İnsan kendi başına bir şey değil! İlahi meşietin kendisine yüklediği istidada bağlı olarak varlık kazanmaktadır. Bu boyutu ile insan hem değişimin bir nesnesi, hem değişimin bir öznesi olabilmektedir. Bu ikili yapı sadece insana mahsus bir durumu gösterir. İlahi meşiet ve ulûhiyet değişimin öznesi, belirleyicisi ama nesnesi durumuna düşmez! Bu O’nun şanından değildir! Allah’ın aşkın varlığı onu her türlü değişimden azade kılar, kapsama alanına alınmaktan azade kılar, idrak edilmekten azade kılar…

DEVAMI GERÇEK TARİH AĞUSTOS 2022 SAYISINDA

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.